Haberler

Mimarinin Suya Yansıması

Tarih: 14 Nisan 2011 Kaynak: hg.hu Çeviren: Pınar Koyuncu
Dünya Su Günü, geçtiğimiz ayın 22'sinde dünya çapında çeşitli etkinliklerle kutlandı. Biz de gerçekten özel bir mimariye sahip ve suyla alakalı olan 10 yapıyı inceledik.

Konstantin'in Batık Sarayı (Türkiye)


Yerebatan Sarnıcı (İstanbul) Fotoğraf: modenadude, flickr.com

Avrupa ile Asya'yı bağlayan metropol İstanbul'un görülmeye değer yapılarından biri olan Yerebatan Sarnıcı, I. Justinyen zamanında civardaki saraylara su sağlamak için inşa edilmiş olan antik mühendislik harikalarından biri. Yapıyı, eski yapılardan devşirilen malzemelerden yapılmış 336 adet kolon ayakta tutuyor. Sarnıca zamanında kilometrelerce uzaktan gelen su, gerektiğinde tüm İstanbul'a bile aylarca yetecek kadar çoktu. Antik imparatorluğun çöküşü ile, sarnıç yüzyıllarca sessizliğe gömüldü ve 1500'lü yıllarda Hollandalı bir gezgin tarafından yeniden keşfedilerek batıda tanındı. Günümüzde sarnıç neredeyse tamamen kurumuş durumda, dibinde biriken yaklaşık 10 santimetrelik suda süs balıkları yüzüyor. Fevkalade aydınlatması ve bir kolonun altına koyulmuş olan gizemli Medusa Başı sayesinde, Yerebatan Sarnıcı kentin en mistik mekanlarından biri olma şerefini elinde tutuyor.

Basamaklı Kuyular (Hindistan)


Chand Baori Basamaklı Su Kuyusu (9. yüzyıl). Fotoğraf: selmerv, flickr.com


Chand Baori Basamaklı Su Kuyusu (9. yüzyıl). Fotoğraf: Doron, wikipedia


Agrasen ki Baoli, Yeni Delhi (14. yüzyıl). Fotoğraf: I Go Splat, flickr.com


Adalaj Basamaklı Kuyusu'nun planı ve kesiti. Görsel: Daveybot, flickr.com

Hindistan tarihinde su (veya su yokluğu) her zaman gündemde olan bir konu olageldi ve Orta Çağ'da ülkenin hükümdarları dünyanın en görkemli su kuyuları olan çok önemli mimarı anıtlar yaptırdılar. Su seviyesine kademeli olarak yaklaşılabilen "Basamaklı Kuyular", ilk olarak Batı Hindistan'da ve Pakistan'da yapıldı ve 7. yüzyıla kadar kullanıldı. Hatta bazılarına göre su kuyularının tarihi o kadar eski ki, İndüs Neandertalleri'ne kadar geriye gidiyor. Ayakta kalan en eski yapılar havuz şeklinde olanlar. Bunlara en güzel örneklerden biri de derinliği 30 metreyi bulan, 13 katlı ve 3500'den fazla dar basamağa sahip olan Chand Baori Su Kuyusu. 15 ve 16. yüzyılda ise, en güzel örneği Adalaj kentinde bulunabilecek olan ve dönemin Avrupası'ndaki mimari kalıntılarla yarışabilecek nitelikte koridor gibi kuyular yapıldı.

Suriye'nin Antik Değirmenleri


Hama kentindeki iki değirmen. Fotoğraf: Ai@ce, flickr.com

Suriye'deki Hama kentinin su değirmenlerinin tarihi, bazı araştırmacılara göre Bizans'a kadar uzanıyor, ancak günümüze ulaşmış olan 17 tanesinden hiçbiri 12.-13. yüzyıldan daha eski değil. Bu değirmenler zamanında bölgenin tarımında önemli rol oynamış. Asi Nehri'nin kanallara ayrılan suyu değirmenleri döndürüyor, bunların üzerindeki küçük tahta kovacıklar suyu bölüşüyor ve daha yüksekteki su borularına iletiyor. Hama değirmenleri, dünyanın en büyük, 20 metrelik değirmeni de dahil olmak üzere, günümüzde kullanılmıyor. Bu büyük değirmen, Al-Mohammadia'da kentin büyük camisine su sağlıyordu ve 120 fıçısıyla dakikada 95 litre kadar suyu yukarı çıkartabiliyordu. Bu değirmenler, Orta Çağ'da Ortadoğu medeniyetlerinin sanatsal ve teknik bilgilerinin ne kadar gelişmiş bir seviyede olduğunun kanıtları.

