Haberler

Ayasofya dünyanın yeni yedi harikasından biri olabilecek mi?

Tarih: 14 Ocak 2006 Kaynak: Akşam Yazan: Şebnem Akalın Eryavuz

Dünyanın yedi harikası fikrini M. Ö. 4. yüzyılda Sidonlu şair Antipatros ortaya atmış, bugün bildiğimiz liste son şeklini M.Ö. 2. yüzyılda almıştı. Antik Çağ’ın görülmeye değer yedi büyük mimarlık ve heykeltıraşlık şaheseri Efes’teki Artemis Tapınağı, Bodrum’daki Kral Mausoleus’un anıtmezarı, heykeltıraş Phidias’ın Olimpos’taki Zeus heykeli, Rodos Limanı’nın girişindeki dev tunç heykel, Babil’in Asma Bahçeleri, Mısır’da Keops Piramidi ve İskenderiye Feneri’ydi. Bu eserlerden yalnızca Keops’un piramidi günümüze ulaşabilmiştir. Rodos Heykeli yapımından 50 yıl sonra yıkılırken, diğerleri yüzyıllar içinde yangınlar ve depremlerle harabeye dönüştü. Abanoz, fildişi ve altından yapılmış Zeus heykeli olimpiyat oyunları pagan âdeti olduğu için yasaklanınca İstanbul’a getirilmiş, fakat 462’de çıkan bir yangında yok olmuştu. Günümüzde Artemis Tapınağı’nın yerinde tek bir sütun dururken, Bodrum’daki mozolenin kazılarda bulunan heykel ve kabartmaları Londra British Museum’da sergileniyor.

Yeni Yedi Harika
Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) yok olan dünya kültür miraslarına dikkat çekmek ve onları korumak amacıyla 2000 yılında dünyanın yaşayan yeni yedi harikasını seçmek üzere dünya çapında bir oylama başlatmıştı. Bu amaçla kurulan İsviçre merkezli ve kısaca N7W olarak isimlendirilen vakıf “Yeni Yedi Harika” arasına girebilmesi için eserlerin 2000 yılından önce inşa edilmiş olması, insan yapımı olması ve belli ölçüde korunmuş olması şartı getirmişti. Aralarında UNESCO eski başkanı Federico Mayor ile dünyaca tanınmış mimarların da bulunduğu bir jüri 77 yapı seçti ve ülkemizden tek aday Ayasofya idi. İnternet yoluyla yapılan dünyanın ilk küresel oy kampanyasının bu yılın başında açıklanan sonuçlarına göre, 19 milyon oy kullanılmış ve aday sayısı 77’den 21’e indirilmiş. Ayasofya finalistler arasında da yer alıyor. Eski dünya harikalarından günümüze ulaşabilen tek yapı olan Keops piramidi de listede. Hem antik hem de modern yapıların yer aldığı 21 aday için bu kez telefonla oylama yapılacak ve sonuçlar 1 Ocak 2007’de açıklanacak. İşlemlere ilişkin gerekli bilgiler www.new7wonders.com adresinde mevcut. Bu oylama sonucunda seçilecek dünyanın yaşayan yedi harikası, UNESCO’nun koruması altına alınacak, ayrı ayrı belgeselleri çekilerek dünyaya dağıtılacak.

Ayasofya, yapıldığı çağda ilk kez denenen bir mimari tarz olması bakımından önemli bir aday. Ayrıca kubbesinin yüksekliği ve çapının bir kilise için alışılmışın dışında oluşu ile yapıldığı günden itibaren hayranlık uyandıran bir anıt. Orta Çağ’da bu boyutta bir kubbenin ancak insanüstü güçlerle yapılabileceğine inanılarak ona efsaneler bile yakıştırılmış, göksel âlemi temsil eden kubbenin “sanki boşlukta yüzdüğüne” inanılmıştı.

Ayasofya’nın Basamakları
4. ve 5. yüzyıllarda yapılan ve her ikisi de kentte çıkan isyanlar sırasında yanan ilk iki basilikanın yerine yeni bir kilisenin yapımı için İmparator I. Iustinianos Batı Anadolulu iki mimar-mühendisi görevlendirir. Miletoslu (Balat) İsidoros ve Tralles’li (Aydın) Antemios. Bu anıtsal inşaat için aralarında Efes Artemis Tapınağı’nın da bulunduğu eski yapılardan devşirme malzeme toplanmıştı. Yüz ustabaşının denetiminde on bin işçinin çalıştığı inşaat tam beş yıl sürmüş ve 27 Aralık 537 yılında ibadete açılmıştır.

Ayasofya boyutlarında bir yapıda, dikdörtgen mekânı kubbe ile örtmek söz konusu olduğunda kubbenin baskısı iki yönde yarım kubbelerle karşılanırken, diğer iki yönde kemerler ve destekleyici payandalarla karşılanmaya çalışılmıştır. Fakat tercih edilen sistemin yetersizliği yüzünden yaşanan sorunlar yüzyıllar boyu devam etmiştir. İlk yapılan kubbe ard arda gerçekleşen depremlerde önce çatlamış, sonra büyük bölümü yıkılmıştı. Kaburgalı ve pencereli kasnaklı, daha hafif malzemeden yeni bir kubbe yapıldıysa da statik sorunları çözülemedi. Buna karşın yüzyıllar boyu ayakta kalmayı ve herkesi büyülemeyi sürdürdü. Bizans imparatorları, Osmanlı padişahları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu onu tüm görkemi ile ayakta tutmayı ve geleceğe taşımayı amaçladı. Uzaktan yaklaşmaya başladığınızda heybetinden etkilenirsiniz, içeri girdiğinizde bakışlarınız doğrudan yukarıya, 55 metre yüksekliğinde ve yaklaşık 32 metre çapındaki kubbeye çevrilir. Yalnızca mimari özellikleriyle değil, Bizans mozaik sanatının başyapıtları arasında bulunan iç süslemeleri, mermer kaplamaları, camiye çevrildikten sonra eklenen mermer minberi ve müezzin mahfili, İznik çinileri, hat levhalarıyla da Ayasofya yaşayan bir harika.

Ayasofya’ya Bizans ve Osmanlı dönemlerinde çok sayıda efsane yakıştırılmıştır. Biz sanat tarihi öğrencisi iken şöyle bir hikâye anlatılırdı: Hocamız Semavi Eyice derslere ilgisiz bir öğrencisine Ayasofya’nın üst galerilerine kaç basamakla çıkıldığını sormuş. Ayasofya’nın bu basamaklarını! saymak ya da dünyanın yeni harikalarından birini daha iyi tanımak ve ona oy vermek için zaman ayırır mısınız? Antik Çağ’ın yedi harikasından ikisi ülkemiz topraklarında bulunuyordu. Ayasofya’nın yeni harikalar arasına girmesi için katkıda bulunabilirsiniz. Bu arada basamakları sayamazsınız çünkü üst kata rampayla çıkılır.

Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.