Haberler

Kamusal soslu planlama

Tarih: 10 Mayıs 2006 Kaynak: Birgün Yazan: Korhan Gümüş
Kapalı bir planlama modeli ile İstanbul’un ne ulaşım sorunu çözülür, ne güvenli bir yapılaşma sağlanır, ne çevre korunur, ne haksız kazançlar, yolsuzluklar engellenir.

Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) Başkanı Hüseyin Kaptan planlama faaliyetlerinde resmi kurumlar dışında STK’ların, Mimarlar Odası gibi meslek kuruluşlarının ve üniversitelerin görev aldığını söylüyor (Bakınız 29 Nisan tarihli Milliyet Emlak, sayfa 18). Meğersem İMP planlama sürecine STK’ların katılımını sağlamış. Ama ne yazık ki haberimiz olmamış!

Bu duruma kim olsa şaşırır: Hiç uğraşmadan ve zaman kaybetmeden başka ülkelerdeki kentlerin katılımla ilgili programları hakkında bilgi alabiliyoruz. Web sitelerinde bu programlar açık olarak ilan ediliyor. Hatta bu kentlerin temsilcileri hiç üşenmeden İstanbul’a dahi gelip katılım için hangi yöntemler uyguladıklarını anlatıyorlar. AB ve kendi ulusal programları çerçevesinde Türkiye’deki STK’ları dahi kendi yerel yönetim programları hakkında bilgilendiriyorlar. Ama bütçesini bizim oluşturduğumuz, burnumuzun dibindeki İMP’nin (planlama işlevinin en temel gereği olan) katılımla ilgili programları sanki bir ‘devlet sırrı’ gibi bizden saklanıyor. İMP gizli ya da yasadışı bir örgüt de olmadığına göre, sonradan bize katılımla gerçekleştirildiği söylenen bu programları İstanbullulardan kim gizliyor? Neden planlama sürecinin en temel işlevini, yani katılım modeli ile ilgili İMP’nin programlarını bir türlü öğrenemiyoruz? Acaba bu işte bir yanlışlık mı var?Hüseyin Kaptan’ın gazetelerde yer alan bu sözlerini katıldığı, görev aldığı söylenen kuruluşlar, STK’lar doğruluyor mu?Yoksa bu sözler göz boyamak için mi sarf ediliyor? Yoksa bu kuruluşların isimleri İstanbulluları yanıltmak için mi kullanılıyor?

Oysa aynı İMP karşımıza çıkmış, İstanbul için bir çevre planı hazırladığını iddia ediyor. Bu iddiayı ciddiye alacak mıyız? Eğer bu bir şaka değilse, o zaman sormamız gerekiyor: Sakın Hüseyin Kaptan’ın ‘plan’ dediği şey İMP’de kendi başlarına hazırladıkları ve istedikleri kişilerle tartıştıkları, özel fikirlerini içeren bir rapor olmasın? Yoksa kendi önerilerini ‘plan’ diye mi sunuyorlar?

Böyle bir ihtimalin gerçekleşmesi başka hangi anlama gelebilir? Bu sorulara cevap bulmak için bir tek kıstasımız var: Kamu tarafı katılımla ilgili sorumluluklarını hangi nesnel programlar içinde geliştiriyor? Planlamaya katılım için ne tür programlar öngörüyor ve bunları hangi iş planları içinde gerçekleştiriyor? Örneğin üniversiteler planlama sürecinde hangi işlevleri üstleniyor? STK’lar hangi programlara dahil oluyor ve hangi işlevleri yerine getiriyor? Bu soruları defalarca sormamıza ve çeşitli öneriler getirmemize ve aradan bir yıl geçmesine rağmen hala bilmiyoruz. Planlamanın çok özneli bir süreç olduğunu düşünürsek, plan hazırlığının ilk işi bağımsız profesyonel kesimlerin ve sivil toplum kesimlerinin nasıl bir program çerçevesinde katılacaklarının tartışılması ve bu tartışmalardan ilgili herkesin haberinin olması gerekmez mi?

Yoksa İMP kendisine kamu sosu bulanmış bir şirket gibi hareket ediyor?
Yoksa İMP kendi adıyla çelişen bir şekilde çalışan; kamuya araştırma ve görüşlerinden oluşan bir rapor hazırlayan bir şirket mi? Ya da ayrıcalıklı bir şirkete bağlı çalışan ihale ile iş almış bir çalışma grubu mu? Yoksa kamu kaynakları adına plan dedikleri ama eşe dosta iş bulmak için uydurulmuş bir çalışma için mi tüketiliyor? İMP kendisine kamu sosu bulanmış bir şirket gibi hareket ediyor ve ayrıcalıklı katılım imkanı (tekeli) tanınmış ve kamusal sorumlulukları tanımlanmamış çalışma gruplarından mı oluşuyor? O zaman kalıtımla ilgili kamusal sorumlulukların yerine getirilmesi için boşuna bekliyoruz. Eğer karşımızda kamu yerine böyle bir imtiyaz elde etmiş bir şirket varsa, başka kuruluşların katılımı için neden uğraşsın? Neden kendisine sağlamış olduğu ayrıcalıkları paylaşsın? Karşımızda bir özel kuruluş olsa, katılımı tartışmak gibi bir sorun olmaz; İMP de diğer kuruluşlar gibi davranır. Ama eğer bu kuruluş aynı anda hem kamu, hem de özel şirket gibi hareket etme imtiyazına sahipse, o zaman karşımızda katılımla ilgili çok ciddi bir sorun var demektir. Eğer öyleyse, ondan başka kuruluşlarla işbirliği yapmak, bilgi paylaşmak, kamusal sorumluluklarını yerine getirerek çok boyutlu ve çok kuruluşlu bilgi üretimini desteklemek gibi görevleri nasıl bekleyebiliriz?

