Haberler

"AA Istanbul Visiting School" Konferansları Başladı

Tarih: 19 Nisan 2011 Yazan: Bahar Bayhan

Ömer Kanıpak Açılış Konuşmasını Gerçekleştirirken

"AA Istanbul Visiting School" kapsamında gerçekleştirilecek panel serisinin ilki 18 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Taşkışla Kampüsü'nde gerçekleşti. "Düşey Kentsellik" konulu panelin konuşmacıları Yrd.Doç.Dr. Binnur Öktem Ünsal, Yrd.Doç.Dr. Eda Ünlü Yücesoy ve Mimar Boğaçhan Dündaralp olurken panelin moderatörlüğünü Ömer Kanıpak üstlendi.

Düşey kentsellik kavramının kentsel ve mimari ölçekte tartışıldığı panelin ilk konuşmacısı Binnur Öktem Ünsal oldu. Büyükdere-Maslak aksında küresel kent söylemi üzerine gerçekleştirdiği çalışmayı aktaran Ünsal bu söylemin tarihsel süreçte nasıl değiştiğini ve kentte, özellikle de bu aks üzerinde nasıl etkiler yarattığı konusunda etkileyici bir konuşma gerçekleştirdi. Özellikle 1980 sonrasında yeni dünya ekonomisinin organizasyon merkezinin belli kentler olduğunu vurgulayan Ünsal, kentlerin, küresel kent olma yarışına girdiklerini ve bunun için uluslararası finans merkezi yaratma politikasını benimsediklerini söyledi. Kentlerin son 30 yıl içindeki gelişiminin bu politika üzerine biçimlendiğini söyleyen Ünsal, konuşmasına İstanbul özelinde devam etti.

İstanbul'da 1950'lerden bu yana iktidar olan partilerin kent üzerindeki politikalarını ve bu politikaların kenti nasıl şekillendirdiğini açıklayan Ünsal, ANAP döneminde ortaya atılan "İstanbul'u uluslararası finans merkezi haline getirme" politikasının Büyükdere-Maslak hattında yarattığı etkileri gözler önüne serdi. Bu dönemde yerel yönetimin yetkilerinin arttırılması, kaynaklarının arttırılması ve planlama kavramının esnekleştirilmesinin Büyükdere-Maslak aksındakı proje için bir altlık oluşturduğunu ve özellikle 1980 sonrasında bu aksın büyük gelişmelere sahne olduğunu söyledi. 1980 sonrası dönemde çeşitli neoliberal politikaların benimsendiğini, planlama kavramına aykırı özel plan izinlerinin getirildiğini, kaçak yapılaşmanın gün yüzüne çıktığını, inşaat furyasının başladığını dile getiren Ünsal, gökdelen projelerinin de bu gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıktığını söyledi. Büyükdere-Maslak aksındaki asıl gelişmenin 2000'lerde gerçekleştiğini söyleyen Ünsal, 2000'lerde sermayenin bu hat üzerine yerleşmesi ve sermaye ile yönetimin ortak çıkarlar konusunda uyuşması ile hat üzerindeki gelişmenin kaçınılmaz olduğunu vurguladı ve küresel kent söyleminin yine bu dönemde araç rolünde olduğunu söyledi. Büyükdere-Maslak aksı üzerinde gerçekleşen gelişmenin, trafik sorununu arttırdığını, çevre gecekondular üzerinde dönüşüm baskısını tetiklediğini ve kentin kuzeye doğru yapılaşma baskısını arttırdığını, geri dönüşü zor sorunları ortaya çıkardığını söyledi.

Konuşmasını sonlandıran Ünsal, kendisine yöneltilen sorular ile konuyu pekiştirdi. Tartışma, Ömer Kanıpak'ın Ünsal'a yönelttiği soru ile açıldı. Gelecekte Ataşehir'in bir finans merkezi ve alt merkez olarak gelişeceğinin öngörüldüğünü belirten Kanıpak, Ataşehir'in de Büyükdere-Maslak hatttındaki korkutucu gelişmeye sahne olup olmayacağını sordu. Cevap olarak Ünsal, Ataşehir'in herhangi bir altyapısı olmadığını, bundan sonraki dönemde de Büyükdere-Maslak hattının en önemli bölge olacağını söyledi. Büyük sermaye gruplarının bu hat üzerinde konumlanmasından dolayı gelişmenin Ataşehir'de planlanmasının mümkün olmadığını söyledi. Konuşmasına, Türkiye ve özellikle İstanbul'da en büyük sorunun plansızlık olduğunu, sürdürülebilir, kamu yararını gözeten planlar yapılması gerektiğini vurgulayarak son verdi.

