Haberler

"Konuralp'in Tasarımları Bir Metaforlar Dünyasıyla Birlikte Doğuyor"

Tarih: 4 Nisan 2011 Yazan: Pınar Koyuncu
Mimarlar Odası'nın Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri kapsamında verdiği en büyük ödül olan Mimar Sinan Ödülü'ne 2010 yılında Mehmet Konuralp layık görüldü. Bu kapsamda 2010-2012 döneminde, mimarın etkinliğinin ve üretimlerinin değerlendirildiği bir panel, üretimlerinden oluşan bir sergi gerçekleştiriliyor ve bunları kapsayan bir kitap da basılacak.


Erkan Karakaya'nın açılış konuşması

2 Nisan 2011 tarihinde MSGSÜ Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu'nda düzenlenen panelin ardından, Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi sergi salonunda Mehmet Konuralp Mimarlığı sergisi açılışı da gerçekleştirildi.


John Winter

Mimarlar Odası Genel Başkan Yardımcısı Erkan Karakaya'nın açılış konuşması ile başlayan panelde söz alan ilk konuşmacı Architectural Association (AA) profesörlerinden, Konuralp'in de hocalarından olan John Winter "Uluslararası Bağlamda Mehmet Konuralp" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Winter, kendi uluslararası deneyimleri bağlamında Konuralp mimarlığı değerlendirmesi yaptığı konuşmasında, mimarın sergide de görülebilecek mimarlık üretimlerini çok etkileyici bulduğunun altını çizdi.

Winter'ın konuşmasının ardından, Doğan Tekeli yürütücülüğünde gerçekleştirilen ilk oturum başladı. Tekeli, konuşmasında Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri'nin 1988'den beri düzenleniyor olduğunu ve bu sergilerin Türk Mimarlığı'nın bir değerlendirmesinin yapılarak, bir adım ileriye götürülmesini sağladığını belirtti ve seçici kurulda oybirliği ile ödüle layık görülen Mehmet Konuralp'i tebrik etti. Ulusal Mimarlık Ödülleri'nin ilkini kazanan mimarın adını taşıyan Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu'nda, bu ödülün 12.sinin değerlendirmesini değerli meslektaşları ile yapmaktan onur duyduğunu belirten Tekeli, sözü Doğan Kuban'a bıraktı.


Doğan Kuban konuşurken

Kuban'ın konuşmasının başlığı "Mehmet Konuralp Mimarlığı Üzerine Gözlemler" şeklindeydi. Mimarlık tarihçisi Kuban, Cumhuriyet kültürünün çağdaş mimarlığı nasıl özümsediğine değindiği konuşmasında, Türk Mimarlığı'nı dönemlere ayırarak ve o dönemlere ait yapı örnekleri vererek anlattı. 1982-2010 arasında Türkiye'de post-modernizmin etkisi olmadığını belirten Kuban, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik yapısının post-modernizme zaten uygun olmadığını, gökdelenler yapılıyor olmasına rağmen hala bu işi pek de iyi bilmediğimizi söyledi. Kuban'a göre batıdaki bilgi, deneyim ve oran anlayışı Türk mimarlarında henüz oturmuş değil, o yüzden Türkiye'de yapılmış başarılı gökdelenler bulunmuyor. Kuban ünlü mimarlarımızı tanımadığımızı söyleyerek, tutarlı bir eleştiri kültürümüzün de olmadığından yakındı. Şevki Vanlı'nın kitabını referans göstererek, eleştirinin uygarlık göstergesi olduğunu belirten Kuban, modernizmin Türkiye'deki yanısmasının Le Corbusier ve Bauhaus temelinde olduğunu düşünüyor.

