Haberler

Paris'in Çehreleri-1

Tarih: 27 Mayıs 2010 Kaynak: New Left Review Yazan: Eric Hazan Çeviren: Pınar Koyuncu
Son on yıl içinde Paris nasıl değişti? Aslında bunu cevaplamak için, insan uzun bir yokluktan sonra kente geri dönmüş olmalı. Son on yıl içinde ben sadece kısa dönemlerde uzak kaldım ve dolayısıyla süreci, sevdiği ve her gün gözlemlediği insanın yüzünde kırışıklıkları gören biri gibi gördüm. Kent şu anda sadece yavaşça değişiyor. Kabyl kafelerinin revaçta barlara dönüşmesi, Çin kumaş ticaretinin bir veya iki cadde ileri gitmesi veya yenileme adı altında fakirleri Périphérique'e doğru bir adım daha itmek için zaman gerekiyor.

Paris'in fiziksel dönüşümleri yerin ruhu ile zamanın ruhu arasında bitmeyen bir mücadele gibi okunabilir. Örneğin, 5. bölgenin doğu ucundaki Faubourg Saint-Marceau'da, Saint-Médard kilisesinin aşağısındaki Mouffetard Caddesi'nin genişletilmesiyle oluşturulan isimsiz noktayı ele alalım. Eski yiyecek dükkanları, pazar tezgahları, gölgelerini kilisenin verandasına düşüren kocaman ağaçlar, küçük mezarlığın kalıntıları, yolun iki tarafında karşılıklı duran iki büyük kafe... Tüm bu farklı dönem, üslup ve olaylar bu yere başka bir yerle karşılaştırılamayacak bir ruh kazandırıyor.


Bir zamanlar Mouffetard Caddesi

Eski Parisliler ayaklarının altında Bièvre Nehri'nin Jardin des Plantes'e doğru aktığının ve bu bölgenin İtalya'ya giden yol ile kesiştiğinin bilincindeler. Faubourg Saint-Marceau'nun isyancı geleneği çok eskilere dayanır: 16. yüzyılda burası popüler Protestanlığın kalesiydi, daha sonra da tüm büyük devrimsel olaylara karıştı.

Bu nedenle yerin bir ruhu ve ayrıca zamanın ruhu da kendini hissettirmede başarılı oldu. Bu yerin merkezi şimdi ortasında bir çeşme ile muazzam bir çiçek bahçesi tarafından işgal edilmiş durumda. Voirie ve Espaces Verts bölgelerinin ortak eylemi de imkansızı, bu bölgeyi Fransa'daki binlerce kavşak'tan birine dönüştürmeyi denedi. Yerin ruhuna saygının, zamanın ruhuna güvenmemenin çağdaşı reddetmek anlamına gelmesi hariç, iç karartıcı "miras" düşüncesi ile alakası yoktur. Son yirmi veya otuz yıl boyunca, bazı yenilikler gerçekten yerin yeni bir ruhunu yaratmayı başardı. Örneğin I. M. Pei'nin piramidi, eskiden müze personelinin tozlu otopark alanı olan 3. Napolyon'un Louvre avlusuna hayat verdi. Oraya çok da uzak olmayan tamamen yeni bir yer de, iyi ve kötü yanlarıyla Beaubourg Centre etrafında düzenlendi (Hiçbir zaman "Centre Pompidou" demiyorum çünkü eski başkanın içler acısı bir sanatsal zevki vardı -ofisi Agam tarafından tasarlanmıştı- ve bunun yanı sıra sadece jüri başkanı büyük Jean Prouvé'nin inatçılığı sayesinde kabul edilen Piano-Rogers projelerine karşıydı.)

