Haberler

Kim Mimarlık Öğrencisi Olmak İster ki?

Tarih: 23 Ekim 2009 Kaynak: Times Online Yazan: Tom Dyckhoff Çeviren: Betül Tuncer

Avusturalya Queensland Üniversitesi, Mimarlık Öğrencileri Eğlenirken, 1960

Kim mimarlık öğrencisi olmak ister ki?

Düşük maaş, az iş imkanı ve belirsiz bir gelecek? Günümüz koşullarında kim mimarlık öğrencisi olmak ister?

Emma Tubbs, danışmanının ofisi önünde, beyaza boyanmış koridorda bir köşeye sinmiş bekliyor. Koridor, her biri portfolyosunu kucaklamış, geleceğin mimarı olacağını iddia eden öğrencilerle dolu.

University College London, Bartlett Mimarlık Fakültesi'nde birinci sınıf öğrencilerin haftası.

Mimarlık öğrencilerinin birinci sınıf haftası, ülke çapındaki tüm birinci sınıf öğrencilerininkinden daha yoğun geçer. Onlar, sadece kendi yatağını yapmak, 10 saniyede fondip yapmak gibi diğer sıradan birinci sınıf öğrenci işleriyle uğraşmazlar. Çoğu mimarlik fakültesinde öğrenciler ve danışmanlar seçim yapma işkencesi çeker, tıpkı Ejder'in Zindanı gibi; tek fark, burada ejder de korkar.

Geçen gün danışmanlar, toplantı salonunda yapılan 20 dakikalık konuşmalarla öğrencilerin ilgisini çekmek için birbirleriyle yarıştılar. Şimdi, öğrenciler birbirleriyle istedikleri danışman için 48 saat içinde yer alan bir seri görüşme ile yarışıyorlar. Tubbs, görüşmeye girmek üzere. "Biraz ümitsizim diyebiliriz," diyerek gülüyor. "Bu danışmanı gerçekten istiyorum," diyor. Bartlett'in dördüncü ve beşinci sınıf öğrenci direktörü Nic Clear ise "Gözyaşı ile sonlanabilir," diyor. "Danışmanlardan bahsediyorum," diyor. Ya kimse onları seçmezse? Tüm yaz boyunca bunun endişesini taşıyorlar.

Bu yeni mimarlık öğrencisi grubunun endişeli olmak için daha fazla nedeni var. Ekonomik durgunluk, yapı endüstrisini kırıp geçirdi. Mimarlar arasında işsizlik, diğer tüm mesleklere kıyasla daha çok.

Mimari firmalar kırmızı alarmda. Norman Foster'ın firması bile zararını bir yılda 8.5 milyon Pound'dan 16.1 milyon Pound'a çıkararak ikiye katladı ve 400 çalışanını işten çıkarttı. Ben de 15 yıl önce, Bartlett'tan bir kriz zamanı mezun oldum. Yeterince kötü idi. Bu sefer, çok daha kötü.

Üstüne üstlük, Britanya her zamankinden daha çok, hatta endüstrinin ihtiyacından çok mimar mezun ediyor. On yıl önce, Britanya üniversiteleri yılda 1000 mezun veriyordu. Şimdi ise 1400 mezun veriyor. Sadece Bartlett 90 kişilik kontenjana 1800 adayın başvurusunu alıyor. Geçen on yılda, beş yeni mimarlık fakültesi açıldı. Ve yedi yıl eğitimden ve onbinlerce Pound'luk eğitim kredisinden sonra, ortalama bir mezun yüzlerce meslektaşı ile, sayıca çok da fazla olmayan iş imkanı için yarışıyor. Dördüncü sınıf öğrencisi Tubbs, "en aşağılayıcısı, tüm bu öğrenimden sonra yıllık 20.000 Pound'un altında işe başlayan arkadaşlarımı görmek," diyor.

Yanında bekleyen David Melia ise ekliyor: Bir partiye gidiyorsunuz ve insanlar "Aa siz mimarsınız, çok para kazanıyor olmalısınız," diyorlar!!

Mimarlar için ortalama yıllık maaş doktorlardan ve dişçilerden az ve 40.000 ile 70.000 Pound arasında değişiyor. Tubbs, "mimarlığa para, düzen ve hayatınızın işi için başlamazsınız," diyor. Lisans eğitimini sürdüren Laura Allen ise daha farklı bir yaklaşım sergiliyor ve "mimarlık, hala zengin ve özel eğitim alanlarca yönetiliyor," diyor.

