Haberler

Su başlarını devler tutmuş

Tarih: 11 Şubat 2011 Kaynak: Milliyet Yazan: Rıza Türmen
Çok sevdiğim rahmetli hocam Prof. Seha L. Meray'ın kitabının adı böyleydi. Sanki bugünleri görerek yazmış. Kendisinin de belirttiği gibi, "devlerin su başlarını tuttuğu bir gerçek ama, insanoğlu sırtını yere getirir devlerin."

Su dünyadaki yaşamın başlangıcı. Bu gidişle yaşamın sonu olabilir. Su kaynakları sonsuz değil. Yeryüzündeki su kaynaklarının sadece % 2.5'i içilebilir su. Suyun ticari amaçlarla kullanılmasıyla bu oran her gün azalıyor.

Su insan ile doğanın bütünleştiği en önemli doğal kaynak. Ortak kullanıma tabi. Neoliberal ekonomilerde bu ortak kaynak kâr amaçlı bir metaya dönüşüyor. İnsan doğadan dışlanıyor. Alınıp satılan, tüketilen, kâr elde edilen bir mal olarak görülüyor. Su özelleştirilip büyük şirketlerin işletmesine açılıyor. Bu şirketler sudan önemli kazançlar sağlarken, bölgede yaşayanlar yaşamlarını tehdit eden güçlüklerle baş başa bırakılıyor.

Türkiye'deki hidroelektrik santraller (HES) mücadelesini bu çerçevede görmek gerekir. Hükümet'in politikalarının yarattığı sorunlara karşı, bölge insanları yaşam damarlarının yok olmasını önlemek için direnmeye çalışıyor. Türkiye'de iki binden fazla HES projesi var. Bu projeler uyarınca, büyük şirketler 49 yıllığına dereleri, suları, yeraltı zenginliklerini işletme hakkına sahip olacaklar. Buna karşılık, akarsuların, derelerin sularından orada yaşayanlar yararlanamayacak.
Örneğin, Giresun'un Yağlıdere ilçesindeki HES'lerle ilgili olarak, 44 km'lik bir vadide, 6 HES projesinin çalışmasının başlatıldığı, 6 HES'in de proje aşamasında olduğu, vadideki 10'u içme suyu olarak kullanılan 30 yan akarsu kolunun yaklaşık tümünün su iletim tünellerine alınarak HES projelerine aktarıldığı, Yağlıdere'nin merkezindeki iki mahallenin içme sularının kaybolduğu, ayrıca iki derede SİT alanları bulunduğu belirtiliyor.

Trabzon'un içme suyunu sağlayan Galyan Deresi üzerinde 7 HES kurulması tasarlanıyor. Bu santrallerin yaratacağı kimyasal kirliliğin yaşamsal tehdit oluşturacağı ileri sürülüyor. Bu örnekler çoğaltılabilir.

HES'lerin neden olduğu Türkiye çapındaki doğa kıyımına karşı, Derelerin Kardeşliği Platformu örgütlü bir mücadele vermeye çalışıyor. İdare mahkemelerinde açılan yaklaşık 65 davada, 30 yürütmeyi durdurma kararı alındı. Ancak, HSYK'nın yapısındaki değişiklik ve Danıştay'ı da kapsayan yargı reformunun yürürlüğe girmesinden sonra bu hukuk mücadelesinin ne denli başarılı olacağı belli değil.
BM Genel Kurulu, 28 Temmuz 2010 tarihinde önemli bir karar kabul etti. Kararda, güvenli ve temiz içme suyuna ulaşmanın bir insan hakkı olduğu, bunun yaşam ve tüm insan haklarının gerçekleşmesi için vazgeçilmez bir nitelik taşıdığı belirtiliyor. İçme suyuna ulaşmanın bir insan hakkı olduğu ilk kez bir BM kararında yer alıyor. Bu nedenle, karar bir dönüm noktası niteliğinde. Karar 122 olumlu, 41 çekimser oyla kabul edildi. Olumsuz oy yok. Türkiye, Hükümet'in uyguladığı politikaya uygun olarak, çekimser oy kullandı. Başka bir deyişle, Türkiye temiz içme suyuna sahip olmayı bir insan hakkı olarak görmüyor. Türkiye'nin temsilcisi yaptığı konuşmada, çekimser oyu, Cenevre'deki İnsan Hakları Konseyi'nin de aynı konuda çalışma yapması gibi "sudan" bir nedenle açıklamaya çalışıyor.

Öte yandan, İnsan Hakları Konseyi 30 Eylül 2010'da aldığı bir kararla, temiz suya ulaşma hakkının bağlayıcı bir uluslararası hukuk kuralı olduğunu kabul etti.
Bu durumda, hükümetin HES'lerle, insanları şimdiye dek kullandıkları temiz içme suyundan yoksun bırakması, hem BM Genel Kurul kararına, hem de uluslararası hukuka aykırı.

Su, insan haysiyetine uygun bir yaşamın vazgeçilmez bir koşulu. Devlet vatandaşlarına yaşamlarını sürdürecek, gereksinimlerini karşılayacak suyu sağlamakla yükümlü. Bu, temiz suya ulaşmanın bir insan hakkı olmasının sonucu. Bunun için suyun bir meta, ticari kazanç konusu yapılmaması gerek. Nasıl ki, Hollanda, Norveç, Uruguay, Bolivya gibi bazı ülkeler suyun özelleştirilmesini yasayla yasaklamış durumda.

Türkiye'de su üzerinde yapılan mücadele, gerçekte bir temel insan hakkı ile şirketlerin çıkarları arasındaki mücadele. Bu konuda hükümetin tutumu ise, insana verdiği önemin bir göstergesi.

Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.