Haberler

Bir Sahne Yaratmak

Tarih: 3 Eylül 2010 Kaynak: Mark Yazan: Katya Tylevich Çeviren: Dilek Öztürk


Oyun yazarı Oren Safdie, oyuncularının mimarları ya da mimar olmayanları taklit etmelerini istiyor.

Bilbao Etkisi, 2010
Erhardt Shlaminger, Amerika Mimarlık Enstitüsü tarafından Staten Island'daki kentsel yenileme projesinin bir kadının intiharına sebep olması sebebiyle suçlanan ve sertçe eleştirilen dünyaca ünlü bir mimar. Bu konunun anlatıldığı oyun, New York'ta meydana gelen çelişkili kentsel tasarım konularını gözler önüne seriyor. Bu alanda yapılan müdahalelerde, bölgenin mimari açıdan çok büyük bir oranda gelişmesi ve star olması kaygısının da payı büyük...

Oyun yazarı Oren Safdie ile tanıştım. Evet, Moshe Safdie 'nin oğlu... Beşinci yılını kutlayan Santa Monica Halk Kütüphanesinin avlusunda, kitaplar ve LEED sertifikalı betonarme arasında oturduk. Safdie yeri seçti ve bunu yaparak konuşmamız için en uygun mekanı da belirlemiş oldu. "Güncel mimarlık ve metin arasındaki arayollar" başlıklı bu konuşma, Private Jokes ve Public Places'e övgüler yağdıran eleştirmenlerin de paylaştığı hissi veriyor. Safdie, bitirme jürisinde üç profesörü tarafından da azarlanan bir mimarlık öğrencisi hakkındaki oyununa başlıyor.

Mart'ta Safdie ile tanıştığımda, Venedik doğumlu ünlü mimar Erdhardt Shlaminger'in Staten Island'da yaptığı müdahale yüzünden bir kadının intiharına sebep olduğundan suçlandığı "Bilbao Etkisi"ni yazıyordu. Savunma ve ceza makamı arasındaki çizgiler, profesyoneller ve mimarlık eleştirmenleri, Shlaminger'in annesi ve abartılı Belçikalı mobilya tasarımcısı karşısında durdukça bulanıklaşıyordu.

Safdie'nin kendisi de Columbia Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden mezun ve bu durum bana göre, aynı zamanda tamamen mimarlıkla dolu bir ortamda, sanki kendini karantinaya almışcasına, büyüdüğü anlamına geliyor. Mimarların gerçek hayatta iyi drama yapmalarına şaşırmak ne kelime! Safdie'nin keşfettiği bir başka şey de: Mimarların sahnede eşit oranda drama sergileyebileceğine insanları ikna etmenin zor olduğu...

PJPP'nin yorumlarına bakarsak, eleştirmenler mimarlığın bu kadar komik olabileceğine dair hayrete düşmüşler. İnanması bu kadar zor mu?

New York'taki oyunu hazırlarken, oyuncuların Columbia gibi bir mimarlık okulu ile ilgili iyi hisler edinmelerini istedim. Üniversite'nin içine girdik, merdivenlerden çıktık, odalara girdik ve oyuncuların otomatik olarak gözleri korktu. Duvarlardan geçtikçe gösterişi hissettiler. Son günlerde mimarlık, toplum tarafından anlaşılmayan bir şey haline geldi. Jargon daha yoğunlaştı. Bazı açılardan, bir moda gösterisi haline geldi. Ben de bu durumla biraz alay ediyorum ve mimar olmayan izleyici de bu dünyaya davet ediyorum. Beni, PJPP'yi yazmaya teşvik eden en önemli şeylerden biri, bir Columbia mezunundan aldığım mektup. Hiçbir kelimesini anlamamıştım! Yoğun bir dil kullanılınca, bunun bir duman sahnesi olduğuna karar verdim.

Bilbao Etkisi'ndeki mimarlık eleştirmeninin karakteri bir komplo teorisiyle benzerlik gösteriyor.