O zaman, insanlar neden mimar olmak istiyor? Bartlett yöneticisi Iain Borden, "Muhteşem Tasarım" faktörüne önem veriyor. "Bugünlerde mimarlık daha görünür. Televizyondaki ikon projeler büyük bir faktör. Öğrenciler bu projeleri reklamlarda ve tatillerde görüyor. Norman Foster gibi isimler artık aileden birinin adı haline geldi evlerde," şeklinde açıklama yapıyor Borden.

Allen, "Foster ve Guggenheim Bilbao'ya, Santiago Calatrava'ya hayran 18 yaşında öğrenciler geliyor. Mimarlık biraz havalı ancak aynı zamanda da bir kariyer; böylece veliler de bundan hoşlanıyor. Herkes mutlu," diyor.

Tanıştığım öğrenciler, bu iddiayı kanıtlıyor. Çoktan seçmeceye, sınav merkezli sisteme şükür, bugünkü öğrenciler benim neslimden daha odaklanmış. 18 yaşındakiler bile Barlett diplomasının kendilerine iş piyasasında farklılık kazandıracağından bahsediyor. Üçüncü sınıf öğrencisi Alexander Holloway, "Okulda resim yaparken çok eğleniyordum ancak ressam olmayı istemedim. Sanat piyasası sulandı. Burada her hafta danışmanınızla buluşuyorsunuz. Bazı yerlerde dönem boyunca sadece bir kez görürsünüz. Sonuçta eğitim için ödeme yapıyoruz," diyor.

Allen, "Mimarlık öğrencileri diğer öğrenciler gibi değil. Onlar her zaman daha çok çalışır. Tipik bir öğrenci gibi yaşarken bulamazsınız onları. Haftada yüz saat çalışma çok normaldir. Oda arkadaşları onları sık görmez. Kendi evlerinde yabancıdırlar, çünkü stüdyoda günlerce sabahlara kadar çalışırlar," diyor.

Böyle de olması gerekir zaten diyor ve ekliyor: "Mimarlık kapsamlı ve geniş bir konudur. Sanatı ve bilimi biraraya getiren binalar, şehirler, peyzajlar ve sosyoloji ile ilgili son 200 yıla dair bilgileri öğrenmelisiniz. Mezun olmadan önce beş, altı tane tasarımı en ufak detayına kadar tamamlamalısınız. Sonra, nasıl bir mimar olunacağını öğrenmelisiniz. Bir takımı yönetmeyi, hukuku, işletmeyi ve kontratları öğrenmelisiniz. Bunları yedi yıldan kısa bir süre içerisinde yapamazsınız."

Artı yönünde, mimarlığın esnekliği desteklemesi vardır. Eksi yönünde ise, mimarların diğerlerinden hava geçirmez bir kutudaymış gibi farklı bir dünyada yaşamaları vardır. Allen, "Mimarlar, diğer mimarlarla evlenir," diyor. Tıpta olduğu gibi mesele kibirdir. Bunu iyi yönetebilmelerinin sebebi, birim sisteminin samimiyetidir ki bu da bu haftaki seçimlerin asıl nedenidir. Öğrencilerin 15 kişilik "birim"lere bölünüp birkaç mimar tarafından yönetilme sistemi 1970'lerin başında Architectural Association tarafından, yüzyıllar öncesinin çıraklık sistemini taklit etme amacı ile başlamıştır. Seçimlerin bu kadar hararetli olmasının nedeni, hangi öğrencinin hangi danışmanla çalışacağının önemli olmasıdır. Clear, "Biriminiz, önünüzdeki birkaç yıl sizin hayatınız olacak. Onlarla çalışacaksınız, onlarla içmeye gideceksiniz, gecelerce onlarla tasarım yapmak için uykusuz kalacaksınız ve hatta mezun olduğunuzda muhtemelen onlarla çalışacaksınız," diyor.

Borden, "Birimler futbol takımlarına benzer. Hepsi aynı oyunu, farklı şekillerde oynar. Sadece tek bir tarafta yer alabilirsiniz. Sadakat önemlidir. Rekabet çok yoğundur," diyor.