Tersine, belli yerlerin büyüsü tarihi dekor değişmeden buharlaştı. Saint-Sulpice Meydanı'nda Café de la Mairie sabah güneşinde kahve içmek için çok hoş bir yerdi. Burası Georges Perec'in polis merkezini, sinemasını, basım evini, cenazecilerini, gezi acentalarını, gazete büfesini, güzellik salonunu ve "çok daha fazlasını" anlattığı "Attempt to Exhaust a Parisian Space"ini yazdığı yerdi. Çevre aynı, ama müşterilerinden dolayı şimdi oraya gitmekten sakınıyorum: zeki turistler ve civardaki haute-couture butiklerde alışverişlerini yaptıktan sonra dinlenen şık hanımlar. Sakınması kolay da, şimdi nereye gitmeli? Cevap zor, tarihi Left Bank'ta ne kadar az teras kafenin gidilmeye değer olduğu ortada...


Louvre Müzesi'nin eskiden personel otoparkı olan avlusu

Bu son on yılda kentsel yozlaşmanın aktif temsilcileri arasında, en yüksek puanı Service des Espaces Verts'e verirdim. Végétalisation (bitkilendirme) diye adlandırdıkları şey her tarafa yayılıyor ve rahat bırakılması istenecek her yerin başına bela oluyor. Barbès ve Clichy Meydanı arasında, Rochechouart Bulvarı ve Clichy Bulvarı kısmen otopark, kısmen çocuklar tarafından futbol sahası olarak kullanılan, bankta oturup bir kutu bira içebileceğiniz bir yer ama hepsinin ötesinde Doğu Avrupalı turistlerin civardaki seks dükkanlarında ve kebap lokantalarında ortaya çıktığı bir bölge. Kısacası, tanımlanmamış bir alan. Ama mairie (belediye) böyle alanlara pek de bayılmıyor. Bu eski bulvarlar boyunca, metal ızgaralar ile çevrelenmiş fidanlar ile Paris'in her yerinde bulunabilecek hiç bir zaman çiçek açmayan ve hemen tozla kaplanan çirkin bitkiler yerleştirildi. Bazen bu végétalisation teknelerdeki veya kocaman saksılardaki çalılar şeklinde de sonuç veriyor. Marais'in eski Yahudi bölgesinde Rosiers Caddesi'nde, yeni döşenmiş kaldırımda bu hastalıklı otlar, on yıl öncesine kadar Aşkenaz-proleter geçmişini hala koruyan bu caddeye coup de grâce (öldürücü darbe) etkisi yarattı.

Metamorfozları Haritalamak
Aslında abartmamalıyım. Bu son birkaç yılda, 1960'larda Belleville'de yapılan yıkımla veya 20 yıl sonra Carlos Ott'un opera binasının yapılması sonucu Bastille'in tahribatı ile karşılaştırılabilecek bir felaket görülmedi. Hatta bazı başarılar elde edildi bile denebilir, Bastille istasyonuna giden eski viyadükteki yürüyüş yolu veya Orsay Müzesi ile Tuileries Bahçeleri arasındaki Marc Mimram'ım üstgeçiti gibi. Aslında, Paris'in son yıllarda büyük ölçüde değiştiği konusundaki yaygın izlenim oldukça doğru, ama değişen sadece kentin bitki düzenlemesi değil.

