İzmir Belediyesi'nin Karşıyaka'daki opera binası için düzenlediği yarışma sonuçlandı. Deniz kenarında inşa edilecek opera binasının, gündelik hayatla bütünleşen, içinde sergi salonları ve satış yerlerinin de olduğu kültürel bir merkez olması hedefleniyor.

İzmir, görkemli opera binası için projesini seçti. Karşıyaka'da deniz kenarına yapılacak binanın kentin simgesi olması hedefleniyor. Seçilen proje ise, çağdaş bir mimariye sahip, denize bakan cam fuayesi, geniş terası ve önündeki yeşil alanla ilişkisi bakımından ‘gündelik yaşamla sanatı buluşturan bir yapı' olarak tanımlanıyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ulusal bir yarışma düzenleyerek birinci seçtiği proje mimarlar Mehmet Kütükçüoğlu, Ertuğ Uçar, Mert Üçer ve Onur Akın'dan oluşan ekibin imzasını taşıyor. Yarışmada ikincilik ödülü Hakkı Can Özkan ve Dilek Topuz Derman'ın, üçüncülük ödülü ise Erhan Vural ve Ozan Soya'nın projelerine verildi. Yarışmada birinciye 50 bin lira, ikinciye 40 bin lira, üçüncüye 30 bin lira para ödülü verilecek. Birinci proje, gelecek yıllarda İzmir'in yeni opera ve sanat merkezi olarak sanatseverlerle buluşacak.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu "Kente metro ne kadar lazımsa opera binası da o kadar lazım. Kentin kalkınması, kültür-sanatın gelişmesi için bu tür nitelikli yapılara ihtiyacımız var" diyerek yarışmaya verdiği önemin altını çizdi.

İzmir Opera Binası Yarışması için 177 proje başvurdu. Seçici kurul ilk etapta 12 eser seçti, sonra içlerinden ilk üç belirlendi. Geriye kalan dokuz projeye de 20 bin liralık mansiyon ödülü verilecek.

Şef Rengim Gökmen'in de ‘danışman üye' olarak katıldığı seçici kurul mimarlar Haydar Karabey, Emre Arolat, Semra Uygur, Erkut Şahinbaş, Hikmet Gökmen ve inşaat mühendisi Muzaffer Tunçağ'dan oluşuyordu. Seçici kurul, kararını oy birliğiyle verdi.

Jüri başkanı: ‘İzmir'i temsil edecek bir yapı olacak'
Jüri başkanı mimar Doç. Dr. Celal Abdi Güzer, yeni operayı anlattı:
"25 bin metrekare bir arsada 30 bin metrekare civarında bir program. Büyük opera salonu, sahnesi, yan sahneleri, servis alanlarıyla birlikte bir ‘kültür yapısı' diye düşünebiliriz. İçinde operayı da destekleyecek ve ondan beslenen başka işlevler var. 1200 kişilik ana salon, 400 kişilik bir küçük salon yer alıyor. Bale ve onunla ilgili atölyeler var. Konumu itibariyle de kentin belli bir bölgesinde yeniden bir çekim ve canlanma yaratacağını, İzmir'i temsil edecek bir yapı olduğunu düşünüyoruz. Özellikle denize yönelen fuaye alanının bir tür kentsel mekana dönüşme potansiyeli var. Birçok farklı etkinliği de barındıracak ve gündelik yaşamla sanatın buluşması için bir ortam oluşturacak. Denizden başlayan yeşil alan da bizim arsamızla bütünleştirilecek. Denize doğru yükselerek gelen, böylece deniz tarafında kente bakan, ana yüzünde biraz daha yüksek ve etkili bir cephe oluştururken öbür tarafta adeta kentin bir parçası olmaya yönelen, bu anlamda üstünü bir teras olarak kullanabileceğimiz bir yapı. Arka taraflarda servis alanları ve ofisler, önde fuaeye bölümü var. Burası camlı ve denize açılıyor. Burada sergi ve satış yerleri ile toplantıların olacağı varsayılıyor. Bu yapının özelikle çevreyle kurduğu ilişki ve çağdaş bir mimarlık diline referans veriyor olması jüriyi çok etkiledi. Kamusal alanı güçlü bir şekilde yapının içine taşıyor olması, kentle bütünleşmesi, trafiğe getirdiği çözüm, çok boyutlu yaya ağıyla bütünleşme biçimi etkileyici."