Musluktan akan suyu kana kana içmeye alışkın İzmir, arsenik şaşkını. Büyükşehir Belediyesi şebekeye arsenik değeri yüksek suları vermek zorunda kaldığını açıklarken yakında okulların açılacak olması velileri kara kara düşündürüyor. Eylül ayında 50 bini 6.5-7 yaşlarında 650 bin çocuk eğitime başlayacak. Ama okullarda şu ana kadar alınan tek önlem, “Suyunu yanında getir” uyarısı.

Kentte damacanalı su satışları yüzde 60 arttı. Adı duyulmamış markalar kente hücum etti. İzmirlilerse elde bidon kuyruklara girerken, lokantalar vitrinlerine ‘Yemeklerimizde şebeke suyu kullanmıyoruz’ yazıları asıyor. 19 litresi 3.5- 5.5 YTL’den satılan damacana suyunu alan vatandaşın bütçesine katkıda bulunmak için Büyükşehir suyun ton fiyatını 0-13 ton arasında 1.19 YTL’den 10 YKr’ye düşürmüştü.

Türkiye’de 1 Ocak 2007 tarihine kadar sulardaki arsenik sınır değeri metreküpte 50 mikrogramdı. 2007’den itibaren Dünya Sağlık Örgütü’nün metreküpte 10 mikrogram olan sınır değeri benimsendi. İzmir’deyse haziran ayında Göksu’da 59, Sarıkız’da 32 mikrogram arsenik bulununca bu kuyular kapatıldı. Ancak artan susuzluk sorunu üzerine Büyükşehir Belediyesi, ‘Kullanın ama içmeyin’ uyarısıyla yeniden bu kuyulardan su vermeye başladı. Büyükşehir Belediyesi, arsenikli suyu arıtacak tesislerin en geç dört ay içinde faaliyete geçeceğini açıkladı.

Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa, İzmir’deki miktarda arseniğin dört ay gibi bir sürede ‘abartıldığı kadar’ büyük soruna yol açmayacağını savundu. Karababa, “Tabii ki istenen bir şey değil. Ama bir kenti susuz bırakmaktansa arsenikli su vermek, bulaşıcı hastalıkların görülme sıklığını azaltacak bir girişim. Öbür taraftan arseniğin riskleri söz konusu. Hangisi doğru? Yanıtı yok aslında. İzmir bu noktaya gelmemeliydi” dedi.