Ünsal'dan sonra sözü devralan Eda Ünlü Yücesoy, konuşmasını üç bölümde kurguladı. İlk olarak "Vertical Urbanity" kavramının anlamına değinen Yücesoy, ikinci olarak Düşey Kentsellik kavramının İstanbul'daki gelişmini aktardı ve son olarak Büyükdere-Maslak hattının tarihsel ve topografik bağlamını açıklayarak devam etti. Chicago Okulu'nın kentsellik tanımını çıkış noktası olarak alan Yücesoy, Louis Wirth'ün kent tanımında "yoğunluk-büyüklük-çeşitlilik" kavramlarını öne sürdüğünü, bugün ise bu tanımlamanın geçerliliğini yitirdiğini söyledi. Bugün kent ile kırın iç içe geçmiş olduğunu söyleyen Yücesoy, "urbanvillages" denilen kentköyler meydana geldiğini belirtti. Bugün kentsellik kavramının fiziksel bağlamdan çok otorite ve haklar bağlamında tartışıldığını söyleyen Yücesoy, kentler üzerine geçmişten bugüne öne sürülen teorilerin kısa bir açıklamasını yaptı.

İstanbul özelindeki sunumunu görsellerle destekleyen Yücesoy, İstanbul'un tek merkezli yapıdan çok merkezli yapıya geçtiğini, bu yapıda da Büyükdere-Maslak hattının ağırlık merkezini oluşturduğunu söyledi. Tarihsel süreçte Büyükdere-Maslak aksının gelişimini aktaran Yücesoy, Barbaros Bulvarı'nın açılmasından itibaren bu aks üzerindeki gelişmeleri gözler önüne serdi. Yücesoy, konuşmasına son verirken bu alanın hassas sosyal yapısı ile değerlendirilmesi gerektiğni ve bugün kentsel dönüşüm baskısı altında olan Kağıthane'nin bölgede önemli tartışmalara sahne olacağını söyledi.


Boğaçhan Dündaralp konuşurken

Yücesoy'dan sonra söz alan Mimar Boğaçhan Dündaralp, önceki sunuşlardan farklı olarak akademik bir sunuş gerçekleştirmeyeceğini, bir mimar olarak kişisel gözlemlerinden yola çıkarak sunuşunu biçimlendirdiğini söyleyerek konuşmasına başladı. Konuşmasını mimari ölçekte şekillendiren Dündaralp, gökdelenler üzerine farklı ve çekici slayt gösterileri ile sunumunu sürdürdü. Gökdelen denince ilk akla gelenin araziyi reddederek yükselen ışıklı binalar olduğunu söyleyen Dündaralp, gökdelen kavramının, Manhattan bölgesinin sınırlı, kendine özel arazi koşulları sonucunda ortaya çıktığını, önceleri bu tip binaların Manhattan bölgesine özel inşa edilmiş, pek hoş görünmeyen binalar olarak algılandığını söyledi. Sonraları gökdelenin, yarattığı işlevsel değerden çok simgesel değerinin öne çıktığını belirten mimar, artık, kentte güç simgesi olarak inşa edildiğini belirtti. Günümüzün mimarlığını "klonlama mimarlığı" olarak gördüğünü söyleyen Dündaralp, her bir gökdelenin "görünüşleri farklı, genetikleri aynı klonlar" olduğunu vurguladı. Günümüzde mimarlık için iki seçenek olduğunu belirten Dündaralp "ya klonlama mimarlığını benimseyeceğiz, ya da öngörüde bulunan, kültür tarafından yutulmayan, genelleştirimiş estetikten uzak mimariyi gerçekleştireceğiz" dedi. Dündaralp konuşmasına, Proust'un, "Yeni manzaralar keşfetmek yerine yeni gözler geliştirmeliyiz." sözünü alıntılayarak son verdi.

Son sunumdan sonra panel, salondan yöneltilen sorular üzerine açılan tartışmalar ile son buldu.

AA Istanbul Visiting School 2011 konferansları önümüzdeki günlerde de devam edecek. Detaylı bilgiye aşağıda yer alan linkten ulaşabilirsiniz.
Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.