Haberler

Le Corbusier ile Diyaloglar

Tarih: 20 Mayıs 2009 Yazan: Dilara Öcal

Fotoğraf: Arkitera Mimarlık Merkezi

İzmir Fransız Kültür Merkezi'nin 6 Mayıs - 6 Haziran 2009 tarihleri arasında, Modern Mimarlık hareketinin öncü mimarı Le Corbusier'nin İzmir kenti için 1948 yılında gerçekleştirdiği nazım plan çalışmasına ilişkin düzenlediği, Le Corbusier Vakfı'nda bulunan özgün çizim ve eskizlerden oluşan sergi kapsamında, Corbusier'nin çalışma arkadaşlarıyla "Le Corbusier ile Diyaloglar" konulu bir de söyleşi gerçekleştirildi.


Soldan sağa: Cânâ Bilsel, Alain Tavès, Robert Rebutato
Fotoğraf: Arkitera Mimarlık Merkezi

Söyleşinin moderatörlüğünü ve çevirmenliğini yapan Dr. Cânâ Bilsel ile çocukken Le Corbusier ile tanışma fırsatı bulan Alain Tavès ve Robert Rebutato, 7 Mayıs 2009 günü İzmir Fransız Kültür Merkezi'ndeydiler. Tavès ve Rebutato ise ileriki yıllarda da mimarlık kariyerlerine Le Corbusier ile birlikte devam etti. Oturumun amacının İzmir için bir plan gerçekleştirmiş olan mimar Le Corbusier'nin mimarlığından ziyade insan olan yanına ilişkin ipuçları yakalamaya çalışmak olduğunu belirten Cânâ Bilsel, Tavès ve Rebutato ile gerçekleştirdiği söyleşinin çevirmenliğini de üstlenirken aynı zamanda konuya hakim olmayan izleyiciler için Le Corbusier ve eserleriyle ilgili bilgi vermeyi ihmal etmedi.

Le Corbusier ve Alain Tavès
Le Corbusier ile ilk karşılaşması 14 yaşında iken olmuş. Hemen II. Dünya Savaşı sonrasında, Aralık 1945 - Ocak 1946'da Fransa'dan ABD'ye daha çok asker, az sayıda da sivil yolcu taşıyan bir gemiyle 3 hafta süren bir yolculuk yapmışlar. Kış koşullarında, daha da önemlisi mayınlanmış olan Atlantik Okyanusu'nu kat etmeye çalışırken, Le Corbusier gemide çizimler yapan, ölçüler alan, krokiler çizen bir kişiymiş. Tavès -kim olduğunu bilmeden- ona yardım etmiş. Corbusier de kendisiyle ilgilenmiş. New York'a vardıklarında ona Manhattan'ı gösterişini çocuksu bir heyecanla hatırlıyor.

Tavès, ABD'de bir devlet okulunda lise eğitimini aldığı sırada, Fransa'nın savaş sonrası yeniden inşası söz konusu olur ve Marshall planı yürürlüktedir. Babası demir-çelik ithalatıyla uğraştığından 5 yıl orada okur. İyi resim yaptığı için özellikle bu konuda kendini geliştirmeye çalışır ve teknik resim öğrenir. Washington Post gazetesinin müstakil orta sınıf evleri üzerine açtığı bir yarışmada, henüz bir lise öğrencisiyken ikincilik alır. Bu başarı daha sonra mimarlık eğitimine yönelmesinde etkili olur. Fakat babasının görevinin sona ermesi dolayısıyla Fransa'ya geri dönerler.