Papa'nın Kuyusu (İtalya)


Pozzo di San Patrizio, Orvieto. Fotoğraf: Gianni Dominici, flickr.com

İtalya'daki Orvieto kenti, muhteşem anıtsal katedrali ve çevresi ile tanınıyor. Yerleşim, Orta Çağ'da mükemmel bir şekilde savunulabilecek yüksek bir kayalığın üzerinde yer alıyor. Alman gruplar yağmaya başlayıp, Roma'yı talan ettikten sonra, Papa VII. Kelemen (Clement) burayı boşuna tercih etmemiş. "Sacco di Roma" adıyla ünlü olan hadise, Rönesans'ın en heyecan verici mühendislik yapılarından birinin yapılışına sebep oldu. Papa, Aziz Petrus bazilikasının inşasında da çalışmış olan mimar Antonio da Sangallo'nun Orvieto'ya kuyu yapmasını istedi. Adını Aziz Patrik'ten alan ve yapımı 1537'de tamamlanan kuyu 53 metre derinlikte ve birbirinden bağımsız iki spiral rampa kuyunun etrafını dönüyor. Bunlardan biri suyun aşağı gitmesini, ötekisi ise yukarı çıkmasını sağlıyor. Rampalardan, yetmiş adet kemerli pencereden sudaki yansımaya veya dairesel açıklıktan gökyüzüne bakmak mümkün.

Alman Beton Mimarisinin Eşsiz Örneği


Onarımdan sonra Linachtalsperre, Vöhrenbach. Fotoğraf: Dietrich Krieger, wikipedia


Linachtalsperre, Vöhrenbach. Fotoğraf: Dietrich Krieger, wikipedia


Linachtalsperre, Vöhrenbach. Fotoğraf: Trachtenchef, wikipedia

Pek çok su deposu ve barajın tasarımında mimarların ve mühendislerin gözünde öncelikli konu güzellik olmuyor, ama bunun istisnaları da yok değil. Bu istisnalardan biri, 1920'lerin konstrüktivist yapılarından bir anıt olmakla kalmayıp, mühendislik açısından da estetik görüntüsüyle öne çıkan Almanya'daki Linachtalsperre Barajı. 36 metre yüksekliği ve 143 metre uzunluğu olan baraj, 1922-25 yılları arasında Vöhrenbach kentinde inşa edildi. Hidroelektrik santrali 1969'da yapıldı ve su toplama havuzunun 1988'de durdurulmasından sonra baraj kuru kaldı. 90'lı yılların sonunda sivil girişimlerle tekrar hayat verilene kadar, baraj yıkılma tehlikesi ile karşı karşıyaydı. 2006-2007 yıllarında Linach suyu ile havuz tekrar dolduruldu ve 6,4 milyon Euro maliyetle baraj yenilenip, santral tekrar kullanıma açıldı. Thorsten Kessler'in (Hess AG) baraj için yaptığı özel aydınlatma sayesinde de, baraj turistik bir yer haline geldi.

Sudaki Esrarengiz Çukurlar (İngiltere)


Ladybower Barajı taşma savağı. Fotoğraf: Vaidas M., flickr.com


Ladybower Barajı Google görüntüsü

Neredeyse 4 kilometre uzunlukta, Y şeklindeki Ladybower Barajı 1935-43 yılları arasında inşa edildi ve yapımında 100 bin ton beton, bir milyon tondan fazla toprak ve 100 ton kil kullanıldı. Baraj en büyük boyutuna 1945'te ulaştı ve Büyük Britanya'nın en büyük su deposu olma unvanını kazandı. Baraj, fotoğrafçılar arasında iki sebepten dolayı çok popüler: Çevresindeki harikulade doğal güzellik ve farklı bir çözüme sahip olan, suyun yüksek olduğu zamanlarda tamamen sürrealist etkiler yaratan taşma savağı (suyu başka yöne akıtmak için yapılan düzenek). Külah şeklindeki taşma savaklarının çapı üstte 24 metreden, altta 4,5 metreye inceliyor ve barajın kenarında yer alıyorlar. Eskiden üzerlerindeki yaya yolu ile gezilebiliyordu, ama sonradan bu yaya yolları yıkıldı. Google haritası yapının ölçeği hakkında fikir veriyor, ama savaklar bu görüntüde de mistik havalarını koruyorlar.

