Haberler

Yedi tepeye yedi tünel de...

Tarih: 11 Haziran 2008 Kaynak: Radikal Yazan: Nazan Özcan, Yonca Cingöz
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, ‘7 Tepe 7 Tünel’ projesi nedeniyle evlerin duvarları, kolonları çatlıyor, kapılar, percereler açılıp kapanmıyor, bitişik nizam apartmanlar birbirinden ayrılıyor. Vatandaş çaresiz evinde oturup bekliyor.

Uzunca bir süredir aile üyelerimizin ağır sağlık sorunlarıyla uğraşıyordum. İşten hastaneye, hastaneden eve gelmiş azıcık uyumak istiyordum. Birazcık dinlenmek. Ailecek çektiğimiz ıstıraptan biraz kurtulmak için uyumak! Mümkün mü? Hayır! Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediyemizin şimdi billboard’larda onur ve gururla “Kağıthane-Dolmabahçe arası 7 dakikaya indi” diye duyurdukları tünel inşaatı ne tahlihsizliktir ki oturduğum evin altından geçiyordu. Bütün gece, tünel yerin altını değil beynimin içini oydu, oydu, oydu. Ve aslında üç aydır da her gece oyuyordu zaten. Elbette şehre iyi şeyler yapılıyor diye katlanıyorduk. Ama sonra yapılan şeyin doğru düzgün olmadığını da anladık. Çünkü evim çatlamaya başladı, kapılar kapanmamaya, camlar açılmamaya... Gürültünün ise haddi hesabı yoktu! Ve 24 saat asla ve kat’a durmuyordu. Gazeteci olduğumu bildirmeden, yalnızca bir İstanbullu olduğum için Kadir Topbaş’ın beni dinleyeceği gibi bir yanılgıya vardım, üç gün boyunca ulaşmaya çalıştım, ı-ıh! Sonra Beyaz Masa’yı denedim, durumdan haberdar bile değillerdi. Belediye’nin bu işlerle ilgili ismi bende saklı mühendisine ise ulaşmak tanrıya ulaşmaktan daha zordu. Ve en sonunda bıraktım. Zaten babam da ölmüştü, evimin çatlağı kimin umrundaydı ki? Öleceksek ölelim. Belediye de sanıyorum buna çalışıyordu. Hangi akla hizmetti bu: İstanbul, Türkiye deprem bölgesi. Zaten ağır bir deprem geçirmişiz, ikinciyi kaldırabilir mi fikrimiz yok ve sen tut şehrin altını bir güzel kaz! Aferin! Ha bir de, Kadir Topbaş’tan bir isteğim var! O, 7 dakikalık yol var ya, benim o kabus dönemimi 7’ye katladı, bunun için bana avuntu cümlesi söyleyebilir misiniz? “7 Tepe 7 Tünel projesi” kapsamında, KİSMAK müteahhit firmasının sürdürdüğü Kağıthane-Dolmabahçe tünel inşaatı bitti deniyor. Hayır bitmedi, daha bu gece korkunç sesler yüzünden uyuyamadık. Madem bitmedi ne diye billboard’larda anonslanıyor ki? İşin daha da fecisi belki biz Harbiye ve civarında oturanlar bir iki aya kadar tamamen bu kabustan kurtulacağız. Elbette çatlaklarımız, açılmayan kapı ve pencerelerimizle. “7 Tepe 7 Tünel”se amaç, daha altı bölge kabus yaşayacak demektir. Bari bizim durumumuzdan bir ders çıkarılmaz mı? Yonca’nın görüştüğü, konuştuğu Harbiyelilerin sesine kulak verilmez mi?

‘Kulak pamuğu yetmiyor’
Yerin yaklaşık 40 metre altında günde 24 saate yakın süren çalışmalardan herkes şikayetçi. Alt katındaki dairenin duvarında bir karış genişliğinde yarık oluştuğunu, kendilerini tehlike altında hisseden ailenin evden taşındığını anlatan bir reklamcı, apartmanın birden şiddetle sarsıldığını ve kendi evinin tüm odalarında da çatlaklar oluştuğunu söylüyor: “Bir gün evde kitap okuyordum, bina lap diye aşağı oturdu. Sesten ve stresten gözümüze aylardır uyku girmiyor”. Yaptığı çağrı üzerine üç kez mühendislerin geldiğini, belediyenin sorumluluğu firmaya, firmanın sigorta şirketine havale ettiğini, sigortacıların da “Biz gelip oraları gezemeyiz, bireysel başvuru yaparsanız bakarız” dediklerini, bürokrasinin zorlu, çevre halkının bilinçsiz olduğunu dile getiriyor.

