Haberler

Kabuksuz Evlere Doğru

Tarih: 11 Haziran 2010 Kaynak: Milliyet Emlak
Tasarımcı Ali Bakova'ya 50 yıl sonrasının evlerini ve oların içinde kullanılacak eşyaların nasıl olacağını sorduk. Öncelikle evlerin "kabuksuz" yani daha çok güneş alan yapılar haline dönüşeceği görüşünde.

Ali Bakova, tasarımcı ve yaratıcı marka danışmanı. Türkiye'de tasarım akımlarını en iyi bilen isimlerden biri olarak kabul gören Bakova'dan 50 yıl sonrasını tasarlamasını istedik. Yarım yüzyıl sonra geleceğin evlerinin nasıl olabileceğine dair ilk cevabı " Kesinllikle ilham verici olmalı" oldu. Ardından o evi tarif etmeye başladı. Basit, çevreye duyarlı, üretimde daha az enerji ve su harcanan geri dönüşümlü tasarımlarla birlikte yaşayacağımızı düşünüyor Bakova. Ve hatta kendi enerjisini üretmeyen, atıklarını geri dönüştüremeyen yapılara izin verilmeyeceğini. Kuşkusuz sadece bu değil. Güneşi daha çok içeri alan, içine ekstra alaşımlar katılmış cam gibi çevreci, enerji ve su depolayan şeffaf evler çoğalmasını da bekliyor. Yani, onun deyişiyle, " kabuksuz evler" .

Bakova'ya göre bireysel taşıtlara gerek kalmayacak; garaj otopark gibi kavramlar tarih olacak. Klasik oda ayrımları dışında yeni mekan tanımlamalarına gerek duyulacak: iletişim antresi, ibadet odası, meditasyon odası, tarım balkonu, enerji terası, spor bodrumu gibi.

Metal Organik Melez Malzemeler

Tasarımcı Ali Bakova, gelecekte çevreci kaygıların daha çok artacağını düşüşnenlerden. İşte bu yüzden, belirli bir bölgeye özgü yerel kaynakları o coğrafyadaki üretimlerde kullanmanın, önümüzdeki 50 yıl sonrasında daha önemli olacağını belirtiyor. Her tarafı ormanlarla çevrili bir yörede taş ev ve mermer mobilyalar yapmamak ya da silisyumla cam bardak yapmak varken plastik kullanmamak gibi. Peki, yarım yüzyıl sonra başka neler olabilir? İşte Bakova'nın düşünceleri: " Cam gibi yarı işlentili hammaddeler, mısır koçanından üretilen plastikler ve laboratuvarlarda elde edilen hibrit çevreci kompozitlerin tasarımlarda kullanımı yaygınlaşacak. Akıllı-hafızalı tekstil malzemeleri sayesinde aydınlatma için enerji kullanımı en az seviyelere inecek.

"Ofisler Önce Evleşecek, Sonra Çip Olacak"

Ali Bakova, önümüzdeki 10 yılda ofislerin önce evleşeceğini, 50 yıl sonra ise sided " sıvı chip" haline geleceğini düşünüyor. İşte Bakova'nın geleceğin ofisleri alanındaki çarpıcı gelecek tasarımı:

"Önümüzdeki 10 yılda ofisler evleşecek. İçinde spor yapılan, havalandırma problemleri çözülmüş, yemek pişirilen, yüzme havuzu, bahçesi, terası, oyun odaları olan ofisler yaygınlaşasacak. Sadece bilginin tek merkezde toplanması için ofislere ihtiyaç duyulacak. 50 yıl sonra ise; ofis kavramı sadece üretimin içinde, yönlendiren bölümler olarak kalacak. Taşınabilir ekipmanlarıın küçülüp birer "sıvı chip" haline dönüşmesiyle herkes bilgi - deneyim ofisi haline gelecek.

Binalar Makine Gibi Tasarlanmalı
Ahmet Alataş, Y.Müh. Mimar

"Günümüzün ve geleceğin mimarisinde modern teknolojilerden faydalanılması gerektiğine, atmosfere salınan karbondioksit gazlarının yüzde 55'nin binaların enerji ihtiyaçlarından kaynaklandığı dikkate alındığında yapı endüstrisinin ve mimarların artan konut ihtiyacına yanıt verirken çevre kirliliğine daha fazla duyarsız ve tepkisiz kalmaması gerektiğine inanıyorum. Nüfus artışı ve ekolojik kaygılara cevap olarak binalar birer makine gibi tasarlanmalı, geleneksel yapıların ağır taşıyıcı kütleleri, akıllı seçilmiş taşıyıcı sistem ve malzemeyle yer değiştirilerek yeni strüktürler oluşturulmalı, içerisine çok daha fazla ışık ve hava geçiren, esnek kullanım alanları sunan, şeffaf, taşınabilir ebatlardaki kuru inşaat teknolojisi ile biraraya getirilen prefabrik kullanılarak inşaat sürecinin matematiksel bir sistem çerçevesinde kolaylaştırıldığı ve hızlandırıldığı ekolojik, sürdürülebilir konutların inşası hedeflenmelidir.

