Haberler

Kadir Topbaş ve Ahmet Paksoy için iki öykü

Tarih: 12 Mayıs 2006 Kaynak: Referans Yazan: Osman Öndeş
Leonardo da Vinci'nin 1502 tarihinde Haliç'in iki yakasını bağlamak üzere hazırladığı 'Altın Boynuz Köprüsü' projesi, 2001 yılında Norveç'te hayata geçirildi. Vinci'nin İstanbul için hayal ettiği proje 500 yıl sonra Norveç'te hayata geçirilmiş oldu.

Önce Leonardo da Vinci’nin 1502 tarihli “Haliç Köprüsü” projesini anlatacağım. Mesleği mimarlık olan Kadir Topbaş Bey’in bu öyküyü bildiği ve yine de zevkle okuyacağı inancındayım.

Leonardo da Vinci 1502’de Sultan II. Bayezid’e Haliç’in iki yakasını bağlayacak bir köprü projesi hazırlamıştı. Altın Boynuz Köprüsü olarak gerek mimarlık tarihine kaydedilen ve gerekse da Vinci’nin yaşam öyküsünde çok ilginç bir yeri olan bu proje, çağdaş köprü mimarlık teknolojisinin oluşmasından üç asır öncesine ait mükemmel bir tasarımdı. Köprü 240 metre uzunluğunda ve 24 metre genişliğinde tasarlanmıştı ve deniz sathından 40 metre yükseklikteydi. Tek bir ayak üzerine halatlarla desteklenen köprünün karadan karaya tam uzunluğu ise 360 metreyi buluyordu.

20'nci yüzyılın sonlarında Norveçli ressam ve toplumsal sanatlar araştırmacısı Vebjorn Sand, 1996’da Leonardo da Vinci’nin mimarlık ve mühendislik dehasının örnekleriyle süslenmiş bir sergide bu projenin tasarımlarına tanık oldu ve bu eseri dünyaya ebedi bir güzellik daha kazandırmak amacıyla çalışmaya başladı.

“Bir tarih yaratmalıyız” diyordu ve Norveç mimarlık mühendislik fakültelerinden bir grup bilim adamıyla Leonardo da Vinci'nin "Altın Boynuz-Haliç Köprüsü" projesini günümüze uyarladılar. Bu projeyi gerçekleştirmek için Norveç’te saptadıkları en uygun alan Oslo ve Stockholm otoyolu arasında kalan As kasabası kanalı oldu.

Köprü Norveç'e kuruldu
Bu köprü insanlığın kültür, sanat ve bilimdeki evrensel devrimi olan rönesans sanat ve bilim anlayışının bir simgesi olarak Türkiye-İstanbul yerine Norveç’te yaşam buldu.

Altın Boynuz-Haliç Köprüsü için Leonardo da Vinci defterine muhtelif tasarımlar çizmiş ve Padişah Sultan II. Bayezid’e de bir mektupla bu projesini anlatmıştı. Fatih Sultan Mehmed ve Mükrime Hatun’un oğlu olan Sultan II. Bayezid’in ömrü bu projenin incelenmesine de yetmedi.

Bu tasarımı bilgi işlem teknolojisine uyarlayan Dr. Tech. Olav Olsen a.s.’den Stein Atle Haugerud biri taş, diğeri ağaç kullanımlı iki model üretti. Norveçlilerin oylamasına sunulan tasarım, doğal olarak Norveç halkının ağaca olan sevgisi doğrultusunda daha da geliştirildi ve Selberg Architects mimarlık firması nihai projeyi tamamladı.

Leonardo da Vinci'nin Altın Boynuz Köprüsü tasarımı, Avrupa ile Asya’yı, Hıristiyanlık'la İslam'ı birleştiren tarihi bir değer olarak anlatılmaktadır. “İtalyan rönesansı Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşam felsefesinden etkilenmiştir” denilen belgelerde Leonardo da Vinci ise oryantalizmin ilk hayranlarından biri olarak görülmektedir.

