Haberler

Norveç Ağacı

Tarih: 21 Ağustos 2009 Yazan: Jonathan Glancey Çeviren: Dilek Öztürk
Knut Hamsun hem modern edebiyatın babası olarak adlandırılmış, hem de Nazi sempatizanlığı ile tepkileri üzerine çekmiştir. Doğumunun 150. yılında Jonathan Glancey, yazarın kendisi kadar kompleks ve tartışmalara yol açan yeni merkezini ziyaret etti.

Bir saçağın altında, vahşi çiçeklerle ve kristal gibi temiz Arctic Nehri'yle çevrili halde, eskimiş bir bankta oturunca hayat büyüleyici geliyor. Çocukluk merakı Bodil Borset, yeni açılan Hamsun Merkezi'nin Müdürü, eski bir kitabı açıp okumaya başladığında insanı yüreklendiriliyor:

"Papaz'ın evi, gece-gündüz gelgit yapan Glomma Nehri'nin yanında çok güzel bir yerde konumlanmıştı.Yazın ya da kışın, her zaman vahşi şarkısını söylerdi. Gümbürdeyen bir karışıklık içindeki kuş sesleri ormanda yankılanırdı. İlkbahar ve yazda, siyah orman tavuğu tepelerde ağlar ve kışın beyaz orman tavuğu çalılıkların içinde gıdaklardı. Yani, birinin tarladan sesinin duyulmasına imkan yoktu."

Hamsun Merkezi Presteid'de bulunabilir. Burası, Norveç'in Nordland Mahallesi'nde, Kuzey Kutup Dairesi'ne 200 m uzaklıkta bir kasaba...

Merkez, Norveç'in en ünlü yazarının, Nobel Ödüllü ve her şeyden önce modern romanın babasının anısına yapıldı. Thomas Mann, Hermann Hesse, Franz Kafka, HG Wells ve Isaac Bashevis Singer, Knut Hamsun'un hayranları arasında sadece birkaç iyi yazardı.

Hamsun'un 1920'de nobel ödülü kazandığı roman olan Toprağın Bereketi, Açlık (1890), Gizemler (1892), Pan (1894) ve Hayalciler (1904)'i öğrenciliğimden beri ilk kez tekrar okuduğumda, sadece onun parlak zekasını teyit edebildim. Sverre Lyngstad'ın 1990'ların ortasında çevirdiği Hunger'ın sonuna geldiğimde, tekrar okudum. 19. yüzyılın Kristiana'sında, yani bugünün Oslo'su, kara komedi, akıl oyunlarından son derece zevk alarak... Hamsun Açlık'ı gerçekten de her açıdan aç olarak, 38 yaşında yazdı. Bu kitap yavaş yavaş ismini ve servetini yapmasında yardımcı oldu.

Yazarın 150. yaş gününde açılan Hamsun Merkezi, Amerikalı Mimar Steven Holl'un yaptığı merak uyandırıcı ve özel bir bina. Borset'nin bana okuduğu yerden, çarpık bir şekilde yükselen kule, siyah bina gövdesi, Hamsun'un mimari olarak kişiselleştirilmesiyle tasarlanmış. Bina, insanların, Nordland'e, bu eşsiz manzaraya ve korumacı yazara gelmelerini teşvik eder nitelikte olmalıydı. Yine de hiçbir şey göründüğü kadar masum değil. Her ne kadar, geceyarısı güneşi ve mevsimsiz bir karanlığın olduğu şu günlerde olsak bile.

Borset kendini tutkulu bir biçimde uluslarası politikanın içine girmiş buldu. Bu, zevk aldığı bir şey değildi, kısmen 15 yılın hazırlığı, Norveç için mutlu bir andı ve Hamsun'un pek çok kitabının yayımcısı için de elverişliydi. Sorun hızlı bir şekilde kaybolmayacaktı. Hamsun Hitler'i savunuyordu. Ulusal Birlik Partisi'nin bir üyesiydi ve ikinci karısı Marie şiddetli bir Nazi sempatizanıydı. Norveç'te çiftlikleri bulunan Alman bölüklerini eğlendirirdi. Hamsun ihtiyatsız bir jestle, Nobel Madalyası'nı Joseph Goebbels'e hediye olarak yolladı.

Bunun geri dönüşü olarak, Reichminister, Hamsun'un kitabının Almanya'daki on binlerce kopyasını çoğalttı ve bunların birçoğu Norveç'te görevli askerlere verdi. Cevap olarak, binlerce Norveçli kitapları Hamsun'un, 1917'den öldüğü tarih olan 1952'ye kadar yaşadığı, Norholm'daki çiftliğe iade ettiler. Diğerleri kitaplarını yaktılar. Hamsun bu durumu Norveç'in Nazi komiseri olan Josef Terboven'in, barbarlığı olarak eleştirdi. Ayrıca yerel Norveçliler'e uygulanan idam cezalarına karşı sesini yükselterek mücadele etti. Fakat her zaman tamamen bir Alman olarak kaldı. Hatta Hitler'in ölüm ilanını bile, son Alman başkanını, "İnsanlık için bir savaşçı" olarak tanımlayarak, akıcı bir Norveçce ile,günlük bir yerel gazetede yazdı.
Birçok Norveç'li Hamsun'u affetmeyi çok zor gördü. Yaşlı olması Hitler'i desteklemesine bir bahane değildi. Norveç Başbakanı, adını dünya üzerindeki vatan hainlerine verdi.

