Haberler

Arkitera Kampüste'nin 5. Konferansı, Nevzat Sayın'la İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Gerçekleşti

Tarih: 13 Mayıs 2010 Yazan: Dilek Öztürk

Nevzat Sayın

Arkitera Mimarlık Merkezi'nin Medyasoft'un desteği ile düzenlediği Arkitera Kampüste'nin beşinci durağı, 7 Mayıs 2010 tarihinde Nevzat Sayın'ın katılımıyla İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde gerçekleştirildi. Sayın, "inşa etme bağlamında mimarlık" başlığı altında, projelerinden bir kısmını, yaşadığı süreçle birlikte anlattı. Özellikle kullandığı malzemeler, proje yaptığı bölgelerin özellikleri, binanın fonksiyonu gibi koşulların tasarımda nasıl kullanılabileceğini ve ne kadar öenmli olduğuna değindi. Öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleşen konferansta ilk olarak sözü alan Medyasoft'un Autodesk Ürün Yöneticisi Duygu Kasal kısa bir sunumla öğrencilere Medyasoft ürünlerinden bahsetti.


Konferans sırasında

Sayın, konuşmasına İzmir Buca'da bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi kampüs planını eleştirerek başladı. İzmir'de böylesi büyük bir parselde, aralarında çok uzak mesafeler bulunan kampüs binalarının, öğrenciler arasındaki iletişimi engellediğini ve izolasyon yarattığını söyledi.


Konferans sırasında

Nevzat Sayın, Dikili-Yahşibey Yaz Okulu, Santralistanbul, Pulver Depo ve Üretim Yapısı, Merit Gemicilik Ofis Yapısı, Umur Matbaa ve Kırtasiye Fabrikası, SSK Çok Amaçlı Konser Salonu projelerini anlattı. Anlattığı bu projeleri birleştiren tek gerekçenin "yapılabilirlikleri" olduğunu belirtti. "Bir yapı, bildiğiniz gibi, pek çok açıdan ele alınabilir. Estetik, teknolojik, sosyo-kültürel, ekonomik açıdan ele alınabilir. Ama benim burada anlatmak istediğim şey, inşa edilebilirlik anlamında binaları incelemek. Yapıları hep, estetik anlamda ele alıyoruz, nasıl göründükleriyle ilgilieniyoruz. Nasıl görkemli olduklarını, bugünün üsluplarını ne kadar yansıttıklarını konuşuyoruz, ama nasıl inşa edilebildikleri bizim dünyamızda çok zor konuşuluyor. Ama tasarımın bir ucu da burası. Yapının tasarlandığı şekliyle üretilmesi bazen zor olabiliyor," diyerek konuşmasının mimarlık adına öneminin altını çizdi.

Yaz Okulu-Yahşibey-Dikili


Yahşibey'de yenilenen binalar

Sayın, bu projeyi, her ay staj yapmak için gelen öğrencilerle birlikte yürütüyor. Dikili Yahşibey'de kalan bu öğrenci grubu 1 ay boyunca hem staj yapıyor, hem de bina yapımına katkıda bulunuyor. Yahşibey köyü, zeytinyağ yapımı ve balıkçılığın yoğun olduğu bir köy. Ekip, burada bulunan yapılardan bir kısmında onarım ve iyileştirme, bir kısmında da tamamen yenileme gerçekleştridi. Bu projede nüfusun daha fazla artmamasına dikkat edildiğini belirten Sayın, nüfus artış hızı olarak belirlenen %10'luk pay içinde, en fazla 11 yeni bina yapabileceklerini söyledi. Nevzat Sayın ve ekibi öğrencilerin kaldığı yaz okulu evini de tasarladı. Bu ev, tamamen ilkel kalıplar üzerine oturtuldu, çok sıradan gibi gözüken bir tasarım yapıldı, ancak en son gelinen nokta çok önemli... Zanaatkarlık bu projede en ön planda. Yapının taş duvarları, köydeki taş evlerden izlenerek yapıldı. Bu noktada Nevzat Sayın, "Yerellikten öğrenebileceğimiz neler var?" sorusunu sordu.


Dikili'deki yaz okulu binası

"Mimarlık hep görünmek ve patırtı çıkarmak üzerineymiş gibi anlaşılırken, burada tam tersi görünmemek, ve burada bizden önce var olan şeylerin izlerini sürmek gibi bir yol izliyoruz," diyen Nevzat Sayın, bu köy evlerinde dışardan göremeyeceğimiz, içeride bir avlu yaşamının olduğuna dikkat çekti.

Bu köyün koşullarını zorlyacak herhangi bir şey yapmamayı kural olarak kabul eden Sayın, bu projede, özellikle bölgede bulunan malzemelerin kullanıldığının ve zannatkarliğin ön plana çıktığının altını çizdi. Bölgedeki evlerin yapımında tamamen yerel işgücü ve malzeme kullanıldı. Bölgenin kendine has mimari özelliklerinin dışında , yapılara biraz daha modern bir çizgi katıldı. Pencereler daha büyük yapıldı ve bazı binalarda beton kullanıldı.