Le Corbusier, 1946
Fotoğraflar: LIFE
Fransa'ya dönüşle birlikte mimarlık eğitimine başlar. Yabancı öğrencilerin yoğun olduğu bir okuldadır. Orada 1 - 2 yıl geçirdikten sonra 1952 - 53 yıllarında yavaş yavaş modernizmle tanışmaya başlar. Bu dönemde bir gün okul kütüphanesinde bir kitapla karşılaşır: "Le Corbusier - Le Modulor". Bilindiği gibi burada insan ölçülerini ve Fibonacci sayılarını esas alan bir ölçü ve oran sistemi vardır. Fakat kitabın Tavès için önemli olan yanı başkadır. Bu kitaptaki çizimlerin, bir zamanlar Le Corbusier'nin o gemide çizdiği krokiler olduğunu fark eder. Bunun üzerine Le Corbusier'yi bulur ve ondan randevu talep eder. Görüştüklerinde kendisine birlikte yaptıkları yolculuktan bahseder. Le Corbusier çok iyi hatırlamasa da onunla ilgilenir. Marsilya'da şantiye süreci bitmek üzere olan yapısını gezmesini tavsiye eder. Alain Tavès Unité d'Habitation'u (Konut Birimi) görmek için okuldan dönem arkadaşlarını da alarak Marsilya'ya gider. Bütün bir günü orada geçirir ve birlikte yeni gerçekleştirilen çözümleri inceleyip çok büyük heyecan duyarlar. Tavès, Le Corbusier'yi daha sonra da her zaman heyecan verici bir mimar olarak gördüğünü eklemeden geçemiyor.

Bu ilk ziyaretten sonra aradan uzun bir zaman geçmiş. Tavès 1956'da mimarlık okulundan mezun olmuş. Hemen ardından 30 ay süren askerlik görevini yerine getirmiş. Askerliği biter bitmez, yanında çalışmak istediği Le Corbusier ile tekrar görüşmeden önce ona bir mektup yazmış. Şantiyede çalışmak istiyormuş. Le Corbusier onu yanına çağırmış. Bağdat'ta yapmakta olduğu spor kompleksi projesinin şantiyesinde çalışabileceğini söylemiş. Ama önce birlikte çalıştığı bir büroya göndermiş. Burası mimari projeler için mühendislik hizmeti veren, özellikle yenilikçi strüktürleri araştıran bir büroymuş. Bağdat'a gitmeden önce orada uygulama projelerinde çalışmasını istemiş. Ne yazık ki bu gerçekleşmemiş. Proje, ancak Le Corbusier'nin ölümünden sonra tamamlanabilmiş. Alain Tavès, 1959 Eylül'ünde Le Corbusier'nin bürosunda çalışmaya başlamış, ölümüne kadar da onunla çalışmış.

1959 Eylül'ünden 1965'e kadar Le Corbusier'nin bürosunda farklı projelerde çalışma imkânı bulmuş. Le Corbusier ondan Unité d'Habitation'ların endüstriyel yollarla üretimi - inşa edilmesi üzerine araştırma yapmasını ve çözümler geliştirmesini istemiş. Özellikle metalik strüktürler geliştirmesini talep etmiş - genelde "betonarme sever" olarak bilinse de aslında metale karşı da özel bir ilgisi varmış.

Unité d'Habitation'ların endüstriyel yollarla üretimini planlarken, önce gerekli metalin seçilmesi gerekmiş. Pilotiler üzerinde, gemilerde taşınan konteynırlar benzeri bir sistem geliştirirmişler Elbette bu bilinen konteynırlardan farklı olmuş. Her bir yerleşim ünitesi daha büyük, oldukça derin, 24 m'lik bir birim oluşturuyormuş. Tavès, Unité d'Habitation'un ünlü kesiti üzerinde, 3 katı birbirine bağlayan çözümün geliştirilmesinde çalışmış. Yeni endüstriyel yöntemlerle Unité d'Habitation'ların üretilmesi konusunda Renault'dan yardım istemişler. Fakat Renault ilgilenmemiş, otomotiv sektöründe kalmayı tercih etmiş. Bu konuyla ilgilenen bir Belçika şirketi varmış, ama sonra bu da gerçekleşmeyince çalışmalar sadece bir araştırma olarak kalmış.

