Haberler

İman değil, imar

Tarih: 22 Ağustos 2008 Kaynak: Vatan Yazan: Mine G. Kırıkkanat
Göller, nehirler kuruyor. Yeraltı suları çekiliyor. Türkiye çoraklaşıyor. Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük kentlerin tatlı suyu bitti. Oradan buradan sağlanıp akıtılan su, arıtıldıktan sonra bile çamurlu, pis, bazen arsenikli, nehirlere akıtılan kanalizasyonlar sayesinde çoğu kez b.klu ve salgın hastalıklara yol açmasın diye içine basılan (kanserojen) klor oranı, zaten doğrudan zehir düzeyinde.

Politika, genelinde bir ülkenin geleceğini çizmek, özelinde ileriyi düşünerek önlem almak işlevidir.

Yukarıda saydıklarıma “yıkıcı” bir deprem beklentisini, Türkiye’nin en büyük nüfusunu ve ekonomik atardamar işlevini ekleyecek olursanız, geleceği en karanlık bölge, kuşkusuz İstanbul.

Hiç olmazsa ivedi ve en korkunç sonuçları verecek tehlikelerin odağındaki İstanbul için rasyonel bir politika üretmek gerekir, değil mi?

Ne gezer...

Suyu kalmayan bir kente, yağmur sularını emecek ve barajlara su getirecek yeşil alanlar yaratmak, kent merkezinde deprem sonrası çadır kurulabilecek yeşil alanlar açmak gerekirken, olanlar talan ediliyor, imara, betona, ranta açılıyor.

Boğaz ve denizlerle sınırlı, dolayısıyla narin bir coğrafyaya, ne yer üstünde, ne de yer altında kaldırabileceği bir nüfus yoğunluğu, üzerindeki betonlar arttıkça yığılıyor.

Bu narin coğrafya, mezarlıklara şimdiden üst üste gömülen ölüleri, sindiremediği için kokan kanalizasyonları, katısından sulusuna açık çöplükleriyle altına üstüne binen yükü taşıyamıyor artık.

Dünkü Vatan’da, Öge Demirkıran’ın (Bravo, Öge!) İstanbul Belediye Meclisi’nde AKP’nin rant çarkı Dişli’sinin sadece TESCO operasyonuna dair “imar tadilatı”na yegâne muhalif üye, CHP’li Hüseyin Sağ’la röportajı vardı.

Aralarında 74 CHP’linin bulunduğu 347 üyeli İBB meclisinden, TESCO operasyonuna “hayır” diyen biricik babayiğit, Hüseyin Sağ’ın yaptığı saptamalar kanımı dondurdu.

İstanbul’un bir başına birkaç ülke kadar ürettiği çöplerini ayıracak, işleyecek, başta enerji, tekrar kullanılacak ham madde üretecek ve toprağı işgal etmeden yok edilecek TEK bir fabrika kurmayan bu meclisten, 4 yılda 4 bin rant dosyası geçmiş.

Hüseyin Sağ’ın “kanlı cuma” adını taktığı bir cuma, hazretler 230 dosyayı ellerini indirmeden oylayıp geçirmişler... 74 CHP’li üyeyi kastederek, “Hepimiz itiraz etseydik, hiçbirinin oylamasına sıra gelmezdi,” diyor Sağ. Haklıdır.

İBB’yi dolduran 347 kişi, İstanbul halkını temsil ediyor orada. Görevleri, kenti bugün yaşanılır kılmak, yarın yaşanılmaz hale gelmesini önlemek.

Oysa tersini yapıyorlar. Depremde daha çok insanın ölümünü hazırlıyor, kentin mahvına, doğanın katline, bu coğrafyanın er geç hastalık, ölüm, yıkım olarak kusacağı kirlenmeye yol açıyorlar.

Söyleyin bana talan eden, kentini ve temsil ettiği halkı seviyor mudur? Yaşadığı kenti korumayan, vatanı mı korur, insanı mı?

Bir dürüst adam, Hüseyin Sağ’ın “kanlı cuma”sını düşündüm de...

Muhalif olanlar dışında, 230 dosyayı ellerini indirmeden geçiren AKP’li üyeler ve diğer partilerden rantçı yandaşları, o gün cuma namazına gittiler mi acaba?

Yağmaladıkları ve felakete hazırladıkları bir kenti, Allah’a mı emanet edip rahatlattılar içlerini?

Nasıl ve niçin şükrettiler Allah’a? Her şeyi Allah’tan belleyip beklediklerine göre, kendilerine meclis üyeliği nasip eyleyip ceplerini doldurduğu için mi?

Bizzat kendi çocukları zehirli havadan, zehirli sulardan yakında susuzluk ve pislikten, depremden çok patlayan kanalizasyonların içinde boğulacak bir bölgede ölür ya da mahsur kalırken, kim yazmış olacak kaderlerini? Allah mı, yoksa onların bu kenti betona boğan 230 dosyayı hiç inmeden geçiren elleri mi ?

Bugün imar gücüyle kalkan bu eller, hazırladıkları enkazı da iman gücüyle kaldırır, herhal!
Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.