Yahudi organizasyonları Norveç'e, Hamsun'a ve görünüşte bu tartışmalı yazarın hayatını ve çalışmalarını kutlayan fikre karşı saldırılarında acımasız oldular.
29 Haziran'da, Aftenposten, Ephraim Zuroff'tan manevi ve politik şuurun eksikliği ve ülkenin bilgisizliği ile ilgili ithamları içeren, Borset'nin yazdığı bir mektubu yayımladı. Ephraim Zuroff, Kudüs'teki Simon Wiesenthal Merkezi'nin müdürü olan Amerika doğumlu bir İsrailli.

Borset, Hamsun'un politikalarının tam tersinin doğru olduğu üzerine tartışıyor. Çok net bir şekilde, "Hamsun, toleransımızın sıfır olduğu, iğrenç Nazi rejimi ile işbirliği içinde olan biriydi," diye beyan etti. Borset, Simon Wiesenthal Merkezi'ni ve Yahudi Esntitüsü'nü gelecek yıl yapılacak Hamsun Merkezi ile ilgili özel bir konferansa çağırdı.

Afterposten'a bir cevap olarak Zuroff da şunu yazdı: "Bir yandan Borset şuna inanmaktadır, Hamsun'un edebi açıdan üstünlüğü doğumgününün kutlanmasını gerektirmektedir. Masum siviller karşısında, kitleler halinde infazı gerçekleştiren bir rejimi aktif bir şekilde savunması umursanmadan... Diğer yandan da, soykırım eğitiminde liderlik ve Alman olmayan Nazi taraftarlarının övülmesi arasında bir çelişki yoktur. Biz bu durumu çok net bir şekilde reddediyoruz. Hiçbir alandaki mükemmelliyetlik, böylesi bir sorumsuz davranışa hizmet edemez."
Boset, Hamsun Merkezi'nin, herkese açık edebi görüş, yaratıcılık ve burs imkanları için bir uzlaşma yeri olmasını istiyor. Holl, 1994'te komisyonu ilk defa kabul ettiğinde, bu görüşle yüzyüze kaldı. "Bence bütün bunlar, iyi ya da kötü, bir insanın hayatına adanacak bir müze ile temsil edilebilir. Gösterilere lekeleri de dahil edebilirsiniz. Hayat her zaman o kadar da temiz değildir. Bazı dağınık köşeleri vardır," diye ekledi.

Hamsun'un en kirli köşesi, Hitler'in Almanya'sını onaylaması oldu. 1945'te ev hapsinde sorgulandığında, "Almanlarla yeniden gözde oldum, Norveç kültüründeki her onurlu ve büyük isim ünlü olmadan önce Almanlara özgü Almanya'dan geçmiştir. Bunu düşündüğüm için hatalı değildim. Fakat bu yüzden cezalandırıldım." diye beyan verdi. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Hamsun, 50'li yaşlarının ortalarındayken, Almanya'yı destekledi. O'nun Almanya'sı, en büyük yazarlar, sanatçılar, müzisyenlerin olduğu, birbirlerine sevgiyle bağlı bir ülkeydi. Hamsun'un yazılarında zerre kadar Yahudi düşmanlığı yoktu. Almanya'ya zorla yüklenen, küçük düşürücü Versailles Antlaşması'na karşı Hamsun, tahrip olmuş Alman milliyetçiliğine karşı sempati duyuyordu. Norveç'in kendisi 1905'te özgürlüğünü ilan etti. Bütün İskandinavyalılar gibi, Hamsun da Almanya'ya, emperyalist Britanya, kendini beğenmiş Fransa ve komunist Rusya'dan daha çok bağlı kalabilirdi. Muhtemelen, Norveç'te hiçkimse, bu büyük yazarın Hitler sempatizanlığının yanlıştan başka bir şey olmadığının altını çizmekten başka bir şey yapmıyor. Hamsun, tüm açık hataları ile anlaşılmıştır.

Holl ve müşterileri, en başından beri binanın Hamsun'un yaşamı kadar ilginç ve karmaşık olduğunu tanımlamaya başladılar. Omurgası açık bırakılmış, yerleri eğimli binanın içi, beklenmedik yerlerden çıkan güneş ışığı ve sürpriz mekanlarıyla harika bir görüntü sunuyor. Burada sıradışı bir pencerenin formu açık bir kitaba benziyor. Sayfaları Nordland'ın gerçek hayat görüntülerini, ışıklandırılmış bir halde sergileyen bir kitap... Tüm bunlar, tabii ki Hamsun'un ta kendisi, hayatı ve kitaplarıdır.

