Haberler

Kentlerimizin Sorunları

Tarih: 9 Mayıs 2006 Kaynak: Akşam Yazan: Cengiz Türksoy
Bugüne değin üstlendiğimiz görevler nedeniyle batıdan doğuya, kuzeyden güneye, ülkemizin bütün kentlerinde bulunduk. Yıllar boyunca yaptığımız gözlemler bizi bütün kentlerimizin temel sorunlarının aynı olduğu sonucuna götürdü. Bu yargımız, kuşkusuz kimi kentlerimizin, başka kentlerde bulunmayan, kendilerine özgü sorunlarını göz ardı ettiğimiz anlamına gelmiyor. Kentin ülke coğrafyasındaki konumuna, orada yaşayanların tarihi geçmişlerinden taşıyıp getirdikleri kimi alışkanlıklara ve kentteki başat üretim ilişkilerine dayalı olan bazı farklı sorunların varlığı Türkiye kentlerinin tümünde görülen ortak sorunların önemini azaltmıyor.

Kentlerimizin temel sorunları, plansız, tek tipleşmiş ve kimliksiz gelişme; çevre kirliliği ve yıpranmışlık; kentliye sunulan hizmetlerin yetersizliği ve kalitesizliği olarak üç ana başlık altında toplanabilir.

Ülkemizde yetmiş yıldır yapıla gelen ve yasal olarak bütün belediyelerimizin de yaptırdığı imar planlarının varlığına karşın kentlerimizin plansız gelişmesi; buna karşılık tek tipleşmesi ve kimliksizleşmesi ilginç bir paradoks oluşturmaktadır. Bu planlar uygulanmış olsaydı tek tipleşmesi kaçınılmaz olan kentlerimizin, planlara uyulmadan da birbirine benzemesi ve özgün kimliklerini yitirmesi incelemeye değer bir konudur. Yapılı çevreyi planların mı, yoksa orada yaşayan insanların bilgi, görgü ve kültürlerinin mi biçimlendirdiği sorusuna yanıt bulacak olan böyle bir inceleme, kentlerimizdeki yetmiş yıllık 'imarcılık' anlayışının da nasıl iflas ettiğini açıklığa kavuşturacaktır. Bir yandan eskinin bütün güzelliklerini yok eden, öte yandan geleceğe aktarılmaya ve korunmaya değer hiçbir şey üretmeyen ve başlıca amacı 'köşe dönmek' olan bu anlayış Türkiye kentlerinin başta gelen temel sorunudur. Doğuda ya da batıdaki, kuzeyde ya da güneydeki kentlerimizin 'köşe dönücüleri' arasındaki derin benzerlik, onların egemenliğindeki kentleri de doğal olarak benzeştirmektedir.

Başlıca amaç 'köşe dönmek' olunca çevreye duyarlılık da önemini yitirmekte, yıpranmışı onarmanın yerini yıkıp daha büyüğünü yapmak almaktadır. KTV Koruma Kurullarınca tescil edilen geçmişin sivil mimarlık ürünlerini bile yıkamazsa yakan, yaktıran bir anlayışın egemenliğindeki kentsel yaşamımızda çevreye duyarlılık beklemek olanaksızdır.

Geçen elli yılda kentlerimiz, bitmek bilmez bir inşaat faaliyetinin sahnesi olmuştur. Bu dönemin kentlileri kentlerimizde adeta şantiye yaşamı sürdürmüşlerdir. Çünkü yapılan bu inşaatların önemli bir bölümü eski kent dokusu üzerinde gerçekleştirilmiştir. Kent insanları, kentlerimizde eskiden kalan ne varsa yok edilmesini, yerlerine yüksek yapılar yapılmasını modernleşmek olarak algılamışlar ve çektikleri sıkıntılara uysallıkla katlanmışlardır. Aynı kentsel alanda nüfusu ve yapı yoğunluğunu birkaç kat artıran bu sürece yetişemeyen -esasen yetişmesi de mümkün olmayan- kent yönetimleri kentlilere sundukları hizmetin standartlarını düşürmek zorunda kalmışlardır.

Sonuçta, sorunlarıyla boğuşan ve yakın gelecekte bu sorunlardan kurtulacağı beklenmeyen bugünün Türkiye kentleri ortaya çıkmıştır. Kentimiz İzmir'de de bu sorunlardan bolca bulmak mümkündür.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.