Zeynep Fadıllıoğlu, görsel görgüsü, bilgisi, zevki, beğenisi çok üst düzey biri. Bunu dünya âlem biliyor; bizdekinden çok daha fazla yabancı basına misafir olmuşluğu, ödüller almışlığı var.
Yıllar önce, bu ödüllerden biri vesilesiyle tanışma ve uzuncana sohbet etme imkânı bulmuştuk. Sırf mesleki donanımıyla değil, dekorasyonun, tasarımın dışında genel hayat bilgisi olarak da pek çok şey biriktirmiş, hayranlık uyandıran tiplerdendi.
Elinin değdiği her işi merak ederim, o ayrı. Ama bu defaki, bir evden, restorandan, daha önce kuş kondurmuş olduğu cinsten bir mekândan çok daha fazla merak uyandıracak bir projeydi:
Zeynep Fadıllıoğlu bir cami tasarlamaktaydı! Gazi, Gassan ve Ghada Şakir tarafından babaları İbrahim Şakir ve anneleri Semiha Şakir'in anısına yaptırılmakta olan Şakirin Camii'nin iç tasarımını o üstlenmişti. Hatta fazla dillendirilmemekle birlikte, sorumluluğu zaman içinde iç tasarımdan epeyce dışa da kaymış, cami ciddi ciddi onun yönlendirmeleri doğrultusunda gelişmişti.
Sürekli halihazırdaki ezberlerini ezber eden bir kesim için çok akıl almazdı: Böyle ‘sosyetik', daha da önemlisi ‘laik' kadın, nasıl olur da cami yapardı?! Bu işin tamamlanmasını bir yandan samimi bir merakla bekliyordum, bir yandan da çok samimi bir korkuyla!
Çünkü peder bey bir karar vermiş, kendine hedef koymuş, Karacaahmet Mezarlığı'nın hemen bitişiğinde olması hasebiyle gözüne kestirdiği bu caminin bitmesiyle işlemlerin zahmetsiz hallolacağını varsayarak plan program yapmıştı!
Bunun bir geyik malzemesi olarak kullanılması bile beni dehşete sürüklüyordu çünkü en sert elmanın hangi markette bulunduğu bilgisinden evi boyatacak usta seçimine, bize hâlâ babam bakıyor!
Şakirin Camii'nin (Ne kadar da cami yaptırmaya elverişli bir soyadı varmış bu arada ailenin: Şakirin, şükredenler demek) ilk fotoğraflarını geçen haftaki Radikal Cumartesi'yi yaparken gördük. Ne muazzam bir yer olmuş; gelenekselle modern ne biçim hemhal olmuş. Hiç ummayacağınız yerde ne acayip bir gönderme, her şeyin altında ne derin bir mana... Çok ihtişamlı ama tuhaf biçimde sade de... Şık ama rüküş değil; bu bir cami için çok önemli bir ayrım olmalı.
Derken davetiyesi geldi, ki bu da bir ilk herhalde. Bilmiyorum daha önce bir cami açılışına davetiyeyle çağrıldığınız oldu mu?
Evet, balık pulu kubbe kaplamasıyla, pleksi-metal-ayna-cam taşı avizesiyle Türkiye'nin ilk tasarım camisi bu öğlen açılıyor.
Şimdi kim bilir neler yazılıp çizilecek?
Bütün yorumları forumda okuyun!Bütün yorumları forumda okuyun!