Evinin yanındaki otoparkı işleten Recep Kale, uyuyabilmek için kulak pamuğu kullandığını, onun da işe yaramadığını anlatıyor. Mühendisler gelip apartmandaki çatlaklara bakmış, beklemesini söylemişler: “Altı aydır sürüyor. Gece 01.00’den sabah namazına kadar ses kesilmiyor, sarsıntı da oluyor. Bir keresinde duvara dayalı halı devrildi, deprem sandık. Mühendis geldi, ‘Sizin apartman yığma, korkmayın’ dedi. Ne demek bilmem. Canımız gidecekse yine de mi korkmayalım?” Kale’nin evi üst katta, alt katlar ve apartman girişindeki çatlakları gösteriyor. Otoparkın önündeyse boydan boya bir yarık var, ‘Neyse ki üstünde ağırlık yok’. Kale, bazı mahallelilerin başvurduğu gibi dava açmayı düşünmüyor: “Açsak ne olacak? Ben gideceğim bir avukatla, onlar gelecek on avukatla. Burası Türkiye, bir şey çıkmaz.”

‘Allah koruyor’
Alt sokakta üç bitişik nizam apartman, kazı sesleriyle birlikte birbirinden ayrılmaya başlamış, aralarındaki boşluk güneş sızacak genişliğe ulaşmış durumda. Arada kalan apartmanın evsahiplerinden Bağdagül Dinç de durumun farkında: “Kazı başladığında bina iki taraflı açıldı. Ama bizim içerde hiçbir şey yok. Dilekçe verdik, ‘Bekleyin, önce apartman oturacak. Sonra geleceğiz’ dediler, bekliyoruz. Allah koruyor, depremde de hiçbir şey olmadı. Geçen gün çağırdığım tamirci de söyledi, çok beton dökülmüş bizim binaya, sağlammış.” Apartmanda bir başka ev sahibi olan hukuk öğrencisi Emre Okkalı ise tedirgin, oy verdiği Şişli Belediye Başkanı’na tepkili: “Uzun zamandır yan apartman bizden ayrılıyor. Sarıgül’ü çok severiz. Bayramda baklavayla, çiçekle gelir ama bu işte sesi çıkmıyor nedense”.

Depremden sağlam çıkan kazıyla çatlıyor
‘Bekleyip görmeyi’ seçen mahallelinin dahi onayladığı bir görüş var: Binaları depremde hiç hasar görmemiş, kırık ve çatlaklar kazının başladığı son ayların eseri. Tünel yapımının çevreye etkileri konusunda büyükşehir belediyesine danışmanlık yapan TMM Müşavirlik firmasının teknik sorumlusu Hamdi Türedi, şöyle cevap veriyor: “İstanbul’un yüzde 60’ı kaçak. Eğimlerin çok fazla olduğu yerlerde çok katlı, yanlış yapılar yapılmış, binalar anakayaya oturmuyor. Kötü temelli binalarda, zemindeki suyun tünele sızmasından dolayı, zeminde ufak bir oturma olduğunda bina tepki verip çatlıyor. Şu an yıkılan bina, can kaybı yok. Mal kaybı olursa telafi ediliyor. Hasar gören başvuruyor, belediyenin ve firmanın mühendisleri, test yapıp hasarın sebeplerini buluyor. Belediyenin kusuru olsun olmasın tamir ettiriyoruz genellikle. 100’den fazla bina tamiratı yaptık, bir o kadar daha var. İki ay geçmeden bir şey yapmıyoruz. Tünelin içindeki jeoteknik cihazlarımızla ölçüm yapıp bilgisayarda değerlendiriyoruz, tamir yapılabilir sonucu çıktığında başlıyoruz. İstanbul’un geneline böyle bir çalışma yapılıyorsa, birkaç bina veya bir mahalle gayri müsait diye bundan vazgeçilmez. Milyonda bir can kaybı ihtimali olsa, orda oturtmayız”. Gürültüden uyuyamadıklarını söyleyen vatandaşa Türedi’nin cevabı, ‘yüksek gürültü olmadığı’ şeklinde. Belediye Meclisi’nden 24 saat çalışmak için izin aldıklarını, projeyi hızla bitirmek için üç vardiya yaptıklarını anlatan Türedi, gece saatlerinde ‘dikkatli’ çalıştıklarını söylüyor: “Bizim makinaların yarattığı gürültü, yoldan geçen arabaların gürültüsünden daha düşük”.

Yonca’nın bilgi aldığı Hamdi Türedi’nin, mühendis kafasıyla ne kadar korkunç düşünebileceğini görmek de insanı dehşete düşürüyor. Ne demek, birkaç bina veya bir mahalle gayri müsait diye...? Ne demek şu an yıkılan bina yok? Evler çatladı, çökme ihtimali yüksek. Ses düzeyine az diyebiliyorsa, hemen bir doktora görünsün. Çünkü ciddi sağlık problemi var. Bir kişinin ölmesi ya da evinin yıkılma ‘ihtimali’ bile çok önemlidir, tabii insana önem verilen ülkelerde! Baskın Hoca’nın dediği gibi, Allah selamet versin!
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.