O dönemde Le Corbusier'nin bürosunda çalışan üç yardımcı mimar varmış. Daha sonra Rebutato'nun da katılımıyla bu sayı dörde çıkmış. Dört mimarın olduğu bir büroda aynı anda çok sayıda proje gerçekleşmekteymiş. Her biri bir projeden sorumluymuş, ama gerektiğinde bir diğerinin projesine geçebilmek kaydıyla. Dolayısıyla birbirlerinin projelerine de hakim olmak durumundalarmış

Tavès'in bu dönemde çalıştığı projeler arasında, Strasbourg'da kongre sarayı ve Hindistan'da Chandigarh'da Musée de Connaissance (Bilgi Müzesi) gibi yapılar bulunuyor. Ayrıca Le Corbusier'nin ünlü eserlerinden, Chandigarh'ın simgesi haline gelen açık elin uygulama projelerinde ve gerçekleştirilmesinde çalışmış.

Le Corbusier'nin Atölyesindeki Çalışma Yöntemi

"Le Corbusier, ilk defa bir projeye başlayacağında atölyeye bir A4 kağıda yapılmış çizimler ve kimi notlarla gelirdi. Bu çizimler ve notlar, projeye, projenin ruhuna ait her şeyi içerirdi. Yine de bunlar ilk başta diğerleri için pek anlaşılır olmazdı. İkinci gün Le Corbusier eskiz üzerinde düzeltmeler yapmaya gelirdi. Bazı şeyleri eskizlerle yeniden ele alırdı. Bu çalışma esnasında yavaş yavaş o projenin birtakım ögeleri, elemanları ortaya çıkmaya başlardı. Yavaş ilerleyen sürecin ancak sonunda projenin bütününe ulaşılabilirdi. Bu sürecin bir çeşit arayış olduğunu söyleyebiliriz. Atölyede çalışan herkes de fikirleriyle sürece katkıda bulunurdu. Bu gerçek anlamda bir atölye çalışmasıydı. Sadece orada değil, o dönemde başka bürolarda da bu çalışma yöntemi uygulanıyordu. Bunda mimarlık okullarındaki atölye sisteminin etkisi vardı. Okullarda her dönemden öğrenciler birlikte çalışarak proje geliştirirdi.

Le Corbusier'nin atölyesine dair bir başka ilginç anekdotsa, neredeyse kırk yıllık bir geçmişi olan büronun arşivinde bu 40 yıla ait bütün eskizlerin, ozalitlerin saklanmış olması. Yeni bir proje geliştirmeden önce, Le Corbusier arşivden eski projelerin çıkartılıp incelenmelerini isterdi. Doğrudan bir bağlantı olmasa bile, mutlaka bir ilişki kurulurdu. Böylece büroda, özellikle mimari tasarım çizgisi açısından bir çeşit süreklilik sağlanmış olurdu."

Le Corbusier ve Robert Rebutato
Rebutato, Le Corbusier ile 1949 yılı Temmuz ayında, Fransa'nın güneyinde, 11 buçuk yaşında bir çocukken tanışmış. Anne ve babası orada bir restoran işletmeye başlamışlar. O sırada Bogota şehir planının geliştirilmesi üzerinde çalışmakta olan Le Corbusier ve atölye ekibi de ilk müşterilerdenmiş. Le Corbusier ona, mekandan, renklerden, ve doğadan söz etmiş. Aslında fark ettirmeden, bir şekilde mimarlığın alfabesini öğretmiş. Bunu sıkıcı bir öğretmen gibi değil, 11 yaşında bir çocuğun son derece ilgisini çekecek biçimde yapmış. Ona Le Modulor'un o sırada yeni çıkmış olan ilk cildini hediye etmiş. Rebutato, o zaman mimar olmak istediğini bilmese de, içinde bu adamı izlemesi gerektiği hissi doğmuş.

