Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın evinden karşı tepe: Ruhban Okulu, Fotoğraflar: Dilek Öztürk
Ruhban Okulu'ndan Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın evine bakan karşı tepe
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın adaya yerleşmesi sağlık sebeplerinden kaynaklanıyordu. 17 yaşında vereme yakalanan ve annesini de veremden kaybeden Gürpınar, o zamanlar İstanbul'daki tek sanatoryumun olduğu Heybeliada'ya geldi. Bu evi de, aldığı arazini üzerine yaptırdı. 1912'den 1944'e kadar burada yaşadı.
Gürpınar'ın evinin dışardan görünümü
Oturma odası
Yemek odası
Bina profesyonel bir müdahale görmemiş. Yapılan bağışlarla sadece basit onarımı yapılmış. 3 katlı olan ve Heybeliada'nın önemli bir manzara noktasında bulunan ev, bugün müze olarak kullanılıyor.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın yatak odası
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın yazı masası
Gürpınar'ın eskizleri ve fotoğrafları
Hiç evlenmediği bilinen Gürpınar, hayatının son yıllarını bu evde albay bir arkadaşıyla geçirdi. Arkadaşına evin çatı katında verdiği oda, karşıda Ruhban Okulu'na ve diğer adalara bakıyor. Evde, Gürpınar'ın kendi eliyle işlediği el işleri, yastıklar, fotoğraf makinesi ve çektiği fotoğraflar, yazılarını yazdığı masası, eskizleri ve fotoğraflarıyla dolu bir oda sergileniyor. Eşyalarının çoğuna hiç dokunulmamış evde, Gürpınar'ın gündelik hayatında kullandığı pek çok eşyayı görmek de mümkün.
Gürpınar'ın çektiği fotoğraflar
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın evinden sonraki durak Heybeliada Ruhban Okulu'ydu. Ruhban Okulu'na ulaşmak için ya faytona binebilirsiniz ya da benim gibi adanın çevresinden yaklaşık 30 dakika yürüyerek tepeye çıkabilirsiniz. Ruhban Okulu, kıyıdan sanki gizemli ve kimsenin içeriye alınmadığı bir "site" gibi gözüküyor. Papaz yetiştiren bu okul, dışarıdan duvarlarla kaplanmış ve ada hayatından izole edilmiş durumda. Okula giden yokuştan çıkarken binayı görmek için sabırzılanıyorsunuz, çünkü az sonra görmek istediğiniz manzarayı hayalinizde canlandırabiliyorsunuz.
Heybeliada Ruhban Okulu
Okul binası girişi ve bahçeye açılan kapı
Kiliseden çıkan bir papaz
Okul'un girişinde büyük ve özenle korunmuş bir bahçesi var. Okul binasının kapısından içeri girdiğinizde bir iç avlu sizi karşılıyor. Okulun giriş katında, derslikler, tuvaletler, disiplin odası ve revir bulunuyor. Bodrum katında kütüphaneler var. Bir kütüphane odası tamamen öğrencilere ayrılmış durumda. Öğrenciler burada ders çalışıp, araştırma yapıyorlarmış. Rehber, daha sonra bizi, kimsenin giremediği, kütüphanenin özel bir bölümüne götürdü. Buraya, kütüphane görevlisinden başkası giremiyor. Odadan içeri girdiğimizde, raflardaki eski kitaplar ve kemerlerle ayrılmış ince ve uzun kütüphane koridoru dikkatimizi çekiyor. Maalesef sadece kapıdan bakabiliyoruz ve fotoğraf çekemiyoruz, ama bu bile bu özel kitaplık hakkında biraz da olsa fikir sahibi olmamıza yetiyor. Rehberin söylediğine göre, burada hiç el yazması kitap yok. En eski kitap 1400'lerden kalma. Fakat, burada bulunan daha eski kitapların şu anda Vatikan'da olduğunu söyleyen kütüphane görevlisi, kitapların buradan çalınarak Vatikan'a götürüldüğünü belirtiyor.
Öğrencilerin kullandığı kütüphane
Kütüphanenin bir okuma odası
Bodrum kattaki koridor
Şu anda kullanılmayan boş bir derslik
Tuvaletler
Binanın 2. katı tamamen yatakhane olarak kullanılıyor ve dışarıya kapalı.
Yatakhane girişi
Kütüphanelerden çıktıktan sonra, okul binasının arka kapısından avluya çıkıyoruz. Hemen karşımızda okulun kilisesi çıkıyor. Kilise çok gösterişli bir şekilde süslenmiş.
Kilise
Kilisenin arkasında ise tüm adaya hakim bir manzara noktası var. Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın evinden gördüğümüz bu tepeden, bu defa karşı tepeye bakıyoruz.
Farklı etnik kökenlerin ve kültürlerin hissedildiği ve bunun da sokaklara, mimariye oldukça yansıyarak, güzel bir çeşitliliğin yaşandığı Heybeliada'da, kapalı kapılar ardında, aslında bize ait pek çok şey buluyoruz.