Kuban'a göre, 1966'da AA'i bitiren Konuralp, Türkiye'de modernizmi katıksız yapmayı başaran nadir mimarlardan biri. Konuşmasının son kısmında Konuralp'in yapılarından örnekler gösteren Kuban, Maçka Sanat Galerisi'nin mimarın maharetini gösteren en önemli yapılarından biri olduğunu söyledi. Kuban, Konuralp'in detaylara çok dikkat ettiğinin altını çizerek, Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü Projesi'ni de modernist mimarinin iyi hazmedilmiş ve detay olarak iyi çözülmüş örneklerinden biri olarak gösterdi. Sabah Gazetesi Binası ise Kuban'a göre Konuralp'in en güzel binalarından biri; "Bu tarz binalar daha çok yapılsaydı İstanbul daha güzel bir yer haline gelirdi," denilebilecek kadar... Konuralp'in Adana'daki İş Bankası yapısı ise eski şehirle yeni şehir arasında bulunan ve cepheleri döndüğü tarafa göre tasarlanmış olan (bir tarafı cam cephe, bir taraf pencereli) ve pencereleri rüzgara ve ışığa göre ayarlanmış bir tasarım.


Afife Batur konuşurken

"İyi mimar yeteneğe ek olarak, entelektüel bir namus sahibi olmalıdır," diyerek sözlerini noktalayan Kuban'ın ardından, mimarlık tarihçisi Afife Batur "İşlevden Metafora veya Teknolojinin Kavramsal Kullanımı" başlıklı bir Konuralp okuması gerçekleştirdi. Türkiye'de mimarlığın Oscar'ı olan bu ödülün mimarlar arasında bile ilgi görmemesini üzücü bulan Batur, Mehmet Konuralp'in modernist ama modernizmin tasarım modellerine takılıp kalmayan, enternasyonelist, tasarım kavramında çeşitliliği kullanan, tasarımın işlevinin açıklığı ve okunabilirliğini sağlayan bir mimar olduğunu anlattı. AA gibi elit bir eğitim kurumunda okumuş olması, canlı bir kültür ortamıyla beslenmesi, Konuralp'in kendine güvenli ve özgür tasarım yapmasını sağlayan önemli etkenlerdi. Batur, Konuralp'in tasarımlarında, görünenin ardında bir iç program, öykülendirilmiş tasarım, yani "anlam çekirdeği" olarak adlandırılabilecek bir hikaye olduğunu söyledi. Konuralp'in tüm tasarımları, Batur'a göre bir metaforlar dünyasıyla birlikte doğuyor. Bu dünyanın tasarımla birleşmesi sadece tasarımın içini doldurmakla kalmıyor, en küçük ayrıntıya inen bir etik de yaratıyor aynı zamanda. Bu noktada Konuralp, teknolojiyi bu bağlamsal kavramın hizmetine sokuyor ve bütünü sessizce, gösteri yapmadan zenginleştiriyor.

Batur da, mimarın yapıları üzerinden okumalar yaparak, Karayolları Projesi'nin bütün olarak korunması için ciddi uğraş verdiğini anlattı. Bu proje sadece Türkiye'nin ilk gökdeleni olarak anılan yapıyı içermiyor, arkasında büyük bir yapı kompleksi de bulunuyor. Bu kompleks ilginç bir geometrik yerleşime sahip ve her bir birimin kendine özgü post-Corbusien bir havası var. Ancak, korunması gereken kültür varlığı olan ve mimarlık tarihinde ders olarak okutulması gereken bu binalar artık yok.

Afife Batur gerçekleştirilmemiş bir proje olan Fenerbahçe Eğlence Sitesi Projesi'nin de Karayolları ile aynı tarihlerde tasarlanmış olduğunu, bu projede "klostrofobi" metaforunun kullanıldığını anlattı. Bir sonraki örnek ise "siyah fayans kaplı duvarları ve özel ışıklama sistemiyle döneminde bir 'olay' gibi algılanan, son derece yalın ve etkileyici bir iç mekana sahip olan ve Nişantaşı'nda bir bodrum katında bulunan Sevim Butik Projesi"ydi. Konuralp, bu projede mağara metaforunu kullandı. Aynı semtte bulunan Maçka Sanat Galerisi ise yine bodrumdan dönüştürülen ama dışarı açılan, teknolojinin basitçe, gösterişsiz kullanıldığı bir tasarım. Batur'a göre bu mekanın kabahati, içindeki yapıttan önce galerinin kendisinin bir yapıt olarak var olması ve sanatçıya nötr bir sergi mekanı sunmaması.