Belki de ondan yapamayacağı bir şeyi isteyerek, yani kamusal sorumluluklarını yerine getirmesini bekleyerek boşuna zaman mı kaybediyoruz. Kamunun, eğer piyasadan hizmet alınacaksa, kendi yandaşları ile şişirdiği imtiyazlı şirketlerle İstanbulluları kazıklamaması, bütün planlama, mimarlık, kentsel tasarım, araştırma gruplarına eşit mesafede durması, profesyonel hizmet alımlarında bilgi üretimini teşvik edici nesnel bir program çerçevesinde hareket edebilmesi gerekir. Bir şirket, ya da bir şirketten ihale ile iş almış olan bir çalışma grubu kendisine ‘kamu kuruluşu’ statüsü veriyorsa, bunun hesabını kim verecek?

Bu nedenle İMP’nin Başkanı Hüseyin Kaptan’ı son bir defa daha aşağıdaki sorulara cevap vermeye çağıralım:
-Akademik ve profesyonel alanın planlama sürecine bağımsız olarak katılması için hangi programları geliştirdiniz ve bunları nasıl tartışmaya açtınız?
- Kamu alanındaki profesyonellerin çok şapkalı kimlikler kazanmasına (hem akademisyen, hem kentsel tasarım proje müellifi) karşı hangi yöntemlerle geliştirdiniz?
- Çok aktörlü ve çok katmanlı uygulama deneyimlerini nasıl ve kimlerle tartışarak gerçekleştirdiniz? Örneğin STK’larla nasıl işbirliği yaptınız, hangi programlar ilan ederek, çalışmalarını desteklediniz?
- Belediye şirketleri aracılığıyla hizmet alan ve hizmet veren tarafların örtüşmesine dayanan yasalara aykırı kartelleşmelere karşı ne yaptınız?
- Özellikle kamusal sorumluluğunuz olan hizmet üreticisi olmayan kesimlerin, halkın çıkarına olacak bağımsız bir izleme kapasitesinin oluşması, halkın uygulamalardan haberdar olması için neler yaptınız?

Kamusal işlevler, sorumluluklar yerine getirilmeden bir kent planlanamaz
Eğer İMP ihale ile bir şirkete hizmet veren bir çalışma grubu ise ve kendisine kamu süsü veriyorsa, bu sorulara cevap veremez. Özneler arası bir rol oynayamaz. Bağımsız profesyonellerin ve STK’ların katılımını sağlayamaz. Bu tür tekeller, imtiyazlı gruplar planlama gibi kamusal işlevlerin geliştirilmesi ve katılım karşısındaki en büyük engellerdir. Kamunun işvereni olduğu bir şirketin yanında kim ihaleye girebilir? Tam tersine böyle bir kuruluş bir kara delik gibi bütün profesyonel bilgi üretimini kendi tekeline almaya, kapalı ilişkiler içinde başka hizmet üreticilerini kendi patronajı altına almaya çalışır.

Bu sözleri “bizi neden sürece katmadılar” diye alındığımız için söylemiyoruz. Planlama yöntemi ve katılımla ilgili sorunlar İstanbullular açısından hayati bir önem taşıyor. Bugünkü katılım modeli güçlü olanların katılabildiği ve ancak informel bir ilişki içinde taleplerin iletilebildiği, eşitsizlik ve haksızlık yaratan bir model. Bu modelde İstanbul’un ne ulaşım sorunu çözülür, ne güvenli bir yapılaşma sağlanır, ne çevre korunur, ne haksız kazançlar, yolsuzluklar engellenir. Çünkü bu modelde sorunlardan beslenenler karar verici hale gelir. Bu modelde plancılar, uzmanlar, akademisyenler da kendi kamu yararlarını temsil eden bir çıkar grubuna dönüşür. Kenti kendi kurmaca dünyalarında kendi planladıklarını zannederler. Sonuçta ‘plan’ diye ortaya koydukları kendi özel görüşleri ve önerileri ile sınırlı kalır ve temsil kabiliyetini kaybeder. Çünkü kamusal işlevler, sorumluluklar yerine getirilmeden bir kent planlanamaz.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.