Santralistanbul


Elektrik Santrali'nin eski hali

Satralistanbul, Osmanlı İmparatorluğu zamanında, İstanbul'un ilk elektrik santrali olan Silahtarağa Elektrik Santrali'nin kente yeniden kazandırılmış hali. 1910'da inşa edilmeye başlanan ve 1986 yılına kadar aktif çalışan santral, bu yıldan sonra, 2006'ya kadar yeni bir işlev kazanmadı. Santralistanbul, Haliç'in en uç noktasında bulunduğu için konumu oldukça önemli. Sayın, "İstanbul'da bunun gibi başka bir yer yok," diyor.

Sayın, bina yenilenirken, eski fotoğraf ve belgelerden faydalanıldığını söyledi. Eski fabrikada bulunan kayıtlar, binanın eskiye sadık bir şekilde yenilenmesi için yeterli olmuş. Bugunün modern kent hayatına önemli derece katkı sağlayan ve mekansal kalite açısından bir örnek oluşturan yapı, Eylül 2007'de kullanıma açıldı.


Santral dönüşürken...

Burada bulunan yapılar, kendi dönemlerinin üsluplarını çok iyi taşıyor. Sayın bu noktada hoş bir tesadüften bahsetti. Santrale ilk defa girdikleri zaman, bu çöküntü binaların içinde, buldukları bir dolabın içinde, buranın 1910 yılında Fransızlar tarafından çizilen ilk planını bulduklarını söyledi. 1957 yılında Seyfi Arkan tarafından yapılan santral yapısının da paftalarına kadar, bütün paftalarını eksiksiz bir biçimde bulduklarını belirten Sayın, "dünyada hakkında en çok evrak olan eski yapı"nın bu yapı olduğunu da vurguladı. Bütün bunlara rağmen, yapının dönüştürülmesindeki sıkıntılara değinen Nevzat Sayın, "Neyi nasıl kullanacağımızı biliyorduk, ama burada bilemediğimiz bir şey vardı. Bu fabirkada, asbest gibi ağır kimyasalların veyağların oluşturduğu bir kirlilik vardı. Neye nasıl müdahale edeceğimizi bilemedik. Bu yüzden de Almanya'daki Ruhr havzasında, sanayi yapılarının nasıl dönüştürülebileceği ile ilgili çalışan bir uzmanı buraya çağırdık." dedi.


Santralistanbul

Bugün, bu yapı, İçinde İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim fakültesi, Mimarlık Fakültesi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü gibi eğitim binalarının dışında, Enerji Müzesi, Çağdaş Sanatlar Müzesi ve yeme-içme mekanlarını barındırıyor.

Umur Matbaa ve Kırtasiye Fabrikası



Dudullu Organize Sanayi Bölgesi'nde bulunan Pulver Depo ve Üretim Yapısı, bina yapım süreci açısından diğer yapılara kıyasla daha kolay. Sayın, OSB'lerin inşa izinleri ile ilgili tamamen kendi yönetmeliklerinin olduğunu ve bu yönetmeliklere göre bölgenin içinde bina inşa edilebileceğinden bahsetti. Nevzat Sayın, bu konuyla ilgili olarak, planlanacak her alanın, yerel yönetimden gelmeyen, tamamen kendi içinde örgütlenmiş bu alanlar gibi olmasını dilediğini belirtti.

Bu yapıda, arazi bir dezavantaj olmaktan çıkarak, avantaja dönüştürüldü. Kot farkı, binanın araziye yatayda yayılmasını sağladı ve düşeyde de yönetim ve üretim birimleri iyi kurgulandı. Her kottan, farklı fonksiyon kullanımları için birer giriş var. Böylece, bina, büyük bir rampayla sarılmış hissini veriyor. Böylece, üretim, yönetim, personel ve depolama ilr ilgili üniteler açık ve net bir şekilde çözüme kavuşturulmuş oldu.

Pulver Depo ve Üretim Yapısı, Gebze



Gebze'de bulunan bu yapı komleksi, aynı işverene ait, fakat birbirinden tamamen bağımsız. İkisi de farklı malzemeler üretiyorlar. Biri toz boya, biri kauçuk üretiyor. Bu üretimin yapılması için kullanılan makineler çok büyük. Dolayısıyla, plan çizmeden önce, makine büyüklüklerinin ve üretim döngüsünün nasıl olacağına karar vermek gerekiyor. Bu aşamadan sonra da bina tasarım sürecine geçildi.

Fabrika binaları, prefabrik teknikle yapıldı. Gövde betonarme prefabrik elemanlarla inşa edildi, diğer ikinci dercede önemli ünitelerde ise, çelik kullanıldı.

Yapılar, dışarıdan ne kadar sakin görünse de iç mekanları bir o kadar karışık. Bu mekanların birbiriyle entegreli bir şekilde tasarlanması da süreç içinde zaman almış.

Konuyla İlgili Linkler
Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.