Left Bank'te 1990'lardan beri hemen hemen hiç değişim olmadı. 13. bölgenin büyük Çin mahallesi hariç, nüfus neredeyse hiç değişime uğramayarak beyaz ve burjuva olarak kaldı. Yüz yıllar boyunca Paris zengin ve fakiri yakın çevrede birbirine karıştırmıştır. Aynı bina zemin katta mağazalara ev sahipliği yaparken -dükkan sahibi asma katta yaşar-, ikinci (asansörün icadından önce "yüksek" sayılan) katta soylular ve tavan arasında işçiler yaşardı. Bu karışım 1960'ların başlarında bile tamamen ortadan kalkmadı, örneğin Montagne Sainte-Geneviève'de, veya Laplace Caddesi, Lanneau ve Valette'de çatı aralarındaki mekanlarda hala işçiler oturuyor. Amerikan usulü gelire göre "zoning" eski bölgelerin yenilenip burjuva tarafından işgal edildiği Gaulle, Malraux ve Pompidou çağına kadar hiçbir zaman tam olarak uygulanmadı. Bugünün Latin bölgesinde siyahlar çöpçü, Araplar bakkal, polis seyrek olarak görülüyor ve tarihi sokaklar şehirlerin yayalaştırılmış bölgeleri kadar temiz. Her şey sadece biraz eski: her zaman La Hune kitap dükkanı ile St-Germain-des-Près'deki gazete büfesi arasındaki beş metrelik alanda bulunan arkadaş canlısı dilencinin saçları şimdi gri ve kitap dükkanından ona verilen kitapları okumak için artık gözlük kullanıyor. Artık Left Bank'te hiçbir şey olmuyor, halbuki benim gençliğimde Seine Nehri'ni mutlaka geçmemiz gerekirdi: Right Bank uzaklardaki bir sahra gibiydi.

Right Bank günümüzde Haziran 1848'deki isyancı günlerinde olduğundan daha homojen değil. İronik olarak beaux quartiers (güzel bölgeler) diye anılan bölgede (Les Halles'tan Poissonière Caddesi, Faubourg Poissonière Caddesi ve Barbès Bulvarı yoluyla bit pazarına uzanan hattın batısında) 10 yılda neredeyse hiçbir şey değişmedi. The Batignolles, Plaine Monceau, the Faubourg Saint-Honoré, Auteuil ve Passy huzur içinde uyuyor. Champs-Élysées Bulvarı gittikçe bozuluyor. Bir süredir, sahte Haussmann ve sahte Bauhaus arası tarzda dekorasyonu ile uluslararası bir havaalanının duty-free mağazasını çağrıştırıyor. Günümüzde burası perişan bir halde ve bir şeyler içmek için masa bulmak çok zor; sahte pizzacılar, hakiki fast-food restoranları veya sahte 1900 kafeleri hariç.

İşçi sınıfı Paris hala kentin kuzeydoğusunu işgal ediyor. İnsanlar marjinal, fakir ve göçebelerin bobo (bohem burjuva) olarak adlandırılan entelektüeller, sanatçılar, tasarımcılar ve gazetecilerin karşı konulmaz avantajı karşısında sürekli gitmeye zorlanmasıyla buranın da soylulaştırılmaya başladığını söylüyor.

Bu görüşün biraz gölgelendirilmeye ihtiyacı var. Eskiden gece pek gidilmeyen bazı yerlerin gençler için artık buluşma noktası haline geldiği doğru. Örneğin Saint-Martin Kanalı'nın kenarları, Place Gambetta civarındaki sokaklar ve Oberkampf Caddesi'nin Saint-Maur Caddesi ile kesiştiği yer. Yaklaşık 15 yıl önce bu fenomenin başlangıcına o köşede tanık oldum. Eskiden kurulmuş bir bougnat (bir zamanlar Auvergnatlar tarafından işletilen alkol dükkanlarına verilen isim) şık bir kafeye dönüştürüldü. Café Charbon'un başarısından sonra barlar bu köşede mantar gibi çoğaldı. Yaklaşık on yıl önce çok fakir ve harap halde olan Myrha veya Doudeauville Caddesi gibi yerlerin yavaş yavaş restore edildiği ve Afrikalı sakinlerinin buradan uzaklaştırıldığı da doğru.

