Haberler

“Sadece Krize Giren Sistemler Dönüşebilirler”

Tarih: 11 Kasım 2008 Yazan: Gökçe Aras


09 Ekim 2008’de açılışı yapılan Kale Grubu’nun öncü markaları Çanakkale Seramik, Kalebodur ve Kalekim’in santralistanbul ana sponsorluğu kapsamında İstanbul Bilgi Üniversitesi Tasarım Kültürü ve Yönetimi Programı ile birlikte oluşturduğu Kale Tasarım Merkezi’nin ilk etkinliği olan Andrea Branzi Söyleşisi 07 Kasım 2008 tarihinde yoğun bir katılımla gerçekleşti.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Tasarım Kültürü ve Yönetimi Programı Direktörü Serhan Ada’nın takdimiyle sözü alan Andrea Branzi konuşmasının içeriğini 21. yy’da tasarım olarak özetledi. İtalya'da radikal mimarlık akımının öncüsü kabul edilen, 1983'te ünlü Domus Tasarım Akademisi'nin kurucuları arasında yer alan Branzi, İstanbul’a ilk kez 1966 yılında geldiğini, birçok değişiklik gözlemlediğini ama İstanbul’un her zaman tanınabilen bir imgesi olduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. Branzi İtalyanca gerçekleştirdiği konuşmasına aşağıdaki sözlerle devam etti:

“Eskiden modern hareketlerin tamamı Avrupa merkezli oluyordu, diğer uygarlıklar da bizim bulduğumuz felsefeye uymak zorundaydı. O zaman belki de bir kehanetle İtalyan Radikal hareketini başlattık. Daha o zamanlar bizi farklı bir geleceğin beklediğini söylüyorduk. ‘Dünya son derece formal olacak’ iddiasına karşı çıkıyorduk. Pazarda kalmak için varolan bir şeyi üretmek yeterli değil. İşte bu noktada modern – post modern geçiş hareketi gerçekleşti. Köktenci realizmi ortaya çıkaran nesil benim neslim. O dönemde yaptığımız dünyanın gerçeğini kavramaya çalışmaktı.

21. yy’da ise artık çok farklı bir çağ başlıyor. Bu çağ bazı düğümlerle karşılaşıyor. Şu anda yaşanan tarihsel kriz bütün sistemin krizi. Küreselleşmiş sistem krizde. Bu krizi ya bir kıyamet ya da bir büyüme fırsatı olarak değerlendirmek mümkün. Şunu da unutmamak lazım: Sadece krize giren sistemler dönüşebilirler. Tasarım kültürü de bir kriz kültürüdür. Bu krizin bizi büyük düşünmeye teşvik etmesi lazım. Bir önceki yüzyıldan farklı olarak günümüzde tasarım sonu olmayan bir harekete uyum sağlamak demek. Bir toplum sürekli olarak reformlara ayak uydurursa ayakta duruyor.

Sosyalist ülkeler çöktüğünde sanki tek bir mantık bütün dünyaya uygulanabilir algısı doğmuştu. Ama zamanla böyle bir sürecin olamayacağı anlaşıldı. Bugün artık konsantre modernliğin kocaman bir katılık oluşturduğunu görüyoruz. Örneğin İstanbul öyle bir şehir ki şehrin sürekli yeniden işlevsel hale gelmesi gerekiyor. Bunun gibi kentlerin sürekli bir uyum sağlama süreci var. Şehrin kendisi bile inşa edildiği mantığı kabul etmeyen bir organizma haline gelmiş. 80’li yılların başında otomasyonla başlayan 3. Sanayi Devrimi’ne elektiriğin de dahil olmasıyla devrim iki meseleye yanıt vermeyi amaçlar hale geldi; teknolojik ve elektronik devrim.

Bu süreçle beraber tasarımı farklı algılama dönemi başladı. Böylece tasarımın farklı bir görevi de oluştu. Bu, ifade yönü kuvvetli ve tüketiciyi baştan çıkaran tasarımlar demek. İtalya bu anlayışın vatanı. Sanayi bunu önceleri sanayi karşıtı polemik olarak algıladı. Oysa ki bu, tasarım felsefesini yenileme amacı güdüyordu. Teknoloji ve ekonominin dönüşümünden dolayı tasarımda bir evrim oldu ve 11 Eylül saldırısına kadar bu böyle devam etti.

Eğitimde de 10 yıl önce hayal edemeyeceğimiz gelişmeler oldu. Bugün Avrupa’da 50.000, Japonya’da 70.000, Kore’de ise 35.000 tasarım öğrencisi var. Bununla birlikte tasarım artık sadece ürünün estetiğiyle ilgilenmiyor. Bugün sürekli yenilikçiliği üretmek gerekiyor. Marka kimlikleri de yenilikçi olmalı. Bugünün tasarımcısı artık aynı zamanda bir strateji uzmanı. Tasarım artık küreselleşmiş sanayi sistemini besleyen bir enerji.

Kent açısından baktığımızda ise daha önce de sözünü ettiğim gibi kent mekanları da içinde bulunduğumuz santralistanbul gibi belirli bir işlevle kalıcı değiller. Bu tarz bir anlayışla metropolitan bir krizden uzak duruluyor. Tasarımda artık son sözü söyleyen bir tasarım yok.

Geleceğin şehirleri artık mimari kutulardan değil yüksek bir teknolojiden oluşuyor. Şehir artık entegre bir alan olarak görülüyor, İstanbul bunun en güzel örneği. İstanbul’da kentin kalitesi insanlar tarafından oluşturuluyor, iç ve dış yok, her yer entegre olmuş.”

Mimarlığın sadece inşa etme amacı gütmediğini vurgulayan Branzi, konuşmasının ardından uzun yıllar yaptığı çalışmalardan oluşan sunumunu izleyenlerle paylaşarak sözlerine son verdi.
Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.