Evet, bütün mimarların bunun üzerinde olduğunu söylüyor. Aslında onun karakterini, Libeskind'in Denver Sanat Galerisi ekindeki yazısından okuduğum belirli bir yorumdan ilham alarak düşündüm. Son cümle şöyle diyor: Bilirsiniz, sadece fotoğrafın işine yaramıyor." Daha sonra, son 5-10 yıl içinde, mimarların binanın nasıl göründüğü konusunda, nasıl işlediğinden daha çok endişelendikleri aklıma geldi. Bu tür ironiler beni yazmaya teşvik etti. Bunları afişe etmek istedim.

Tabii, ayrıca mimarların da ironilerini açıkladınız, sadece eleştirilerin değil...

Bilbao Etkisi, mimarların uğraşmaları gereken etik kurallar hakkındaki soruları açığa çıkarıyor. Karakterler arasında bir tartışma yaratıyorum ama bir sonuca bağladığımı da düşünmüyorum. İnsanların kendi sonucunu yaratmasını istiyorum.

Mimarlardan aldığınız tepkileri ancak hayal edebiliyorum.

PJPP'den sonra New York'dan bir çok mimar, bana tekrar terapiye gideceklerini söylediler. Çok iyi tanınan bir mimar: "Kemiğe çok yakın" diye bir tabirde bulundu. Bazı mimarlar da utandı ve kendilerini rahatsız hissetti.

Oyunu bazı üniversitelerde göstermeye gittik. UCLA, Pennsylvania Üniversitesi gibi... Profesörlerin yerlerinde kıvrandığını görmek çok ilginçti. Tahmin ediyorum ki kendi saçmalıklarının farkına vardılar.

Barselona, Helsinki, Hong Kong ve Japonya'daki bazı üniversitelerdeki oyunlarımızdan daha yeni döndüm. Her yerde farklı bir şekilde algılandı. Fakat, herkes içinde keyiflenecek bir şey buldu. Galiba, herkes kendini ne kadar ciddiye aldığının farkına vardı. Aslına bakarsanız PJPP'nin, eleştirlerde söylenene kadar bir komedi olduğunu bilmiyordum.

"Mimar prototipi" çok kahkaha aldı. Oyuncu seçiminde ne düşündünüz?

Aslında, prototipten kaçınmaya çalıştım. Çünkü aksi halde mimar, gerçek bir karakter gibi durmayacaktı. Ayrıca onu görmek istediğim bir imgede de bağlı kalmadım. Edhardt'ı canlandırması için yakışıklı, biraz Avrupa aksanlı birini aradım. Biraz egolu biri ama aynı anda da hoşa gidecek biri. Onun tamamen küstah, kibirli biri olmasını istemedim.

Bilbao Etkisi'nde Shlaminger resmen duruşmada. Bir mimarın en hassas olabileceği bir an.

Bence kendini yenik hissediyor. Bu durumun onu nasıl korkuttuğunu sergileyecek davranışlarda bulunuyor. Herkesin ona karşı komplo kurduğunu düşünüyor.

Bu oyundan sonra terapiye giden mimarların bu tanımlamaya nasıl tepki vereceklerini merak ediyorum.

Şimdiye kadar oyunu tek okuyan babam ve o da oldukça rahatsız oldu.

Devam edin...

Sonuçta bu mesleğin bir parçası ve referans verdiğim bazı mimarlar da onun arkadaşı. Görüşlerimin kendisinden yansıdığını hissetmiş olacak. Ayrıca babam oyunu okuduktan sonra, bu konunun sadece akademi ile ilgili olup olmadığından da emin değildi. Bilabao, uzmanlık ve mesleğinin doruk noktasındaki mimarlarla ilgili. Bazıları korkmuş olabilir, bu oyun kesinlikle onlar için sinir bozucu.

Fakat babanız oyun için gayet destekleyici oldu dediniz...