Ancak, işçi sınıfı Paris insanların söylediğinden çok daha iyi dayanıyor. Belleville'deki Çinliler, kendi mülkiyetlerine sahip Cezayirli tüccarlar tarafından desteklenen La Goutte d'Or'daki Araplar, Porte Saint-Denis'in pazarındaki Türkler, Dejean pazarının Afrikalıları, La Chapelle'in yanında, Faubourg Saint-Denis'deki Sri Lankalılar ve Pakistanlılar-bu yerleşim bölgelerinin hepsi kendilerine ait. Ayrıca, aynı sokakta siyahlar, Araplar ve tehlikeli beyaz gençliğin var olması bazı sorunlara yol açıyor ve 10 yıl öncesine göre oldukça sert olan polis baskısı ile yüzleşiyorlar. La Goutte d'Or'daki Saint Bernard Kilisesi'ni işgal ederek açlık grevi yapan sans papiers'in ("belgesizler"in) polis tarafından tahliyesi, 1996'da çok büyük bir öfke yaratmıştı. Günümüzde bu, Paris'in işçi sınıfı kesimlerindeki tutuklama, baskın ve sınır dışı edilme tufanında kaybolurdu. Ama bu bölgelerde devrimci yıllara oranla köpürme yok denecek kadar az olsa bile, yine de dayanışma ve ortak eylem gitgide yeni bir durum yarattı. Varoş gençliğinin Ekim - Kasım 2005'te ayaklanmalarında, 1960'ların başındaki Cezayir Savaşı'ndan beri ilk defa hükümet acil durum ilan etti.


Sans papiers

Paris'in politik bölünmesi çok geriye gider. 19. yüzyılda, Kasım 1827'deki gizli gece barikatları ve 70 aydınlık komün günü arasında, gösteri, isyan, darbe ve başkaldırı listesi o kadar uzun ki başka bir başkent benzer durum yaşamış olduğunu iddia bile edemez. Coğrafyaları ve Paris'in bölgeleri arasındaki dağılımları endüstri devrimini, patronlar ve çalışanlar arasındaki yeni ilişkiyi, emeğin ve tehlikeli nüfusun merkezden uzaklaşan göçünü, başlıca işlerin gelişmesini ve kentin "stratejik süsleme"sini yansıtır. Aynı sokak isimleri ve aynı mahalleler yüzyıl boyunca sürekli geri dönüyor, ama biz Kırmızı Paris'in ağırlık merkezinin yavaş yavaş kuzey ve doğuya kaydığını görüyoruz.

Gamalı Haçın Altında
20. yüzyılda bu bölünmeler işgal coğrafyasına haritalandı. Vurulan veya sürgün edilenlerin nerede yaşadığını ve karşılaşıldığını gösteren levhalar sayesinde, Direniş Parisi'nin izlerini çizmek mümkün: Saint-Ouen ve Gennevilliers'den Montreuil ve Ivry'ye, Gare Saint-Lazare, République ve Bastille'i geçerek, Porte de Clignancourt'tan Porte de Vincennes'e uzanan ve banliyönün içinden geçen çizginin kuzeydoğusu. Örneğin Charonne'da Saint-Blaise ve Riblette Caddesi'nin köşesindeki küçük bir bina, diğer binlercesi gibi bir girişe sahip, kapı aralığındaki birbirine bakan iki mermer levha hariç. Soldakinde şu yazıyor: "17 yaşında Almanlar tarafından vurulan Cadix Sosnowski, FTPF [Franc-Tireur et Partisan Français] burada yaşadı. 26 Mayıs 1943'te Fransa için öldü." Sağda, 15 yaşlarındaki bir çocuğun ciddi yüzünü çevreleyen yazı şöyle diyor: "Brobion Henri, FTPF'nin evi. Fabien tugayında asker. Habsheim, Alsace'da 18 Ocak 1945'te şehit düştü." Herhalde arkadaşı Henri'yi direnişe getiren, Cadix'ti. Ailesi, Belleville-Ménilmontant'ta yaşayan pek çok insan gibi, muhtemelen 1920'lerde Polonya'dan gelmişti. Bu göçmenlerin çocuklarının direnişe katılması pek de şaşırtıcı değildi. Onlardan biri, Laurent Goldberg şöyle anlatıyor: "Çocukluğumu orada, Cendriers Sokağı'nda geçirdim, ta ki 18 yaşında Vichy polisi tarafından çağrılıp, saklanmak üzere işgal edilmemiş bölgede bırakılana kadar, çünkü direniş eylemleri için isteniyordum. Başka bir deyişle, bildirilerilen dağıtılması, bildirilerin Ménilmontant'taki sinemalarda yayılması için... Grubumun büyük bir kısmı katledildi. 14. bölgenin dört mahallesi Belleville, Père-Lachaise, Pelleport ve Charonne'da bölükleri olan gruptan üç ya da dört kişi hayatta kaldı... O günlerde başımıza gelenlerden sonra hayatta kalabilmek bir mucize."