Batur, Konuralp'in Sabah Gazetesi Medya Plaza Binası'nı, 90'lı yıllara girerken tasarlanıp uygulanmış olan bir olgunluk dönemi yapıtı olarak nitelendirdi. Çerkezköy - Çorlu otoyolu üzerinde bulunan ATK Tekstil Tesisleri ise, işlev-metafor ilişkisini ustaca gözler önüne seren ve tasarım kalitesinin en önemli göstergesi olan çelik makas sistemi ile öne çıkan bir proje. Mimar bu makas sisteminde 4 ayaklı hayvan omuru vertebradan etkilenmiş ve bu metaforu çok başarılı bir şekilde uygulamış. Konuralp'in Sabah - ATV medya grubu binası ise, bu kez kentin tarihi bölgesinde, Nişantaşı'nda var olan kentsel doku içinde bulunan, cephede ritmik stilizasyonu yakalamayı başarmış olan bir yapı. Mimarın İş Bankası Adana Hizmet Binası yalın ve rasyonel tasarımı ile öne çıkan bir yapı. Batur'a göre, özetle Konuralp ilginç olmaktan çok iyi olmayı seçen ve yapıtının içeriğini her zaman doldurmayı hedefleyen bir mimar.


Günkut Akın konuşurken

Batur'dan sonra mikrofonu alan Günkut Akın "Konuralp Mimarlığında Teknoloji ve Kent" başlıklı konuşmasında, uluslararası bağlamdan ve mimarın bazı yapılarından söz etti. Akın, Konuralp'in, "modernizm, teknoloji, brütalizm" denince ilk akla gelen isimlerden biri olduğunu söyleyerek, estetik duyarlılığın da bunlara eklenebileceğini belirtti. Ancak, "Konuralp'in eserlerinde bu içten gelen bir estetik, sonradan eklenen birşey değil. Bu konu çok konuşulmuyor, çünkü diğer kavramların yanına yakışmıyor. Ama diğer üç kavram bu düzeyde bir mimarı oluşturmaya yetmez," diyen Akın, bu dört kavram üzerinden mimarın yapılarına baktı. Konuralp tasarımlarında brütalizm anahtar rol oynuyor diyen Akın, bu kavramı bir biçim stratejisi olarak niteledi, ancak modernizmin bunu katiyen kabul etmediğini belirtti. Konuralp'in her şeyi nedensel bir şekilde düşünmesi ve tasarlaması sonucu heykelsi biçimler ortaya çıkardığını belirten Akın, Konuralp'le daha önce bulundukları jürilerde mimarın en çok "arbitrer"sözcüğünü kullanmasının dikkatini çektiğini, "keyfi" anlamına gelen bu sözcüğün, modernliğin de anahtar sözcüğü olduğunu söyledi. Bu sözcüğün zıttı olan "zorunlu" kavramı, Konuralp'in tasarımının da kilit noktası. Her şey zorunlu bir nedenle ortaya çıkmalı, sağlam bir yere basmalı... Akın, Konuralp'ten öğrenilmesi gereken şeylerin ilkinin heyecan, ikincisinin kentsel bağlam olduğunu söyleyerek, mimarın hep sıradışı bir öncülük tarafı olduğunu belirtti.


