Haberler

Açgözlülük Sorunu (2)

Tarih: 25 Ağustos 2008 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Orhan Erinç
Açgözlülüğün tırmandırdığı imar yolsuzluklarının büyük ölçüde etkilediğine inandığım susuzluk sorununu, bugün biraz eski gözlemlerden, biraz da resmi bilgilerden yararlanarak irdelemeye çalışacağım.

Örnek vereceğim il doğal olarak İstanbul ama, aktaracaklarımı geriye kalan 80 ilin ölçeklerine oranlarsak fazla bir değişiklik olmayacağını sanıyorum.

Önce resmi bir belgeden* şu bölümü alıntılayayım.

“İstanbul ili yoğun nüfus artışı altında çok kalabalık bir kent olmuş ve bu durum kentin yüksek binalarla çarpık, plansız bir yapılaşmaya gitmesine yol açmıştır. Olumsuz hava koşulları, diğer kirletici elementler ve plansız kentleşmenin oluşturduğu bu olumsuz yapı, İstanbul ilinde ciddi hava kirliliği yaşanmasına neden olmaktadır. Kentsel gelişim, ormanları da tehdit etmektedir. Nüfusu her yıl 500 bin artan şehirde temiz havaya, suya ve yeni yerleşim alanlarına gereksinim her geçen gün artmaktadır. Son 10 yıllık dönemde 6 bin hektara yakın orman alanı yok olmuştur.”

Susuzluk sorunundan yalnızca imar yolsuzluklarını ve çarpık kentleşmeyi sorumlu tutup küresel ısınmayı yok saymak mümkün değil.

Ama hâlâ daha sel basan yöreler olduğunu, ağustos sıcaklarına karşın meteoroloji uzmanlarının sel baskını uyarıları yaptığını da unutmamak gerekiyor.

Çocukluğumun geçtiği Üst Göztepe’de, Kurbağalı Dere’den balık yakalayışımızı çok önceleri de yazmıştım.

Kayışdağı’nın önce eteklerinde sonra da yamaçlarında başlayan ve Ankara Asfaltı’nın işlevselleşmesiyle yoğunlaşan betonlaşmanın, eskiden balık yakaladığımız dereyi, bugün otların bürüdüğü mezbeleliğe çevirmesini küresel ısınmaya bağlamayı aklım doğrusu almıyor.

İstanbul’da baraj ve göllerden Elmalı, Sazlıdere, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Ömerli, Alibey ve Melen’in evsel atıklarla kirletiliyor olması, imar yolsuzluklarının bir başka kanıtını oluşturuyor.

İstanbul’daki içme ve kullanma suyu kaynaklarının bırakın kısa mesafeli koruma alanlarını, mutlak koruma alanlarını bile açgözlülük yüzünden yapılaşmaya açanlar ya da buna göz yumanlar, susuzluk konusunda yağmur azlığını bile unutturan tehlikenin yaratıcısı olmuşlardır.

Susuzluk sorununu tetikleyen açgözlülük arsa-arazi talanı ile de sınırlı değildir. Orman alanlarının yerleşime açılması konusundaki ısrar da konunun başka bir ayrıntısıdır.

Üzerinde tüm yurttaşların hakkı bulunan ormanları, belirli yandaşların emeksiz kazanç sağlamasının kaynağı olarak görenler de unutulmamalıdır.

İstanbul’da ruhsatlı 51 taşocağının 42’sinin ormanlık alanlarda olması da çarpıcı bir özelliktir.

Para karşılığı ve güvence verilerek gerçekleştirilen imar değişikliklerinin, bazı yayın organlarının zorunluluktan doğan suskunluklarına karşın medyada irdelenmesi sürüyor. Hatta yeni belgeler gündeme getiriliyor.

Dünkü gazeteler, Başbakan Erdoğan’ın Rize’de yaptığı konuşmada sarf ettiği “Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyeni aramızda barındırmayacağız” cümlesini AKP Genel Başkanı Yardımcısı Şaban Dişli’ye verilmiş bir mesaj olarak yorumlamışlar.

Ben öyle olmadığını sanıyorum.

Çünkü söz konusu 1 milyon dolar, tüyü bitmemiş yetimin değil TESCO’nun parası.

Umarım yanılırım. 

* İstanbul Çevre Durum Raporu 2005 / İstanbul Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü / Baskı 2007
Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.