Meşhur Champs-Élysées Bulvarı

Almanlar ve işbirlikçilerinin olan diğer Paris, beaux quartiers'e çok benziyor. Tarihsel olarak, Champs-Élysées her zaman Paris'in ana aksı olagelmiştir. 1870'te Louise Michel, Paris'te sadece Prusyalılar için kafelerin açılmasıyla burada kafe sandalyelerinin ve tezgahlarının nasıl kırıldığından söz ediyor. Halk cephesinden sonra, "Kalabalık, Hitler'i Champs-Élysées sinemalarında koltuk başına 20 frank karşılığında alkışladı." Dört yıl boyunca her gün Champs-Élysées'de Wehrmacht korumasının değişimi gerçekleşti. Gün ortasında, yeni koruma Rond-Point'ten başlayarak, Étoile'e kadar geçit töreni ile gidiyordu. Büyük Paris Komutanlığı Place de l'Opéra'da idi, Quatre-Septembre Caddesi'nin köşesinde. Gestapo genel merkezi Avenue Foch'ta, Porte Dauphine'e yakın özel bir oteldeydi. Ernst Jünger'in çalıştığı Propaganda-Staffel Hôtel Majestic'teydi. Pass Office birkaç adım ötede, Galilée Caddesi'ndeydi. Alman Askeri Mahkemesi Boissy-d'Anglas Sokağı'nda ve Waffen ss için Askerlik Şubesi Victor-Hugo Caddesi'ndeydi. Yahudi işleri için Fransız Komiserliği Petits Pères Sokağı'nda, Place des Victoires'in arkasında bulunuyordu.

"Saint-Roch Kilisesi'nin önünden, César Birrotteau'nun yaralandığı yerden geçtiğimi ve Prouvaires Sokağı'nın köşesinde şirin satıcı kız Baret'in Casanova'nın ölçülerini dükkanının arkasında aldığını ve bunların fantastik olaylar okyanusunda sadece iki minik gerçek olduğunu düşününce, bir tür keyifli melankoli, acı dolu bir memnuniyet ile kendimi kaybediyorum."

Jünger günlüğünde 10 Mayıs 1943'te böyle yazıyor. Çok az Parisli böylesine düş kırıklığına uğramış ve bu kadar doğru bir günlük yazısı yazabilirdi. Ama Jünger geleneksel güzergahını Right Bank ve Faubourg Saint-Germain'in şık mahalleleriyle sınırlandırmıştı. Kléber Caddesi üzerinde Raphaël'de konaklıyordu ve Pâtisserie Ladurée, Ritz gibi lüks yerlere sık sık uğruyordu. Fransız bir kadın arkadaşının "öğrencilerin 'idealist' gibi ibarelerle, sarı yıldızlar taktıkları için tutuklandıklarını" söylediği Bagatelle'e yürüyordu. "Bu bireyler tartışma zamanının geçtiğini henüz bilmiyorlar. Rakiplerinin bile bir mizah anlayışı olduğunu hayal ediyorlar." Kentin batı kısmında daha sonra Fransız hayranı hatta anti-Nazi Alman memurları, doğu kısımda poster asan ve Ménilmontant sinemalarında bildiri dağıtan genç insanların idam emirlerini imzaladılar.

Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.