Han Tümertekin konuşmasını yaparken

Panelin ikinci oturumunda ilk konuşmacı olan Han Tümertekin "Rol Modeli Olarak Mehmet Konuralp" başlıklı bir konuşma yaptı. "1976'da Taşkışla'da mimarlık okumaya başladım. Genç bir mimar adayı için o yıllarda Konuralp 'ümit'ti. Bugün bile bu özelliğini hissederek mesleki pratiğimi sürdürüyorum," diyen Tümertekin'i öncelikle Konuralp'in yayınlarda gördüğü aksonometrik çizimleri etkilemiş. Özellikle Sevim Butik ve Maçka Sanat Galerisi çizim tekniği olarak mimarda şu ümidi oluşturmuş: Dünya'ya buradan da bu şekilde bakılabilir. Konuralp'in mekanlarından önce çizim tekniğinin ufkunu açtığını söyleyen Tümertekin, uluslararası tanınırlığı ve ilişkileri artmaya başladıkça, Konuralp'in de hep o yollardan geçmiş olduğunu görmüş. "Konuralp o anlamda benim ve benim kuşağımın hep birkaç adım önünden giderek işlerini kolaylaştırmış mimarı, dolayısıyla hep bizi ümitlendiren ve harekete geçiren bir figür. Açtığı yolla bazı şeyleri anlatmak konusunda Türk mimarlar olarak daha az çaba sarfetmemizi de sağlamıştır," diyen Tümertekin, ATK'ya ek lojman binası yapma işi kendisine önerildiğinde korkudan ve heyecandan perişan olmuş. Ancak, Konuralp'in açtığı yol, Tümertekin'in işverene projesini kabul ettirebilmesinde dahi kolaylık sağlamış ve bu yüzden Konuralp kendisi için bir rol modeli.


Ela Güngören konuşmasını yaparken

Bir sonraki konuşmacı olan mimar Ela Güngören "Tasarımdan Söyleme Konuralp Mimarlığı" konuşmasına başlarken hem böyle bir mimarı konuşmak, hem de böyle bir ortamda bulunmaktan duyduğu heyecanı dinleyicilerle paylaştı. Güngören, Konuralp'in tasarım felsefesi ve mantığı ve mimarlık söyleminden bahsettiği konuşmasında, mimarın tasarımcı düşünür kimliğine odaklandı. Archigram geleneğindeki ütopik proje geleneğinin ve doğanın Konuralp mimarlığını şekillendirirken oynadığı rolden bahseden Güngören, mimarın yapılarının farklı bir açıdan incelemesini sundu dinleyicilere. "Yüksek yapılarda teknoloji kullanımı Konuralp'in usta olduğu bir konu ve mimar endüstri yapılarında görülen işlevselliğin simgeleştirilmesini çok iyi başarıyor," diyen Güngören, mimarın metaforlarını sınıflandırarak, Konuralp'in kendi içerisinde tutarlı bir mimarisi olduğunu söyledi yapılarını çeşitli akımların denendiği enstantaneler değil, bir bütün oluşturan yalın yapılar olarak değerlendirdi.


Behruz Çinici konuşurken

Konuralp'in 40 yıllık arkadaşı olan Behruz Çinici'nin sunumunun başlığı ise "Konuralp Tanıklığı, Kırk Yıl" şeklindeydi. 12. Ulusal Mimarlık Ödülü jürisinin başkanı Doğan Tekeli'ye teşekkür ederek konuşmasına başlayan Çinici, Konuralp ile karşılaşmalarını ve sonrasında beraber geçirdikleri yılları kendine has üslubu ile anlattı. Çinici, ilk olarak kardeşinin "Burada senin gibi betonu çıplak kullanan bir mimar var" şeklindeki telefonu üzerine Ankara'dan gelip, Konuralp'in çıplak beton yüzeylerini elleriyle okşamış. Sonrasında gelişen 40 yıllık dostlukları her iki mimara da çok şey öğretmiş. "Mehmet mimar", Çinici'ye dünya kazan kendisi kepçe misali dolaştığı yerleri anlatır, mektuplarında Norveç'te doğa ve insan sevgisini, Almanya'da felsefeyi ve Nietzsche'yi, İtalya'da zerafeti ve yaşama katılması gereken lezzeti, Hindistan'da yalın ayaklı insanları, Çin'de yaratıcılığı öğrendiğini yazarmış.


Mehmet Konuralp teşekkürlerini sunarken

Tüm bu konuşmaların ardından söz Mehmet Konuralp'teydi. Konuralp konuşmasında kendisinin mimarlığa ne kattığından ziyade, mimarlığın kendisine ne kattığına değindi ve başta ödül jürisi olmak üzere herkese teşekkürlerini sundu.

"Mehmet Konuralp Mimarlığı" sergisi Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi sergi salonunda 19 Nisan'a kadar gezilebilir.

Takvim
<<Nisan 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30  
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.