Holl'un binası kesinlikle hissedilebilen ve insanı ikna edici bir bina. Daha önce bunu gibisi az görüldü. Yeni binaların çok az bir kısmı yazara adandı.

Hamsun, Norveç'in merkezinden Nordland'a ilk geldiğinde büyülenmişti. Nordland sadece güzel bir şehir değil, aynı zamanda Amerika'ya göç edemeyecek kadar fakir durumda olan insanlar için de bir "Yeni Şehir"di. Şehir bu yüzden, "Fakir Adam'ın Amerika'sı" olarak da bilinir.

Hamsun 1862'nin yazında buraya ilk vardığında, ismi Knud Pedersen'di. Hamsun, ailesinin merkezden uzakta kiraladığı çiftlikten adapte olmak için geldiğinde, bu ismi aldı. 16 kişi, aile ve diğerleri eski çiftlik evinde, aşağı kattaki üç yatak odasında karışıklık içinde yaşıyorlardı. (Yaz aylarında burası sanki bir açık müze gibiydi. 860'da beri çok az şey değişmişti.) Hamsun'un ailesi çocuklarına bakamayacak kadar yoksuldu ve Hamsun'u çalışıp yaşaması için, hem terzi, hem kütüphaneci olan amcası Hans'ın yanına gönderdiler. Altı senede toplam 252 okul gününden sonra, Hamsun 14'ünde sonunda amcasının evinden kaçmayı başardı. Gezgin hayatı yaşamaya başladı ve bu hayat belki de onu Nordland'e yerleştikten sonra, Açlık'ı ve Nobel ödülü kazandığı "Toprağın Bereketi" kitabını yazmasına sebep oldu.

Hamsun Norveç'in kuzeyinde işçi olarak çeşitli yerlerde çalıştı. Bo'da güvenlik görevlisi, Bodo'da ayakkabıcı, Toten'de yol inşaat işçisi ve Tranoy'da mağaza asistanı...1880'lerde Amerika'ya yaptığı uzun seyahatlar sırasında, Elroy, Wisconsin ve Kuzey Dakota'da satıcı, Şikago'da bilet memuru, Minneapolis'te sekreter, gazeteci ve öğretmen olarak çalıştı. Kadınlar bu yakışıklı Norveçli karşısında kendilerinden geçtiler. Fakat Hamsun bütün bunlar karşısında tepkisiz kalmıştı.

Avrupa'ya geri döndüğünde, mantosunu rehine bırakıp, Kopenhag'da bulabileceği en ucuz oteli bulup,Açlık'ı yazdı. Yoksulluklarla geçen çıraklık dönemi sona ermişti. Hunger hiç beklenilmeyen bir mucizeydi. Hamsun şöyle yazıyordu, "Mantıklı insanlar ağlamasını beklerken ben karakterimi güldüreceğim. Neden? Çünkü benim kahramanım bir tür değil, ama bütün ve modern bir varlık..."

Daha sonraki romanlarında, aşk, doğa ve Nordland manzaralarından, Presteid kıyısından, Tranoy'dan, çiftlik evinden esinlendi. Bu çiftlik, bir aktrist olan ve birlikte beş çocuk büyüttüğü, Nobel kazanan kitabını yazma sebebi ikinci karısı Marie Andersen ile birlikte yaşadığı Hamaroy Çiftliği'ydi. Bugün yeşil boyalı bu ev Borset'nin ofisi olarak kullanılıyor. Piyano'nun üzerinde Marie'nin, Hamsun'un ve çocuklarının mutlu fotoğrafları var. Hikayenin Nazi bölümü bu güzel görüntüyü zehirliyor.

"Knut Hamsun Toplumu" fikri çıkmaya başladığı zaman, 1959'da yazarın yüzüncü yıldönümünde, Nobel ödülleri dağıtıldı. Bertholt Brecht ve Thomas Mann'ın Nazi Almanya'sından kaçmalarına yardım eden Hesse, Hamsun hakkında, "Büyük yazar, politik hatalarının bedelini fazlasıyla ödedi," dedi. Bunda biraz haklılık payı vardı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Hamsun, Oslo'da küçük düşürüsü psikiyatrik testlere konu oldu ve zihinsel kapasitesinin zayıflamasından tedavi gördü. Nazi birliğine üyelikten 325.000 Kron cezaya çarptırıldı.

1978'de edebiyat dalında Nobel ödülü ile onurlandırılan Isaac Bashevis, Hamsun'u her adımıyla, lirik edebiyatı kullanımıyla, öznelliğiyle, modern edebiyatın babası olarak kabul etti. 20. yüzyılda, modern kurgunun bütün ekolü de bunu kabul etti. Mimar Holl de bu öznelliği, lirikliği, Hamsun'a yeniden kan ve can verecek bir binaya ve ölümünden yarım yüzyıl sonra bile bu beklenmedik yazar karşısında hala perişan duranlar için barış ve uzlaşmanın olduğu bir eyalete dönüştürüldü.

Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.