Günümüz mimarisinde teknolojinin gelişmesi adına atılan adımlar insanların doğadan ve doğal yaşamdan uzaklaşması riskini doğururken, modern teknolojiyi insanların yaşam kalitesini arttırmak, onları tekrar doğa ile buluşturmak, ekolojik ve sürdürülelebilir mimariyi olanaklı kılmak amacı ile kullanmalıyız.

Mimarların yenilikçi olmaları, planlayıcı ve eğitici olarak taşıdıkları sorumluluğun bilincinde hareket etmeleri önemli. Günümüzde yapılan konutlarun yaşamak için değil satılmak için inşa edilmesi, siyasi iradenin yeteri kadar ilgi göstermemesi sebebi ile bu bilincin Türkiye'de yakın bir gelecekte yerleşmesinin mümkün olduğunu düşünmüyorum."

Artık, Dünya Daha Az Evimiz, Ama Evimiz Daha Çok Dünyamız
Faruk Malhan, Mimar

"İnsanların sahip oldukları artıyor fakat ait oldukları azalıyor. Daha zor seviyor, daha kolay nefret ediyoruz. Yılları yaşama ekliyoruz ama yaşamı yıllara değil. Aya gidip geliyoruz ama havaalanına gidip gelmek işkence oluyor, ister İstanbul, ister Moskova, ister Paris. Dış dünyalarımızı yönetiyoruz ama iç dünyalarımızı hayır. Nicelik öne çıkıyor, nitelikten öte. Vitrin önem kazanıyor, ambar değil? Moral bozucu bir gidişat var değil mi? Yeni ekonominin ruhuna güven kalmadı, etnik, politik, milli, dini, kültürel velhasıl her türlü bağlamda sadakat aidiyetlerimiz için nedenler azaldı. İnsanlar kendisini gerçekleştirebileceği, yabancılaşmanın karşısında durabileceği, kişisel gelişimlerine olanak verecek ev ortamlarını daha çok aramaya başlayacaklar. Küresel süreçle birlikte aynılaşan, tehdit altında kalan tüm dünya, gezmek için arzı endam etmek için çekici olmaktan çıkmış durumda. Artık, dünya daha az evimiz, ama evimiz daha çok dünyamız. Kişisel için dünyayı şekillendirmek iyice zorlaştı, ama evini şekillendirme biraz daha olası.

Algılar Yeniden Tanımlanacak
Ken Yeang, Mimar

" Üçüncü milenyumun dünyanın son milenyumu olabileceği korkusu ile çevreyi ona verdiğimiz zarardan koruma çabası, geleceğin mimarisinde en baskın ve en vazgeçilmez kriterlerden biri olacak. Önümüzdeki yıllar boyunca, sürdürülebilir bir gelecek için tasarlanmış mimari çevrenin nasıl olması gerektiğini sorup duracağız kendi kendimize.Mimarlığı algılayış biçimimizi değiştirmeye ihtiyacımız var; nasıl tasarım yapacağımızı yaptığımız tasarımın biosfer içinde nelere yol açacağını, yaptığımız tasarımın kullanım ömrü bittikten sonraki hayatını hem çevreci hem de tasarımcı olarak düşünmek zorundayız. Yapılı çevremiz yani biz insanların yarattığı yapılar, yollar, köprüler, fabrikalar, arabalar, buzdolaplarından oyuncaklara varana kadar herşeyi kastediyorum - estetik değerini ne derece iyi tasarlandığını ve üretildiğini dikkate almadan düşünürsek aslında en basit anlamıyla dünyanın çeşitli yerlerinden alınmış, taşınmış, işlemden geçirilmiş, üretilmiş malzemelerden oluşuyor. Ve bu malzemelerin çıkarılması, taşınması, işlenmesi, üretilmesi, yenilenemeyen enerji kaynaklarının çok yüksek oranlarda kullanılmasıyla gerçekleşiyor. Ve bu enerji tüketimi de hem tüketildiği bölgenin doğasını hem de biosferi kirletiyor. Üstelik o ürünün kullanımı sırasında ve kullanımın ömrü sonrasında enerji tüketimi ve doğanın kirlenmesi devam ediyor.

