İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti ilan edilmesiyle yeniden eski günlerine dönme şansı yakalayan tarihi yarımada Eminönü için şimdiden 300 milyon YTL kaynak ayrıldı. 2 yıldır Eminönü Sempozyumu, bu yıl ise Tarihi Yarımada Sempozyumu adıyla yapılan toplantı, yerli ve yabancı onlarca bilim adamını bir araya getirdi.

Tarihî yarımadanın korunması için bu yıl 3.'sü yapılan sempozyum, İTO binasında gerçekleşiyor. Toplantının açılış konuşmasını yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bugün uğraşılan sorunların on yıllarca süren talan, sorumsuzluk ve duyarsızlığın birikimi olduğunu söyledi. İstanbul'un en eski ve tarihî yapısı olarak bilinen Eminönü'nde yapılan çalışmalardan duyduğu memnuniyeti dile getiren Bakan Günay, çalışanlara "Ancak İstanbul 2010 Kültür Başkenti projesi için daha hızlı ve sonuç alıcı olmalıyız." uyarısında bulundu.

Eminönü'nde faaliyet gösteren işletmeler için standart kriterler getirileceğini, bunun uygulanması için de Büyükşehir Belediyesi'yle ortak hareket edileceğini belirten Günay, tarihî mirasın korunması için de önümüzdeki dönem Maliye Bakanlığı'ndan ek kaynak talebinde bulunduklarını açıkladı. Buna göre Maliye Bakanlığı tarihî yarımada için 250 milyon YTL'lik kaynak ayırdı. Kültür ve Turizm Bakanlığı da 50 milyon YTL'yi tarihî yarımadanın eski güzelliğine kavuşması için ayrıca kullanacak. Bakan Günay, Ankara'ya dönüşünde tarihî yarımadanın yapısını bozan düzensiz binaların kaldırılması için Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı ile de görüşecek.

Sempozyuma Brüksel'den katılan dünyaca ünlü Türk mimar Şefik Birkiye, tarihî yapının sadece restorasyonla korunamayacağına dikkat çekti. Dünya savaşları sonucunda harap olan tarihî Avrupa şehirlerinin bombalarla değil fonksiyonel mimariyle bilinçli olarak yıkıldığını belirten Birkiye, "Avrupalılar şehirleri yıkıp yeniden günün kullanımına uygun hale getirdi. Bizim yapılarımızı da sadece restorasyonla ayakta tutamayız. Bir süre sonra sorun yeniden başlar. Onları işlevsel hale getirmeliyiz." diye konuştu. "Amacımız şehirleri müze kentler değil yaşayan şehirler haline girmek olmalı." diyen Birkiye, kendisinin de bizzat içinde olduğu birçok projede Avrupa şehirlerinin düzene kavuştuğunun altını çizdi. Geleneksel mimarinin yeni yetişen mimarlara aktarılması ve etkinliğinin artarılmasıyla birbirine zıt yapıların oluşmayacağına dikkat çeken dünyaca ünlü mimar, "Bu şekilde tarihî şehirler özgün yapısına kavuşabilir. Aksi takdirde yol alamayız." uyarısında bulundu.