Haberler

Kentin terk edilenlerine 'açık' sergi

Tarih: 20 Nisan 2010 Kaynak: Radikal Yazan: Didem Yazıcı
Rotterdam Mimarlık Bienali'nden bir seçki, 'Açık Şehir İstanbul' adıyla Depo'da. Küratör Can Altay, 'Açık Şehir, kentsel yoksulluğa, dahil edilmeyen ve terk edilene atıfta bulunuyor' diyor. Sergi, kent için sosyal, politik ve ekonomik öneriler getiriyor.

Sanat ya da sergi küratörlüğü yapmak, birbiri içine geçen, sınırları tartışmalı pratikler. Özellikle disiplinlerarası bir alan olan güncel sanatla çalışan sanatçılar, bu sınırlarda gidip gelerek, rolleri değiştiriyor ve görsel sanatların alanını genişletmeyi amaçlıyorlar. Can Altay, 4.Uluslararası Rotterdam Mimarlık Bienali'nin bir bölümünü Philipp Misselwitz ile birlikte küratörlüğünü üstlenerek, ilk küratöryel deneyimini gerçekleştirdi.

Rotterdam'da en büyük sergi mekânlarının dahi sokakla direkt bağlantı kurmasını amaçlayan bienal, büyük ölçekli bir ‘Açık Şehir' kurmuş. Yedi farklı tema ve sergi üzerinden, Kees Christiaanse ve Tim Rieniets küratörlüğünde kurulan bienal bir kaç ay önce sona erdi. Ancak, Altay ve Misselwitz ‘Açık Şehir İstanbul' başlığıyla üç sergiyi bir araya getirerek, bienalin bir bölümünü yeniden ürettiler İstanbul'a taşıdılar. Sergi, olası İstanbul Mimarlık Bienali için de zihin açıcı nitelikte bir çalışma. Küratörü Can Altay'la ‘Açık Şehir' sergisini konuştuk.

‘Açık Şehir' kavramını açarak, sergideki kullanımından bahseder misin?
Açık Şehir, ‘Açık Şehir: Biraradılığı Tasarlamak' başlığını taşıyan 4. Uluslararası Rotterdam Mimarlık Bienali 'nden devraldığımız bir kavram. Burada odak, sadece mekânsal değil, aynı zamanda sosyal, politik ve ekonomik. Sergide görülebileceği gibi, bunlar birbirinden ayrılmak yerine, birbirini besleyen ve form veren kavramlar. Önemli olan, Açık Şehrin olasılıklarını sorgulamak ve neredeyse her zaman karşıt durumları üreten kapitalist ve neo-liberal kentsel süreçleri eleştirmek. Bu süreçler, küresel şehirlerde tamamıyla birbirine bağlı ancak son derece dengesiz ve erişilemez yerleşim bölgeleri üretmeleriyle biliniyorlar. Açık Şehir, kentsel yoksulluğa, ‘dahil edilmeyen' ve ‘terkedilene' atıfta bulunuyor.

Bienale ve buradaki sergiye adını veren Açık Şehir Forum'da yer alan proje ideal bir sosyal platform önerisi gibi işliyor. ‘Açık Şehir, sizindir, öğrenmektir, evinizdir, değiş tokuştur ve akışkandır' gibi kategorik başlıklar altında tespit ve önermeler var. Bu önermeler, ne gibi kaygılardan yola çıkılarak belirlendi?
Açık Şehir Forum, 4. Bienal 'in öğelerini bir araya getiren ve aynı zamanda karşılaşma ve paylaşım sağlamayı amaçlayan bir mekân olarak tasarlandı. Buradaki bir çok unsur, endişe veren koşulları anlatıyor. İstanbul, Beyrut, Amman ve Kahire 'ye odaklanan araştırma ağının bir sonucu olan Divan gazetesi, bu kattan temin edilebilir. Fabienne Hoelzel 'in projesi ‘Açık Şehir söylemleri' de bu katta, Açık Şehir 'in ne olduğu ve ne olabileceğine dair beş temel kavramı beş şehir üzerinden anlatıyor. Bahsettiğiniz önermeler Küresel şehirler olan İstanbul, Jakarta, Moskova, Sao Paulo ve Addis Ababa'da karşıt sosyal durumlara sahip iki bireyin hayatlarını yakın ölçeğe alarak, buralardaki yaşam koşullarını açığa çıkarıyor.

Sığınma sergisini, İstanbul'a ve Depo'nun mekânına uyarlarken ekleme ve çıkarmaları neye göre yaptınız?
Sığınma, kentlerin şekillenişinde bir temel olarak gördüğümüz bir motife adadığımız bir sergi. İstemli ya da istemsiz, medeni koşullar bağlamında gittikçe daha da zorlayıcı bir geri çekiliş (ya da dışa doğru zoraki bir sürgün) var kentlerden. İstanbul, sosyal adalet ve barınma hakkı konusunda oldukça problematik bir şekilde sonuçlanabilecek bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Olası tahliye ve yenileme süreçlerine dikkat çekerken, alternatifler sağlamak istedik. Sığınma sergisindeki temel değişiklik bu anlamda gerçekleşti. İstanbul 'a dair içeriği biraz genişlettik, Sulukule sürecine ilişkin malzemeleri, ürettiğimiz potansiyel tahliye haritası ve temsillerini ve uzun bir araştırma süreci sonucunda ortaya çıkan sergi yayını Divan 'ın İstanbul sayısını Türkçeleştirerek tekrar bastık. Bunun dışında ‘yoksulu zorla at, yeniden inşa et ve varsılı getir ' yönteminin ötesinde İstanbul için de alternatif düşünceleri tetikleyen, Sao Paulo ve Addis Ababa kentlerinden iki projeyi dahil ettik.

Bu sergi, eleştirel bir yaklaşım öneriyor.
Çalışmaları yapanların kim olduklarını, yani en azından profesyonel geçmişlerini ayırt etmemeye özen gösterdik. Daha çok ne üretildiğini, bahsettiğim kentsel içerikle olan ilişkilerini ve bu eylem ya da projelerin mekânsal olarak nasıl beden bulduklarını önemsedik. Mimar, planlamacı ve akademisyenlerin yanısıra aktivist ve sanatçıların projeleri de var. Akademik bir çalışmanın, bir sanatçı stüdyosunun ya da ticari bir projenin mesafeli eşiğini aşıp gerçekten bir etki yaratabilmek için tek yolun farklı birey ve gruplarla beraber çalışmak gerek. Başarılması kolay değil ancak önemi büyük, bunların yanısıra sembolik ve polemik seviyelerde önem taşıyan projeler mevcut. Yine de sergi, gücünü, katı bir eleştiri ile gerçek çalışmaların gösterilmesinden alıyor.
‘Açık Şehir İstanbul', 9 Mayıs'a kadar Depo'da izlenebilir.

Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.