Haberler

İBB Şehir Tiyatroları Beyoğlu Sahnesi Yarışması Kolokyumu’na Hararetli Tartışmalar Damgasını Vurdu

Tarih: 12 Ağustos 2008 Yazan: Çağla Gürdrama

Fotoğraflar: Arkitera Mimarlık Merkezi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 7 Mart 2008’de açılan Şehir Tiyatroları Beyoğlu Sahnesi Projesi Mimari Proje Yarışması 28 Temmuz 2008’de sonuçlandı. “İstanbul’un kültürel açıdan en yoğun bölgelerinden biri olan Beyoğlu’nda, 94 yıllık tarihi ile Türkiye’nin en eski tiyatro kurumu olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları için bir tiyatro yapısının projesini, yaratıcı fikirler ile elde etmek ve halen Beyoğlu Vergi Dairesi olarak kullanılan tescilli eski eser bina için ise tiyatro fonksiyonu ile uyumlu bir entegrasyon sağlanarak fonksiyonel açıdan öneri getirilerek ilişkilendirilmesi ve projede bir bütün olarak çözümlenmesi” amacını taşıyan yarışmanın ödül töreni, sergi ve kolokyumu 11 Ağustos 2008 tarihinde İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi’nde düzenlendi.

Yarışmacıların projelerinin yer aldığı serginin gezilmesinin ardından yoğun bir katılımın olduğu kolokyum başladı. Oldukça hararetli geçen bu bölümde yarışmacılar ve kolokyuma katılanlar yarışmayla ilgili sorularını ve eleştirilerini jüriye iletme ve bu ortamda tartışma olanağı yakaladılar.

Söze ilk olarak kolokyumda moderatörlük görevini üstlenen danışman jüri üyelerinden İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya başladı. Alkaya, 1935 yılında da bir tiyatro yarışmasının düzenlenip sonuçlandığını ancak uygulanmadığını, 2008’de yapılan bu yarışmanın sonuçlanmasının ardından uygulanmasını da beklediklerini dile getirdi.



Daha sonra sözü jüri başkanı Prof.Dr.Sümer Gürel aldı. Gürel, jüri olarak birbirleriyle uyumlu ve ortak kararlar aldıkları, danışman jüri üyelerinden destek aldıkları bir süreçte değerlendirme yaptıklarını açıklamasının ardından kolokyumun soru cevap kısmına başlayabileceklerini açıkladı.

İlk soruyu yarışmaya katılmayan izleyicilerden Mimar Nejat Yardımcı “Kolokyumlar neden yarışmalar sonuçlandıktan sonra yapılıyor?” diye sordu. Daha sonra yarışmaya katılan ekiplerden birinde olan Kamil Kaptan, tiyatrocuları bütün işlerin toprak altında olduğu projelerin rahatsız edip etmediğini ve -11, -27 gibi kotlarda yapılan projelerin ne kadar gerçekçi olduğu çözümlerinin yeterince incelenip incelenmediği sorusunu yöneltti.

Jüri üyeleri kolokyumların yarışmalar sonuçlanmadan düzenlenmesi önerisinin düşünülebileceğini söyledi. Kotlarla ilgili ikinci soruya ise Orhan Alkaya projelerin gömük olmasının kendilerini rahatsız etmediğini, özellikle birinci projenin duvar çözümlerinin sorunsuz , soyunma odalarının kullanımlarının problemsiz ve fonksiyonlarının çok iyi çözülmüş olduğunu söyledi. Jüri başkanı Sümer Gürel de oy birliğiyle uzlaşım sağlandığını, teknik olarak bir mahsur olmadığını ve seçerken fikre önem verdiklerini açıkladı.

Bunun üzerine soru sormak için Boğaçhan Dündaralp söz aldı ve Sümer Gürel’in fikre önem verdiklerini açıklamasıyla ilgili birinci elemede hangi kriterleri ele aldıklarını sordu ve İstanbul’un göbeğinde bu kadar önemli bir proje açılmamış olduğunu, emeğin karşılığı olarak gerekli cevapları alamadıklarını düşündüğünü sözlerine ekledi.