Evet, kesinlikle. Önce oyunu okudu ve rahatsız oldu. Daha sonra oyunun sahnelendiğini görünce, bambaşka bir tecrübe yaşadı. PJPP'yi ilk yazdığımda, tiyatrolar, bu sadece mimarlıkla ilgili diye beni reddettiler. İçindeki espriyi anlayamadılar. İlk gösterimi özel fonlarla yapmak zorunda kaldım. Bu gösterimden sonra da New York'taki büyük yapımcılar bana gelip: "Haydi bir de oyunun reklamını yapalım," dediler. Aynı şey başıma Bilbao Etkisi'nde de gelmişti. Herkes bu oyunun da sadece mimarlar için olduğunu iddia etmişti.

Garip bir eleştri...

Bana dedikleri şey: "Ya insanlar hiçbir şey anlamazlarsa?" oldu. Her zaman kendimi kanıtlamak zorundaymışım gibi hissettim. Gerçekte, mimarlarla takılmıyorum. Bu dünyanın bir parçası değilim. Sadece babamla birlikte olduğum anlar bu dünyaya yakınım.

Mimarları bilerek elinizde mi tutuyorsunuz?

Mimarlığı bırakıp yazmaya başladığımda, mimarların ofislerine uzun bir zaman gitmedim. Bir ara vermeliyim diye düşünmüştüm. Mimarlık benim için büyümenin sürekli bir parçasıydı. Yani, mesela babam beni okuldan çıkarıp şantiyelere ve toplantılarına götürürdü. Her aile seyehati, bina görme amacı üzerine kuruluydu. Sadece mimarlık vardı. Hala aklımda güzel anılarım var. Kapımızdan içeri giren insanlar sanki farklı bir dönemden geliyormuş gibiydiler.

Bu "farklı dönem" ayrıca oyunlarınızın da alt metni. Bunu açıklayabilir misiniz?

Benim yetiştirildiğim dönem. Babamın da arkadaşı olan Arthur Erickson ve Chris Alexander gibi insanlar, yine babamın çalıştığı David Rinehart, 1967'deki Expo Montreal dönemlerindeki insanlar gibi... Ayrıca Louis Khan. Onlarla zaman geçirdim, bana çok insancıl gelirlerdi. Bu zamanda ise böyle değil. Zaha Hadid'le yapılan bir ropörtajı okuyordum. Şöyle diyordu: "İyi binalar yapmıyorum." Bu açıklama bana şu andaki mimarlık hakkında çok şey söylüyor. Benim teorime göre, güncel sanat anlamlı olabilmek için bazı değerleri yitirdi. Mimarlık da anlamını değiştirdi ve daha çok bir kamusal sanat haline geldi. Bir müze açıldığında, eleştirmenler genelde, içindeki sanat çalışmalarına en fazla 2 cent verirler ama müzenin kendisini bir sanat çalışması olarak görürler.

Bu yüzden mi Bilbao Etkisi'nde suçlanan binalardan biri Çağdaş Sanatlar Müzesi?

Göreceksiniz, birkaç sene içinde yeni bir tane açacaklar. (Gülüyor.) Bugünün mimarlık dünyası ihtiyaçlar için yeterli değil. İhtiyaç onlar için çok sıkıcı ve bence bu gidilecek en yanlış yol.

Bilbao Etkisi'nde bir eleştirmenin değindiği bir nokta var: "Eğer Shlaminger, bir örümcek tarafından örümcek ağı tasarlanması için tutulsaydı, ağı çelik kullanarak hareketlendirecek ve örümceği de içinden kovacaktı. Eğer bir sümüklü böcek tarafından kabuğunun tasarlanması için tutulsaydı, kabuğu milyonlarca parçaya bölüp, sümüklü böceğe de, yıldızlar haritasını kullanarak hepsini yeniden bir araya getirmesini söylerdi." Yani, bazı açılardan, bu oyun benim mimarlara açık mektubum. Söylemeye çalıştığım: "Kim için tasarladığınızı unutmayın."

Takvim
<<Ağustos 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31        
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.