Mimarlar Doğada Yapı Yapmayı Öğrenecekler
Cengiz Bektaş, Mimar

" Konut, toprakla ilişkisini koparmamalıdır. Kimi düşünürlere göre, topraktan kopuk yaşamak köksüzleşme demektir. Gökdelende konutu gerçekten yanlış buluyorum. Amerika'da örneğin, kent merkezindeki çalışma ofisleri, araba parkları, oteller gökdelenlerdeyken, konutlar 1-2 katlı yapılardır. Bizde son günlerdeki durum, yalnızca kamudan çalarak en kısa sürede zengin olma isteğiyle açıklanabilir ancak. İnsanlar bunu anlayıp bir gün doğru yola gireceklerdir. Bana üç apartman isteğiyle gelen işvereni, üç katlı evlere ( aban alanı apartmanlara göre üçte bir) inandırabildim. Çengelköy'de yaptığım böyle bir sitede insanlar gerçekten mutlu yaşıyorlar. Bir süre daha gökdelenler sürecek, sonra insanlar sağlık koşullarına önem vermeyi öğrenecekler. Mimarlar da doğanın kan dolaşımı içinde yapı yapmayı becerecekler. Topraktan kopmamış evlere yönelecekler. Bu ütopya değil, gerçek benim için. Ayrıca bir evin niteliği elbette kültür özeklerine yakınlığı ile ölçülür.

Teknoloji Değil, Yaratma Cesareti
Tadao Ando, Mimar

"Önümüzdeki 25 yıl içinde mimarlık kendini daha kolay ifade edebilecek teknolojiye sahip olacak. Bilgisayarların varlığı sayesinde tanrıya şükür ki birebir ölçekte simülasyon analizleri yapabiliyoruz. Bu da biz mimarların maceraperest olabilmemizi sağlıyor. Bence geçmiş 25 yılın en etkileyici yapısı Frank Gehry'nin Guggenheim Müzesi'ydi. 1979'da tasarladığı Gehry House'da ortaya çıkan mimaride ifade etme özgürlüğünün olgunlaştığı ilk projeydi Guggenheim Müzesi. Üstün teknolojik özellikleri bir yana bu küçük bina, daha sonra modern sanatlara da yön veren yerçekiminden bağımsızlık, düzensiz formların ve birbiriyle uyumsuz malzemelerin yanyana kullanımı gibi orjinal fikirlerle doluydu. Bütün bunlar mimarinin önyargılardan kurtularak ne kadar hızlı değiştiğinin de göstergesi. Aslında günümüzde teknolojik gelişimin hızı insan hayalgücünün sınırlarını zorluyor. Zaman geçtikçe Louis Kahn'ın bize bıraktığı çalışmaların önemini daha iyi anlıyorum. Kendi döneminin trendlerine sırt çevirip klasiğe geri dönüş yaparak Louis Kahn modern yapıtlara karşı sessiz bir protesto gibiydi. Mimaride bizlere yeni bir ufuk açacak olan teknoloji değil, fikirlerle desteklenmiş yaratma cesaretidir.

Tasarım Mirastır
Prof.Önder Küçükerman

" 1970'li yıllarda bana tasarım nedir diye soranlara şu yanıtı verirdim: Tasarım, dev bir fabrikada yapılır ve bu fabrikanın içinde üst yönetimden alt yönetime doğru bir yapı vardır. Burada üretilen herşeyi tasarlamak gerekir. 1980'li yıllarda ise şu gerçeği yaşadık. İyi bir tasarımın sadece Türkiye için üretilmesi yetmez, Avrupa'ya ihraç edilmesi gerekir. 1990'lara geldiğimizde bu görüşüm şöyle değişti: Eğer tasarladığımız ürününüz bütün dünyada satılabiliyorsa tasarımınız iyidir. Çünkü artık daha o yıllarda bile, bütün dünya için düşünülmeyen bir tasarımın büyük bir anlamı yoktur. 2000'lerde ise artık ürünün nerede üretildiği, parçalarının nerede bir araya getirildiğini kimse tam olarak bilemiyor.Yani uluslararası tasarımlarla ve ürünlerle karşıyız. Bugün tasarımın, yaşanan küresel yarışın bir parçası olması önem taşıyor. İşte bu koşullarda, bugün küresel ortamda yarışabilecek tasarımcılarımız aslında gelecekte ekonomik yapının en hassas parçası durumuna dönüşecektir. Doğru ürünü yaratabilmek ve ürünün katma değerini artırmak için giderek daha da önemli olan tasarımın ürün içindeki stratejik değeri gelecekte daha da yoğunlşacaktır. Bugünkü kişisel deneyimlerine ve inancıma göre " Endüstri tasarımı, hem yaşadığımız güne yapılacak parlak bir armağan, hem de sonraki kuşaklara da devretmek üzere yaratılacak çok değerli bir mirastır."