Jürinin bu soru karşısındaki cevabı ise değerlendirme kriterlerini okumak oldu. Bu kriterler: Yerleşim, yaklaşım, fonksiyon, mimaride özgünlük ve teknik özelliklerdi.

Bir sonraki soruyu ikinci mansiyon ödülünü alan ekipten Ece Ceylan Baba, bu mimari proje yarışmasında fikrin önemli olduğunun açıklandığı ancak değerlendirme kriterlerinde istenen özellikleri eksik bulduğunu söyledi ve kendilerine gönderilen jüri raporunun 2 satırdan oluştuğunu, raporda geçen ve “vergi dairesi ile öneri binanın arasında kalan rampa ...” cümlesini içeren bölümdeki rampanın kendi projelerinde hiç olmadığını, bu nedenle kendilerine yanlış rapor gönderildiğini düşündüğünü söyleyerek jüri üyelerini ve salondaki izleyicileri şaşırttı.

Orhan Alkaya bunun büyük bir iddia olduğunu, bu yüzden kolokyumdan sonra sergide asılı olan proje üzerinden konuşmayı önerdi.



Daha sonra yine yarışmacılardan Yılmaz Kuyumcu en çok tartışılan konulardan biri olan 49. parselin “yarışma alanı dışında” şeklinde belirtilmesine rağmen birçok yarışmacının bu parsele girdiğini gördüklerini buranın önemli olduğunu ve bu parsele girmekle girmemek arasında çok fark olduğunu söyledi. Bu durumda haksızlık yapılmış olduğunu düşündüğünü sözlerine ekledi. Bir de yarışma öncesinde yarışmacılardan prosedür olarak birçok gereksiz raporların istendiği bunların hem çok fazla vakit hem de maddi açıdan da yarışmacıları yıprattığı eleştirisinde bulundu.

Bu soruya cevabı raportörlerden Arzu Çetin Dursun verdi. Bu sorunun kendilerine çok sorulduğunu ve şartnamede 15. sayfa 11. soruda bunun cevabının verildiğini, bir takas veya mülkiyet değişikliği ile mümkün olduğunu belirttiklerini söyledi.
Yarışmacılardan istenen gereksiz ve zahmetli raporlar konusunda jüri başkanı Sümer Gürel haklı olduklarını, işin bürokrasi ve kırtasiye kısmını oluşturan bu bölümün bundan sonraki yarışmalarda değerlendirileceğini söyledi.

Murat Polat adlı yarışmacı Sümer Gürel’in “fikre baktık” açıklamasına yönelik olarak fikirle değil teknik çözüme yönelik şeyler istendiğini, vakit kaybı yaşadıklarını ve birinci projeye bakıldığında bunların çok da fazla irdelenmediğinin ortaya çıktığı eleştirisinde bulundu. Bu projenin Ankara’da, Beylikdüzü’nde çok rahat uygulanabileceğini ancak buradaki dokuya uymadığını söyledi. Daha sonra Sinan Omacan kendisinin yarışmaya katılmadığını, raporları saçma bulduğunu, akustik raporu, yangın raporu gibi isteklerin yarışmacıyı külfete sokmaktan ibaret olduğunu ki birinci projeye bakıldığında bunların külfet olduğunun açık olarak görüldüğünü söyledi. Bu yarışmanın İstanbul ve İstanbul’daki mimarlar için önemli olduğunu, tiyatrocu danışmanların tiyatroyu yerin altına gömüp üstüne havuz yapmanın ne kadar doğru olduğunu düşündüklerini ve bütün mimari sorulara cevap verdiği için bu soruyu da Orhan Alkaya’ya sormak istediğini imalı bir şekilde dile getirdi. Bu soru üzerine danışman jüri üyelerinden sanat danışmanı Kenan Işık “Danışmana gerek yoksa ben gidiyorum,” diyerek salonu terk etmek istedi ancak diğer mimarların bu hareketin kendisine yakışmadığını ve yanlış anladığını söyleyerek yeniden yerine dönmesini sağladılar.



