Haberler

Mimar Ali Eytemiz'den marka kent önerileri-2

Tarih: 20 Temmuz 2009 Kaynak: Yeni Asır Yazan: Bülent Gürlük
Dün ilk bölümüne yer verdiğimiz yazısında, mimar Ali Cenk Eytemiz bize İzmir'de özellikle gecekondulaşmayla birlikte çarpık bir kentleşmenin ortaya çıktığını ve şehrin 5 bin yıllık tarihinin toprak altında bırakıldığını anlattı. Özetle, kentin markalaşmasında tarihin yeniden canlandırılması gerektiğini vurgulayarak, öncelikle antik çağın emaneti olan eserlerin yeniden gün yüzüne çıkarılması, sanatsal yapılarımızın da 'kentin simgesi' halinde projelendirilmesi gerektiğini vurguladı. Bir kenti markalaştıracak 'ayırtedici faktörlerin' tarihsel değerlerden ve sanat eserlerinden oluşacağını belirten Eytemiz, 'kentlilik bilincinin' bu yönde ön plana çıkarılmasının önemine değinmişti.

Bugün ise İzmir'i büyük bir köye dönüştüren beton çarpıklığından kurtarmaya; kenti planlı ve gelişmeye açık biçimde yeniden yapılandırmaya ışık tutacak önerilerini sıralıyor Eytemiz. Hem de madde madde ve nokta vuruşlarıyla:

Paris Örneği
-Bacalı sanayi en kısa vadede İzmir çanağından çıkarılmalıdır. Keza ticaret limanı da, bir an önce İzmir Körfezi'nin dışında yeniden planlanmalıdır.

-Körfez turistik amaca hizmet etmelidir.

-Ulaşım yeraltı ve yerüstü raylı sisteme dönmeli, bu alanda nostaljik seçimler yerine, teknolojik yenilikler tercih edilmelidir.

-Deniz ulaşımı için planlanan ve yıllardır ertelenen iskeleler yapılmalıdır.

-Mevcut metro hatları bitmeden, yenileri devreye sokulmalıdır.

-Ana bulvarlar şehircilik bilimi ölçülerine uygun hale getirilmelidir.

-Altındağ-Pınarbaşı interlandının, sanayi tesisleri yerine, Paris'in 'La Defance' bölgesi gibi gökdelenlerin yükseleceği 'iş merkezi' olarak planlanması gerekirdi! (Bayraklı-Salhane bölgesinin bu amaçla seçilmiş olması son derece yanlıştır! Bunun gibi Alsancak Punta mevkiinde ve Pasaport bölgesinde başlayan ve 'rezidans' adı altında yapılan yüksek katlı yapılar, bizim hala geçmişten ders alamadığımızı göstermiyor mu?)

-Başta Bayraklı, Gümüşpala, İkiçeşmelik, Yeşildere bölgeleri yeniden planlanarak, asıl dönüşüm projeleri buralarda hayata geçirilmelidir. (Örnek olarak Bayraklı'nın Salhane bölgesi, kongre ve turizm merkezi şeklinde planlansa, bu dönüşümden herkes yarar görmez mi? Salhane-Bayraklı kıyı interlandı sanat ve kültür yapılarına ayrılsaydı, müzelerimiz buraya yerleştirilseydi, kente markalaşma adına önemli bir kimlik kazandırılmış sayılmaz mıydı?)

-İnciraltı-Narlıdere bölgesinin 'termal turizm merkezi' olarak yapılaşmaya açılması, mimari eserlerin kazanılması ve mal sahiplerine daha fazla yarar sağlaması gerçeğinden çok mu uzak olur?

- Alsancak Garı, Lozan ve Basmane meydanları gibi bölgelerin trafikten arındırılarak, heykel ve peyzaj sanatıyla bütünleşmiş, her kesimden halkın buluştuğu alanların yaratılması, toplumun sosyo-kültürel gelişimine katkı sağlamaz mı?

-İzmir-Bergama, İzmir-Selçuk, İzmir-Çeşme, İzmir-Turgutlu hatlarında teknolojik üstünlüğü olan hızlı tren projelerini hemen hayata geçirmek, İzmir'in çağdaş bir görünüme kavuşması için kaçınılmazdır.

-Bornova ve Narlıdere'yi betona teslim etmemize rağmen, çevredeki ovalarda organik tarımı, seracılığı, balıkçılığı, çiçekçiliği geliştirebilsek, İzmir kendi başına bir Hollanda'ya dönüşür. Bununla ilgili sanayi kollarının desteklenmesi, istihdamı artırmak için de iyi bir fırsattır.

Saygun Fırsatı
-Özellikle amatör spor ve sanat desteklenerek her semtte yaygınlaştırılsa, toplumsal barışa katkıda bulunulmuş olmaz mı? Sosyal patlamaların en aza indirilmesinde amatör spor ve sanatın birleştiriciliği, yaratacağı uzlaşı kültürü gözden kaçırılmamalıdır.

-Akdeniz oyunları, Universiade gibi büyük sportif organizasyonların daha fazla düzenlenmesi için çalışmak, İzmir'in tanıtımına, dolayısıyla turizmin gelişimine büyük fayda sağlayacaktır.

-Ahmet Adnan Saygun Merkezi'ni, Viyana ve Salzburg'daki Mozart örneği gibi uluslararası etkinliklerin merkezi haline getirmekten daha etkili bir İzmir markası yaratılabilir mi?

-Bugün Bodrum'da bile yılda en az 3-4 kez uluslararası müzik festivali düzelenmesine rağmen, İzmir'deki sanatsal festivalleri çoğaltsak adımızı Avrupa'da duyurmak adına etkili olmaz mı?

Thomas Edison'un dediği gibi, "Yapabileceğimiz işleri yapmaya başlarsak, kendimizi hayretler içinde bırakacak sonuçlar alırız." Bunu da gerçekleştirmek ancak halkın bilinçlendirilmesi, dolayısıyla sivil toplum kuruluşları, odalar ve dernekler desteğiyle olabilir. Özellikle meslek odalarıyla ortak hareket etmek en öncelikli iştir. Bence önümüze engel olarak çıkabilecek 'bürokrasi'nin aşılmasının en büyük formülü budur.
Artık, Rönesansı başlatma zamanı. İzmir'i marka kent yapacak her türlü altyapı mevcut, iş hamuru güzel karmakta.

Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.