Le Corbusier bundan sonraki süreçte, daha sonra kendisini yapı konusunda bir meslek edinmeye yönelten bir rehber olmuş. Kendi kendine mimarlığın ne olduğunu keşfetmesini sağlayan bir yöntemi varmış. Ona, mimar olmaya karar verdiğini söylediğinde, "Eğer mimarlık okuluna gidecek olursan orada seni öldürürler!" demiş. Bununla kastettiği, zihinsel bir ölümmüş. Orada yaratıcılığın, mimarlığa dair bir şeylerin öldürüldüğünü düşünmekteymiş. Farklı yollardan da mimar olunabileceğini söylemiş ki, kendisinin de resmi mimarlık formasyonu yok zaten.

Rebutato 15 yaşında liseyi terk etmiş, valizini almış Paris'e gitmiş. Le Corbusier'yi bulmuş. O yaştaki her çocuk gibi özgürlüğüne düşkünmüş. Le Corbusier ona yol göstermiş. Önce yapı işçiliğiyle başlamış, sonra usta olmuş. Le Corbusier bir anlamda ona da kendi yolunun bir benzerini çizmiş.


Le Corbusier'nin hazırladığı İzmir planı.
Büyütmek için üzerine tıklayın.

Önce Dünya Savaşı sonrasının Paris'inde inşa edilen sosyal konutlarda çalışmış. Ardından Le Corbusier ondan ön gerilimli beton konusunda staj yapmasını istemiş. Rebutato, bunun için La Tourette Manastırı'nda çalışmış. Başlamış olan Cezayir Savaşı dolayısıyla ülkeye çok sayıda Cezayirli gelmiş. Onlardan toprak bazlı yeni tekniklerle çalışmayı öğrenmişler.

Bir sonraki aşamada Le Corbusier, Rebutato'yu Alain Tavès'in de sözünü ettiği mühendislik bürosunda çalışmaya göndermiş. Rebutato, Bağdat'taki spor kompleksi, ardından Firminy'deki mimari kompleks, bugün Paris'te Fondation Le Corbusier'nin de içinde yer aldığı Villa La Roche ve gençler için yapılan konutlar ve stadyum projeleri üzerinde çalışmış. Rebutato, yapı alanındaki eğitiminde geçirdiği bu ilk dönemi, betonarmede farklı teknikleri, teknolojiyi öğrendiği bir dönem olarak görüyor. Bütün bu süreç sonunda da, Le Corbusier'nin Paris'teki atölyesinde çalışma imkanı bulmuş.

Le Corbusier'nin denizde öldüğü Cap Martin'deki (Güney Fransa) arazi Robert Rebutato'nun ailesine aittir. Burada gençler için küçük birimlerden oluşan birtakım yazlık konaklama yerleri yaparlar. Bu proje özellikle kullanılan metal kalıp teknolojisi açısından da önem taşımaktadır. Cap Martin'de küçük bir yerleşke ("köy") oluştururlar ve burası Le Corbusier'nin de eşiyle birlikte sık sık gelip yazlarını geçirdiği bir yer haline gelmiş. Cap Martin'in korunması, bulunduğu bölgenin gelişmişliği düşünüldüğünde, orada bir çeşit vaha anlamına geliyor.

Metal kullanımının önemli olduğu Heidi Weber projesine, 1965 Temmuz'unda başlanmış. Ağustos'ta Le Corbusier'nin ölümüyle proje yarım kalmış. Eylül'de ise atölye dağılmış. Alain Tavès ve Robert Rebutato birlikte bir atölye kurmaya karar vermişler. İsviçre'de Heidi Weber Müzesi'ni tamamlamışlar. Yapının bu haliyle Le Corbusier'nin sayılıp sayılmayacağı tartışması uzun bir süre gündemde kalsa da, sonunda Fondation Le Corbusier onun sayılabileceğini kabul etmiş. Rebutato'ya göre, bu proje Le Corbusier'nin teknik araştırmasının bir sonuca varması bakımından onun projesi olarak görülebilir. Rebutato da kendi açısından Le Corbusier'nin ona kattığı teknik formasyon gelişimini tamamlamış olmuş.