Küçük, Yaşaması Ve Bakımı Kolay, Ama Konforlu Evler
Yeşim Aslaneli, İç Mimar

" Geleceğin evleri nasıl olacak sorusunun yanıtı aslında sadece mimariye bağlı değil. Yaşam, iklim, küresel ısınma, nüfus,ekonomi gibi diğer faktörler geleceklteki yaşam alanlarımızın belirleyicileri arasında. Dolayısıyla mimarinin geleceği de şu anda dünyayı etkileyen birçok soruna bulunacak çözümlerle çok bağlantılı.

Son Milano Tasarım Haftası etkinliklerinde sergilenen iç mekan konseptlerinden yola çıkarak örneklendirmek gerekirse, artık iç mekanların önemli belirleyicilerinden biri teknoloji gibi görünüyor. Hızlı artan nüfus, şehir merkezlerinin gittikçe kalabalıklaşması, daha az enerji tüketimi gereği gibi nedenlerle küçük mekanların maksimum performansla kullanılacağı, en dar anlamda en geniş mekan hissini yaratacak çözümler üretmek geleceğin mimarlarını epeyce meşgul edecek. Büyük ve geniş mekanlar yerine, artık giderek küçülen alanlarda yaşamayı öğrenecek insanoğlu. Kompozit gibi farklı, kolay şekle giren, hijyenik ve antibakteriyel malzemeler ön plana çıkacak. Her geçen gün yaşam şartlarının ağırlaşması ve temponun yükselmesi nedeniyle yaşaması ve bakımı kolay, teknolojik ve konforlu evler yaratılacak.

Tükeniş Yasası
Michael Sorkin, Mimar

" Acaba George Bush dışında dünyanın tıpkı potaya fırlatılmış bir basketbol topu gibi cehenneme doğru gittiğinden şüphesi olan kimse var mıdır? Dünya üzerinde her hafta 1 milyon kişi kentlere taşınırken, zaten halihazırda nüfusun neredeyse yarısı kentlerde yaşarken ve dünya üzerindeki 6.5 milyar insan bu denli tüketmeye devam ederken gezegenimiz gerçekten de büyük tehdit altında. Tıpkı sağa sola koşturup duran, bir türlü doymak bilmeyen, yuvasını arabalarla, atom bombalarıyla doldurup bir tek yayılıp yatmak ve tüketmek konusunda çok hızlı davranan köpekler gibiyiz. Basmakalıp laflarla çevre sorunları hakkında dırdır etmekten öteye gidemezken, bir yandan da evrende bir yerlerde yemek, nefes almak, banyo yapmak, hareket etmek, eğlenmek için bize yeni bir yaşam alanı sunacak farklı bir gezegen olabilir mi'nin arayışındayız. Dünya üzerindeki enerjinin yarısını tüketen ve kirliliğin yarısını üreten binalar da bu felaketin birer parçası ve tabii ki mimarlar da. Bizi kurtarması için teknolojik bir mucize bekleyerek, moron neoliberal liderlerimizin bize çözüm üretmelerini bekleyerek ve bütün bunların bir başkasının sorunu olduğunu düşünerek aslında insanlık olarak kendi intiharımıza yeni formüllerle katkıda bulunmaya devam ediyoruz. Çevre ile ilgili kampanyalar bir nebze aşırılıklar konusunda frene basılmasını sağlasa da, bu çaba kesinlikle bizim için bir kurtuluş sağlamak adına yeterli değil. Giderek yaklaşan kıyametle baş edebilmenin tek yolu kendimizi ve bencil alışkanlıklarımızı değiştirmekten, bilgiyi başkalarıyla paylaşmakla yetinmeyerek yeni bir yaşam biçimi üretmekten geçiyor. Başımızı gömdüğümüz kumdan çıkarıp öz eleştirmizi yapmak, bir damla su için birbirimizi öldürme noktasına gelmeden önce daha azıyla yetinmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Dünyanın tüm mimarları : Porsche'lerinizden, Poggenpohl'larınızdan ve sanal öneminizden başka kaybedeceğiniz hiçbir şeyiniz yok.

Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.