Haberler

Masumiyet’in sokakları

Tarih: 5 Eylül 2008 Kaynak: Taraf Yazan: Ayça Örer
Kemal’in iflah olmaz aşkından kendine kalan parçaların izinden giderek kendisine aşkı ve o aşkı yaşadığı dönemleri hatırlatan objelerle yavaş yavaş hayat verdiği Masumiyet Müzesi, bir roman mekânı. Böyle olmasına karşın Orhan Pamuk’un son kitabı Masumiyet Müzesi’nin geçtiği yerler gerçek hayatta da karşılığını bulan mekânlar.

Romanın ana ekseninin kurulduğu Nişantaşı, Teşvikiye ve Çukurcuma’daki yerler içinde en önemlisi, 2010 yılında açılacak ve romanla aynı ismi taşıyan bir müzeye ev sahipliği edecek Çukurcuma mahallesi.

Romanda, yağmur mevsiminde sürekli suların bastığı bir mahalle olarak tasvir edilen ve 1970’lerin İstanbul’unda yoksul semti olarak adlandırılan Çukurcuma, bugünlerde tıpkı içinde kurulacak müzenin objeleri gibi, eskicilerden, antikacılardan, yeni yeni restore edilen evlerden kurulu bir mahalle.

İçinde Asırlık Turşucu’su, mahalle manavları, peksimet yapan fırınları olan mahallenin, müzeye doğru uzanan yolunun başında küçük bir ahşap cami yer alıyor. Semt, romanda da geçtiği üzere eski bir yerleşim. Burası henüz eski sahiplerini yitirmeden, yeni sahiplerine hazırlanıyor.

Yeni gelenler beraberlerinde kukla atölyeleri, moda tasarım merkezleri, galeriler ve mimarlık büroları da getirmiş.

Bu son 5 yıllık değişim rüzgârıyla gelenlerden önce, Sadri Alışık sokağının bitimde çöreklenen antikacılar, semtin bir önceki sahipleri.

Özellikle, 1980’lerdeki Tarlabaşı yıkımlarının ardından, buranın önemli bir antika merkezi olduğunu söyleyen antika esnafından Yılmaz Duran, bunun nedenini şu sözlerle açıklıyor:

“Giden gayrimüslimlerin bir kısmı kendilerine ait eşyaları burada haraç mezat sattılar. Satılan eşyalar arasında çok kıymetli parçaların, porselenlerin oluşu burayı eskici pazarından çok bir antikacı merkezine dönüştürdü.”

Bu haliyle semt, yazar Pamuk’un düşlerine de dokunuyor adeta. Kitapta ismi geçen Aspirin reklamı afişlerine yolda gördüğünüz bir eczacıda, metalden solmuş kırmızı arabaları antikacılar önünde açılan tezgahlarda, 1970’lere ait retro bir avizeyi ya da keçelerden yapılmış vintage şapkaları vitrinlerde görmek mümkün.

Özel İtalyan Galileo Galilei Lisesi’ne ev sahipliği eden semtteki binalar yavaş yavaş restore edilmeye başlanmış. Binaların en dikkat çekici özelliği devasa boyutlarına rağmen sokakların ferahlığı.

TİP Apartmanı, Yunanistan Konsolosluğu benzeri eski binaların arasında kiliselere ait lojmanlar ve 1900’lü yılların başında maddi durumu iyi olan ailelerin henüz yerleştiği kaloriferli dönemin ilk modern apartmanları da yer alıyor.

Mahallenin bu özelliği çoktan keşfedilmiş. Günümüzde geçen “Binbir Gece” dizisinin çekildiği plato da, 1950’lerden 1980’lere gelen “Hatırla Sevgili” dizisi de set olarak bu mahalleyi kullanıyor. Geniş, renkli camların aydınlattığı dükkanlar, pastanelere ya da terzihanelere ait mekanlara dönüşüyor dizilerde.

Pamuk’un kitapta bahsettiği ev, Dalgıç Çıkmazı’nda olsa da müzenin kurulacağı apartman Çukurcuma caddesinde yer alıyor.

Henüz tadilat aşamasında olan ve müzenin oluşmasını sağlayacak objelerin getirilmediği apartmanda, kitapta ismi geçen tüm eşyalar yer alacak. Zaten yazar zaman zaman durup bunu da hatırlatan cümleler kuruyor:

“O günlerin mutlu, neşeli ve rahat havasını ve iyimserliğimizi hatırlatan ilk Türk meyveli gazozu Meltem’in gazete ilanlarını ve reklam filmlerini ve çilekli, şeftalili ve portakalı ve vişneli ürünlerini sergiliyorum burada.” (Syf. 35)

Müzede, romanda anlatılan, eskiden popüler olan restoranların peçetelerinden, dönemin kadınlarının en fazla talep ettiği rujlara, sinema biletlerinden, aksesuarlara, mutfak eşyalarına kadar birçok detayın yer alması bekleniyor.

Frankfurt Kitap Fuarı nedeniyle Türkçe dışında Almanca olarak da yayımlanacak romanla birlikte Masumiyet Müzesi’nde sergilenmesi beklenen eşyalar Almanya’da da sergilenecek. Bu projeye ek olarak, roman hangi dilde yayınlanırsa, serginin de o ülkeye götürülmesi şeklinde bir fikir de var.

Tüm bunların sonunda, sergi, asıl ait olduğu yere, İstanbul Çukurcuma’daki yerine kavuşacak. Çukurcuma’da esnaf lokantalığından terfi edip mahallenin yeni sahiplerine yemek yetiştiren Şuara lokantasının sahibi Rıfat Bey, Masumiyet Müzesi’nin semte gelişinden memnun, buranın değerinin giderek artacağını düşünenlerden. Bunu düşünürken, dayandığı gerekçe de haklı üstelik:

“Semtin kendisi zaten bir açık hava müzesi gibi. Bir de gerçek müze olursa, her şey yerli yerinde olur...”
Takvim
<<Ağustos 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31        
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.