Moderatör Orhan Alkaya tiyatrocuların bu işin ev sahibi olduklarını ve onlara saygı gösterilmesi gerektiğini dile getirdi.
İlk elemede elenmiş olan mimarlardan Ceren Balkır Övünç buna itiraz etmediğini, eksiklerini gördüğünü, yarışma sürecinde danışmanlara ihtiyaç olduğunu düşündüğünü söyledi ve ekledi “Madem fikir yarışması olarak değerlendiriliyor o zaman iki aşamadan oluşmalıymış ilki fikir, elemeden geçenler istenen teknik şartları da yerine getirirlerdi” dedi.
Bu eleştiriden sonra jüri başkanı Sümer Gürel “fikir” sözünü geri aldı ve “Mükemmel bir proje olduğu için seçtik” dedi. Bu açıklama salonda tartışmalara neden oldu.

Mert Eyiler “Mükemmel bir proje değil tutarsızlık projesi olmalıymış” eleştirisinde bulundu, şartname ve istenenlerin tutarsız olduğundan, birinci ödülü alan projedeki eksikliklerden ve elemelerdeki tutarsızlıklardan bahsetti ve “Şartnameye bu kadar teslim olmak neden?” diye bir soru yöneltti. Sinan Omacan da teknik şeylerden bahsedildiğini ama birinci projede yapının kentsel duruşu ve bütündeki oturuşundan bahsedilmediğini “Etrafında bulunan tarihi Galata Kulesi ve Tünel Binası gibi çok önemli binalardan hepsinin içinde tiyatro yapısı daha önemli oluyor, zemini havuzla kaplamak İstiklal Caddesi’nin ortasına havuz yapmak gibi, mükemmel bir proje komik oluyor” eleştirisini yaptı.

Hatice Üsküdar Özmen kolokyum ve yarışma sürecinde sürekli risk alındığını ama sonuçta tüm yarışmacıların eşit şartlarda yarışmak istediğini belirtti ancak burada farklı arazilerde çalışacak kadar çok riske girilmiş olduğunu söyledi. “Bu ortamı jüri reva görmemeliydi” eleştirisinde bulundu.



Jüri başkanı Sümer Gürel mükemmel proje söyleminin “her şeyi olmuş bitmiş” bir proje olmadığını, fikir düzeyi çok zengin bir proje olduğunu bu anlamda ikinci projenin de aynı olgunluğa erişmiş bir proje olduğunuve bu iki proje arasında karar vermekte zorlandıklarını açıkladı.

Kolokyum katılımcılarından Ömer Kanıpak İBB’ye kamu yapılarının yarışmayla yapılması konusunda teşekkür etti ve bunun bir öğrenme projesi olduğunu düşündüğünü söyledi Kanıpak sözlerine bunu kaçan bir fırsat olarak gördüğünü de ekledi. Danışman üyelerin bu proje içerisinde olmasını olumlu bulduğunu, bunun da öğrenilmesi gereken 2. süreç olduğunu düşündüğünü söyledi. Birinci projenin kente kattığı hiçbir şey olmadığı, tiyatroyu kentin ve halkın kullanacağı bu bağlamda mimarlık olarak doğru çözülmediğini ve kentin ihtiyaçlarının yeterince karşılanmadığı ve bu değerin yeterince verilmediği eleştirisinde bulundu. Ayrıca böyle bir yarışmaya 56 katılımın çok az olduğunu ve bunun nedeninin jürinin doğru olmamasından kaynaklandığını düşündüğünü sözlerine ekledi. Bu konuşma salonda bulunan katılımcılar tarafından alkışlanarak desteklendi.

Raportör Arzu Çetin Dursun asli jüri üyelerini bağlı oldukları odaların seçtiğini, danışmanları kendilerinin seçtiğini açıkladı. Bunun üzerine Sinan Omacan itiraz etti ve Mimarlar Odası’ndan bir bireyin açıklama yapmasını istedi o da kendilerinin sadece bir mimar seçtiklerini asli jüride bulunan diğer 4 mimarı kendilerinin seçmediğini dile getirdi.

Oldukça hararetli ve gergin tartışmaların yaşandığı kolokyum bu soru-cevap bölümünün ardından kazananlara ödüllerinin dağıtılmasıyla son buldu.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.