Kentin Ortasındaki Vaha (Amerika)


Fort Worth Water Gardens. Fotoğraf: mandaloo, flickr.com

Planları zamanın iki ünlü mimarı Philip Johnson ve John Burgee tarafından gerçekleştirilen su parkı, 1974'te Teksas'ın Fort Worth kenti için bir hediye olarak yapıldı. Yapı, kent merkezinde yer alıyor ve 11 metre derindeki havuza, ağaçlar ve bitkiler ekilmiş olan, şelalelerin aktığı teraslardan geçerek inilebiliyor. Yıllarca kentin görülmeye değer mekanları arasında yer alan yapı 2004'te talihsiz bir olay sonrasında kapandı. Üç çocuk ve onları kurtarmak isteyen bir yetişkin, bozuk olan su devridaim sistemi ve yağan aşırı yağmur sebebiyle seviyesi yükselmiş olan havuzda boğuldular. Bu olaydan üç yıl sonra havuz tekrar açıldı, ancak artık en kuvvetli yağışlarda bile su seviyesi 60 santimetreyi geçmiyor.

Nilüferlerin Altındaki Kilise (Japonya)


Tadao Ando'nun Su Kilisesi. Fotoğraf: Mungo Binkie, flickr.com

Dünyanın en ünlü Japon mimarlarından biri olan, Finlandiya ve Fransız ödüllerinden Pritzker'e kadar, artık neredeyse alınabilecek tüm ödülleri almış olan Tadao Ando'nun 1991'de inşa edilmiş olan Su Kilisesi (Church on the Water) Japonya'nın Awaji Adası'nda bulunuyor. Ziyaretçiler bambular arasından geçerek beyaz rampa yaya yolundan nilüferlerle kaplı elips şeklindeki minik göle ulaşıyor ve yarısından sonra suya gömülmüş olan oyuktan aşağı inerek, yerin altındaki alana ulaşıyorlar. Kilise yapısını beyaz beton duvarlar çevreliyor ve kilisenin iç mekanı doğal olarak aydınlatılıyor. Su Kilisesi, mimarın 1988-89 yıllarında Osaka'da yaptığı Işık Kilisesi'nden (Church of Light) sonra gerçekleştirdiği pek çok olağanüstü eserden biri.

Buhardan Yapılmış Bina (İsviçre)


Bulanık Bina'nın çalışması

2002'de yapılan 6. İsviçre Ulusal Sergisi, problemli ekonomik ve politik koşullara rağmen gerçek bir başarı oldu. Bu başarıyı büyük ölçüde "doğal ve yapay" mottosuyla Neuchatel Gölü üzerinde inşa edilen "Bulanık Pavyon" gibi futuristik yapılarına borçluydu. Sergiden sonra mimarlar Elizabeth Diller ve Ricardo Scofifio dünya çapında üne sahip oldu ve 2009'da Time tarafından dünyanın en önemli insanları arasında gösterildiler.

Göle uzanan narin hafif metalden yapılmış olan strüktürü, 35 bin vanadan püskürtülen yapay buhar bulutu ile kaplanıyor ve göl kenarından bakanlara büyüleyici görüntüler sunuyor. Yağmurluk ceket ile ziyaret edilmesi gereken ve sergi sonrası sökülen pavyonda, ziyaretçileri Christian Marclay'ın ses enstelasyonu karşılıyordu.

Hanımın Memeleri (İspanya)


Gijo de Coria'daki su kulesi. Fotoğraf: Mendaro Arquitectos

18. yüzyılda Avrupa kentlerinin siluetini kilise kuleleri belirlerken, 20. yüzyılda bu rolü su kuleleri üstlendi. Bu su kulelerinin heyecan verici yeni bir örneği İspanya'daki Gijo de Coria'da yapıldı. Özel konstrüksiyonu ve iki adet deposuyla, 22 metre yüksekliğindeki su kulesi uzaktan bir kadın vücuduna benzetiliyor. Daha az görünür olan üçüncü bir deposu da olan ve bütün bir yerleşimin su ihtiyacını karşılayabilecek kapasiteye sahip olan su kulesinin yapımı 600 bin Euro'ya mal oldu. Yapı, üç şakacı mimarın, Ignacio Mendaro Corsini, Ignacio Isasi Zaragozá ve Blanca Rosa Gutiérrez Rodríguez'in eseri.

Konuyla İlgili Linkler
Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.