Da Vinci'nin hayali gerçek oldu
Norveç Leonardo Köprüsü, yayalar ve bisikletliler için 31 Ekim 2001 günü açıldı. Köprünün inşaatından boyanmasına kadar pek çok Norveç firması katılımda bulunmuşlardı. Leonardo Köprüsü’nün boyanması için Norveç Jotun boya firması uzmanları son rötuşları yaparak, yetkililere teslim ettiler.

Da Vinci’nin İstanbul için hayal ettiği köprü 500 yıl sonra gerçek olmuştu. Köprüden geçenler arasında İsmet Uçarlı adlı bir Türk genci de vardı. Ailesi orada yaşıyor ve İsmet Uçarlı da okuluna bisikletiyle gidip geliyordu. Artık Leonardo Köprüsü sayesinde yolu çok daha kısalmış olacaktı.

Yıllar sonrasında Türkiye’ye döndüğünde İstanbul’da Şükrü Ergün başkanlığındaki Jotun Boya Sanayi A.Ş. firmasında kendisi gibi pırıl pırıl genç kuşak yöneticilerden oluşan bir kadro arasında yer aldı. Bana Leonardo da Vinci Köprüsü öyküsünü de İsmet Uçarlı anlatmıştı. Ben de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş Bey’e anlattım.

İkinci öykü 40 küsur sene İstanbul’un iki yakası arasında on milyonlarca yolcu taşımış fakat artık tarih olmuş stimli on yolcu gemisini anlatmaktadır. Hem Kadir Topbaş Bey’in hem de İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) A.Ş. Genel Müdürü Dr. Ahmet Paksoy’un "Haydi İstanbul Vapurunu Seç" tasarımı günlerinde bu öyküyü de sevecen ve kent tarihi açısından sahiplenilecek bir konu olarak değerlendirecekleri görüşündeyim.

İki vapura Glasgow talip oldu
Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nde (TDİ) Muzaffer Akkaya kaptanın genel müdür olduğu yıllardı. Beni Glosgow’dan bir şahıs aradı. Glasgow kenti kuruluşunun yanılmıyorsam 500'üncü yıldönümünü kutlayacaktı. Kent yaşamında iz bırakmış her olay ve eser Glasgow’a yeniden kazandırılmak isteniyordu.

Glasgow-Fairfield Gemi İnşa Tersanesi Glasgow tarihinde unutulmaz yeri olan bir sanayinin adıydı ve en büyük gemi inşa tersanesiydi. 1988’de krizden çıkamadı ve Norveçli Kvaerner firmasına satıldı. Fakat Kvaerner 1999’da gemi inşaatı alanından çekilince Glasgow’da kalan son gemi inşa tersanesi de kapandı ve tarih oldu.

Türkiye Denizcilik İşletmeleri 1960 yılında Fairfield’e Şehir Hatları için 781 grostonluk 10 adet, yazın 1952 yolcu kapasiteli vapur sipariş etmişti. Benim 1995 yılı kayıtlarından ve o senelerdeki verilen adlarıyla hatırlayabildiklerim Kanlıca, Kuzguncuk, Ataköy, İnkılap, Ali İhsan Kalmaz, Turan Emeksiz vapurlarıydı. Demek ki, diğer dördü kadro dışı kalmıştı.

Glasgow Kent Belediyesi Kutlama Vakfı temsilcisi olan zat, birkaç hafta sonra İstanbul’a geldi. Bu vapurların dünyada kalan ve çalışmakta olan son stimli yolcu vapuru olduklarını, bu vapurların gemi inşa tarihi kadar, Glasgow kent tarihi açısından da hudutsuz değer ifade ettiğini söylüyor ve iki vapuru satın almak kararıyla yardımcı olmamı rica ediyordu.

Ben bu vapurların Fairfield’de inşa edildiği 1960-61 yıllarında İngiltere’de

Southampton, Weymouth ve Hull’de New Castle, South Shields, Swan and Hunter, Barrow ve Glasgow‘da Harland and Wolf tersanelerinde toplam dokuz ay görevli olarak kaldım. En çok da Glasgow’da kaldık.