Le Corbusier, Ernest Cormier ile birlikte (1946).

Le Corbusier'ye referansla kendi atölyelerini açmak ilk bakışta iyi bir fikir gibi görünse de, o dönemin koşullarında bu pek doğru değilmiş aslında. Le Corbusier Fransa'da pek sevilmiyor, hatta okullarda istenmiyormuş.

Le Corbusier sonrasında yaptıkları işlere değinmek gerekirse, Rebutato son dönemde Lyon'da yapmış oldukları bir iş merkezi yapısının çağdaş mimarliğın başyapıtlarından olarak değerlendirildiğini belirtiyor.

Kendi atölyelerinde birçok mimari proje üzerinde çalışma imkanları olmuş. Le Corbusier'nin projelere yaklaşımındaki ruhu korumuşlar. Bir yandan da o göbek bağını koparıp kendilerini bulmuşlar. Hastane, konut, büro, dağda kayak- tatil merkezleri, oteller gibi çok çeşitli projeler geliştirmişler. Yaşayan bir mimarlık yaratmayı, ve mimarlığı yaşatmayı amaçlamışlar.

Son dönemde ise en çok güneş mimarisi ve güneş enerjili yapılar üzerinde duruyorlar.

Sıra izleyicilerin sorularına geldiğinde, Alain Tavès, Le Corbusier'nin ölümünden az önce üzerinde çalışmakta olduğu ve daha sonra onun planlarından yola çıkarak tamamlanan Saint-Pierre de Firminy Kilisesi hakkında bilgi verdi. Yapımı 43 yılda tamamlanan Loire'daki kilise için, Le Corbusier hayattayken, onun birçok projesinin gerçekleşmesinde önemli bir rolü olan Bayındırlık ve İskan Bakanı Claude Petit ile görüşmeler sürmekteydi.

Tavès Firminy'deki yapının değişik bir kilise olduğunu anlatıyor: "Mevcut bir cemaat olduğundan, insanların gelip toplanması önemliydi, fakat bunun için çok kısıtlı bir alana sahiptik. Sunak ve çevresinde gereken alan da düşünüldüğünde, neredeyse hiç yer kalmıyordu. Bu duruma bir çözüm ararken, yer yaratmak için döşemeyi eğimli yapmaya karar verdik. İnsanların toplandığı alanda bir mekansal süreklilik olmalıydı. Döşeme bir portakal kabuğu gibi tasarlandı. Bir tepede İsa'nın çevresinde toplanışlarına benzer bir mekan yarattık. Sadece sunak çevresindeki kutsal alan mükemmel bir düzlükteydi."

Başka bir izleyicinin, günümüzdeki teknolojik gelişmelerle birlikte mimarın yaratıcılığının azalıp azalmadığı sorusuna Tavès ve Rebutato'nun verdiği cevaplar ise şöyle:

Alain Tavès'e göre aslında yaratıcılık bütün bunları, bu gelişimi gerçek kılıyor: "Örneğin Le Corbusier betonarme tekniği üzerine birtakım şeyler gerçekleştirdi. Sonra başka birçok teknik çıktı. Bu ilerlemelerin yaratıcılığı geliştirmeye katkıda bulunduğu söylenebilir."

Robert Rebutato ise Le Corbusier'nin onu önce tekniği öğrenmeye yolladığını hatırlattı ve bu bağlamda tekniğin önemine dikkat çekti. Cam giydirme cephelerin de mimarlığı yok etmeye doğru gittiğinin altını çizen Rebutato, "mimarlık karşıtı bir mimarlık" oluştuğunu söyledi.

Alain Tavès ve Robert Rebutato'nun anlattıklarıyla dinleyicileri bir anlamda modern mimarlığın gelişim süreci içinde bir yolculuğa çıkardıkları söyleşi, böylece sona erdi.

Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.