Her birimin, tıpkı her mimarlık okulunun farklı değerleri olduğu gibi, farklı bir mimari yaklaşımı vardır. University of Bath gibi bazı okullar, mühendislik ve pratik beceriler üzerine yoğunlaşır. University of Cambridge gibi diğerleri ise mimarlık tarihi üzerinde inat ederler. Peki ya Bartlett? "Onlar çılgın şeyler yapar," diyor dördüncü sınıf öğrencisi David Melia. "Bu, benim gibi insanların buraya gelme nedeni. Yaratıcılık," şeklinde ekliyor. Clear, daha diplomatik bir yaklaşım sergiliyor ve "Öğrencilerin limitleri aşmasını teşvik ederiz, sorgulamalarını isteriz," diyor.

Bazıları organik formlara kafayı takmış ikonik mimarlığın artışından, Bartlett'ın yaratıcılığı teşvik etme adetini suçluyor. "Gerçek dünya"da, müteahhitler ve hatta bazı mimarlık ofisleri, mimarlık fakültelerini yaratıcılığa, pratik becerilerden daha çok önem vermekle suçluyor. Seçimlerde biraz oturup izlerseniz, bunların nereden çıktığını görürsünüz. Birimlerden birisi "sibernetik organizmalar için konsolosluk" tasarlayacak, diğeri ise tüketimi sorgulayacak bir oyuncak fabrikası tasarlayacak. Clear'ın kendi birimi J.G. Ballardian distopyasına ağırlık veren film yapımı üzerine yoğunlaşacak.

Clear, bunların "esrarengiz uçta" olduğunu kabul ediyor. Bartlett'ın tüm birimleri meydan okurcasına deneyseldir. Geçen yılın çalışmaları, giriş holünde sergileniyor. Esrarengiz mekan kavramını içeren anime edilmiş filmler, "mekanı flulaştıran ve yoğunlaştıran komplike algoritmalarla tasarlanmış" gelişmiş bilgisayar çizimleri var. İnanılmaz çalışmalar! Hiçbiri sizin ya da benim, ön kapısı, çatısı olan gerçek bir bina olarak tanımlayabileceğimiz projeler değil. Geleceği Bartlett öğrencilerine bırakın ve, hepimiz mekanize edilmiş dev cılız kabuklu olarak zaman zaman odaklanan, araba enkazını andıran mekanlarda yaşıyor olacağız. Clear, "Onlara öncelikli olarak mekanı nasıl düşüneceklerini öğretmeliyiz," diyor.

Sağlık, sürdürülebilirlik, kültürler arası etkileşim gibi temalar, her derse destek veren "büyük zorluklar" var. Mimari derece aynı zamanda Britanya Mimarlık Kraliyet Enstitüsü ve Mimarlar Kayıt Kurulu tarafından belirlenen konulara da itaat etmelidir. Ancak her okul bunun nasıl yapılacağına kendisi karar verir, "ve onlara daha başka ne öğretebiliriz?" diye sorar. Yazılım becerileri, bilgisayar ortamında tasarım, hayal gücü ve sihir ile hiç yoktan bütünlüğü olan bir bina yaratmanın yolları... Borden, "mimar yetiştirmek, mimarlık ofislerine kalsaydı kimse İtalyan Rönesansı'nı öğrenemezdi, ancak sadece teklif dosyaları oluşturmayı öğrenirlerdi," diyor.

Bu yılın mezunlarını merak ediyorsunuzdur. Bartlett, birçoğundan daha iyisini yolcu etti. Nihayetinde, bir kısmı mimarlık yapmasa da, burası mimarlığın Oxbridge'i. Clear'ın mezun olan öğrencileri Björk ve Audi için tanıtım filmleri yapıyor. Deneysel Ünite 14'ten mezun olan Harry Parr ve Sam Bompas, A-list müşterilerine mimari jöleler yapıyor. Clear, "Biz, öğrencilere esnek ve iyimser olmayı öğretiyoruz. Eminim mimarların intihar oranı düşüktür, çünkü her zaman, bir sonraki proje vardır," diyor.

O zaman ne anlamı var? Sizi, üçüncü sınıf öğrencisi Alexander Holloway ile baş başa bırakayım: "Sonuç olarak ‘birşey başardım, birşey yarattım ve olduğu gibi benim,' diye düşünüyorsunuz. Harika bir his."

Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.