Yerden ısıtmalı sistemi ile dünyada bir ilk olan İshakpaşa Sarayı'nın resminin 100 YTL'nin arka yüzünde yer almasından sonra Kültür Bakanlığı esere giden bakımsız yolun çift şeritli hale getirilmesi için 2005 yılında 2 milyon TL ödenek ayırmıştı.
1960'lardan bu yana yanlış restorasyon çalışmalarına maruz kalan sarayın kapıları da halen Moskova'daki bir müzede sergileniyor.
1931 yılında Zeki Sayar, Abidin Mortaş ve Abdullah Ziya Kozanoğlu'nun kuruculuğunu üstendiği ve temel amacı, Türk mimarlığını tanıtmak, ona eski saygınlığı kazandırarak, ülkenin mimarlık politikasına sahip çıkmasını sağlamak olan Arkitekt dergisinin 1934 yılına ait bir sayısında bu önemli esere yer verilmiş.
Eserden bahseden yazı şöyle: (Metnin orjinaline dokunulmamıştır.)
Ishak Paşa Sarayı - Bayazit
(Derginin 48. sayfasında yer alan görsel)
Bu sarayın müessisi, şark vilâyetlerinde uzun müddet hâkim olan Çıldıroğullarından İshak Paşadır.
Bu saray yakın zamanlara kadar sağlam ve mamur imiş.
Şatonun iç avlusunda, divan salonuna girilecek kapının yanında 8 köşeli Künbet türbe bulunup 15 basamak merdivenle aşağıya inilmektedir. Bu mahzen gibi türbede iki kitabesiz mezar vardır ki halk tarafından içinde define var diye deşilmiş.
Divan odası 30 metre tul ve 20 metre arzındadır. Beyin oturacağı yer bir hücre gibi girintilidir.
Bu salonun müteaddit ufak, bir de büyük cümle kapısı vardır. Divan yerinin yanında rüesaya ait 8 hücre bulunmaktadır.
Mabeyn dairesinin yanıbaşında güzel bir de cami vardır. Şimdi sarayın en sağlam kısmı burasıdır. Ermeniler Beyazıt kasabasını terkederlerken bu abideyi dinamitle atmak istemişlerse de bu metin abideyi yıkamamışlardır.
Harem dairesinde büyük bir mutfak, 2 kurnalı bir hamam, kiler ve müteaddit daireler mevcut olup sarayın diğer kısımlarına muadil bir genişliktedir.
Harem dairesinin iki katlı olduğu resimlerinden anlaşılmaktadır.
Osmanlı abilerinde kendini gösteren Rokoko Barok üslûbu bu esere de tesir etmiştir; fakat ilk bakışta Selçuk ve Osmanlı, biraz da Acem tesiri göze çarpar.
(*) Bu yazıya ait resimleri lütfeden Dr. Ahmet Süheyl Beyefendiye ve böyle kıymetli tetkiklerde bulunan mimar Zühtü Beyefendiye alenî teşekkürlerimi arzederim.
Ali Saim
(Derginin 49. sayfasında üstte yer alan görsel)
(Derginin 49. sayfasında altta yer alan görsel)
(Derginin 50. sayfasında yer alan görsel)
49 uncu ve bu sahifedeki gravürler Fransızca bir kitaptan alınmıştır. Bu resimler ecnebi görüşlerin Türk karakterini ne kadar yanlış tefsir ettiklerini gösteriyor. 49 uncu sahifenin altındaki resim Mimar Zühtünün bir Türk mimarı gözü ile mahallen tespit ettiği bir sulu boyadır.