Nostaljik geziler yapılabilir
Dünyanın yaşayan en son şehir tipi stimli vapurları TDİ-Şehir Hatları İşletmesi’nde bulunuyordu ve Glasgow kenti adına iki vapuru satın almaya hazırdılar. Genel Müdür Muzaffer Akkaya Bey’i makamında ziyaret ettik. Bu vapurların işletme maliyetinin dizel motorlu vapurlara nazaran yüksek olmasına rağmen, Karaköy-Kadıköy arasındaki yolcu trafiğinin en yüksek kısmını bu vapurların taşıdığını ve bunların yerine koyabilecekleri başka bir vapur da olmadığını belirterek çaresiz olumsuz cevap verdi.

Glasgow kuruluşunun 500’üncü yıldönümünü Fairfield’in yaşayan son eserleri olan Şehir Hatları vapurlarına kavuşamadan kutladı. Bu vapurlar ise yine büyük bir alçakgönüllülükle yüz binlerce yolcu taşımaya ve kalanları da Haliç’te bağlanmaya devam ettiler. Şimdilerde ne haldeler bilemiyorum.

Derim ki, kalan bir vapur restore edilsin ve nostaljik turist gezileri için yaşatılsın. Ya da müze gemi olarak Koç Müzesi’ne armağan edilsin.

Geçenlerde Dresden’de Elbe Nehri üzerinde yandan çarklı stimli yolcu vapurlarının ihtişamlı geçit resmi vardı. Dresden Kent Meclisi nice yıllar öncesinde dünyanın en yaşlı ve en büyük yandançarklı stimli yolcu vapurlarının sahibi olan şirketlere koruma desteği vermişti.

İnşa yılları 1885 ile 1929 arasında değişen yandançarklı stimli, dünyanın en eski ve en büyük sekiz yolcu vapuru arada bir kazanlarından stim koyvererek onları seyreden binlerce Dresdenliye ve turistlere caka sattılar. Ve gelecek yıllarda da aynı gösterilerine devam edeceklerini ilan ederek mazinin renklerine renk kattılar.

Asırlardır öykü anlatanlar, “Gökten bir elma düştü” diye sözlerini bağlarlar. Bu bir meddah geleneği de sayılabilir. Biz de büyüklere anlattığımız öyküyü aynı sözlerle bitirelim ve gökten iki elma düştü diyelim...

İstanbullular vapurunu seçiyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bağlı şirketlerinden İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş.'nin (İDO), deniz ulaşımında kullanılmak üzere hazırlatılan 8 ayrı modelden birinin İstanbullular tarafından belirlenmesi için başlattığı kampanyasına, yoğun ilgi var. Kadir Topbaş, yeni gemilerin şu anki vapurları tasfiye etmeyeceğini, mevcutların filodaki nadide yerlerini koruyarak hizmet vermeye devam edeceklerini ve yeni neslin filodaki yükü hafifletmek için üretileceğini söyledi. Arzularının teknik donanımları ve konforu artırılmış, kendine özgü gemilerle İstanbullulara hizmet vermek olduğunu ifade eden Topbaş, “İDO, Marmara boyutunda hizmet veriyor, bu vapurlar İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından kentimizin iklimsel ve coğrafi özellikleri incelenerek geliştirildi. Eski vapurlarımızın eksiklikleri dikkatlice incelenerek giderildi, güzel özellikler aynen korundu. Sonuç olarak İstanbul’un geleceğine hitap eden, 8 tasarım ortaya çıktı. İnternet üzerinden ve kentimizin belli noktalarında bulunan oylama formlarıyla tercihlerinizi bildirebilirsiniz” dedi.

Oylama için "sirketihayriye.com" adlı siteye, Büyükşehir Belediyesi'nin "ibb.gov.tr" ile İDO'nun "ido.com.tr" resmi sitelerinden "Haydi İstanbul vapurunu seç" linkinden ulaşılıyor.
Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.