Haberler

İstanbul'a tiyatro yapıları...

Tarih: 20 Haziran 2006 Kaynak: Cumhuriyet
15 milyonluk bir kentin sanatsal ihtiyaçları arasında tiyatro binalarının, tiyatro yapmaya uygun donanımlı boş alanların öncelikle ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Şan Tiyatrosu'nun yeniden hayata döndürülmesini düşlüyorum, Elhamra'nın yaşamımıza karışmasını bekliyorum, Vezneciler'de eski günlerden geriye ne kaldıysa onarılmasını istiyorum, tiyatrodan anlayan mimarlar tarafından yapılacak 500-600 kişilik yeni salonlar ve donanımlı boş mekânlar hayal ediyorum...

2010'da İstanbul, Avrupa Kültür Başkenti oluyor. AB dışında kalan kentler arasında İstanbul, AB ülkeleri arasında da 600 bin nüfuslu Essen ve 200 bin nüfuslu Pecs kültür başkentleri. Essen ve Pecs'in işi zor değil diye düşünüyorum, ama İstanbul için aynı şeyi söylemek imkânsız. Hem her alanda beklentiler çok yüksek, hem de çözüm bekleyen onca sorun düşünüldüğünde, dört yıl göz açıp kapayana dek geçecek gibi....

Yaşam soluğu
Sorun denince, aklıma öncelikle, içinde bulunduğum alana yönelik olarak tiyatro yapıları geliyor. Bugün, İstanbul gibi bir kentte kaç tiyatro var? 'Çok amaçlı' olup genelde tiyatronun amaçlarına hizmet etmeyen salonlardan söz etmiyorum, ki onlar da sayıca bir elin parmaklarını geçmezler. Londra, Paris, Berlin, Brüksel gibi kentlerdeki eski ve yeni yapılarla kıyaslandığında İstanbul adına ortaya çıkan sonuç üzücü. Bu nedenle de 15 milyonluk bir kentin sanatsal ihtiyaçları arasında tiyatro binalarının, tiyatro yapmaya uygun donanımlı boş alanların öncelikle ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Şan Tiyatrosu'nun yeniden hayata döndürülmesini düşlüyorum, Elhamra'nın yaşamımıza karışmasını bekliyorum, Vezneciler'de eski günlerden geriye ne kaldıysa onarılmasını istiyorum, tiyatrodan anlayan mimarlar tarafından yapılacak 500-600 kişilik yeni salonlar ve donanımlı boş mekânlar hayal ediyorum... Bırakınız kültür başkenti olmayı bir yana, İstanbul gibi 'kent/sanat/kültürel kimlik' buluşmasını her yönüyle, her an yaşayan bir kente yakışacak olandır bu... İşte o zaman yaşam soluğu hiçbir biçimde kesilmeyecektir bu kentin...

Tiyatro binaları
Aynı sorun yıllar önce de gündeme gelmiş: 1 İkinciteşrin Kasım 1943 sayılı 'Perde ve Sahne' dergisinde Nu sret Safa Coşkun , 'İstanbul'a Bir Tiyatro Binası Hediye Edelim' başlıklı yazısında, ''Bütün yurttaşları bu sanat seferberliğine çağırıyorum'' diyor. ''Yeniye, güzele, iyiye doğru gittiğimiz iddiasındayız... Fakat İstanbul şehri bir tiyatro binasından mahrumdur. Meşhur Alman ses sanatkârı Erna Sack Sirkeci'den trene binerken 'İkinci defa gelişimde, konserimi Ayasofya'da vereceğim!' dedi... Herr Belda' nın idaresindeki Berlin Yaylı Sazlar Orkestrası, eskiden belediyenin elinde olan şimdiki Ses'te konser vereceği zaman, viyolonseller, baslar sahne merdivenlerinden sığmadı. Silezyalı Kuartet heyeti, konserlerini verdiği sinemada, merdiven altında giyindi. Yüzümüzün rengi, hicabımızın pembeliğini göstermeyecek kadar esmer mi? Güzel sanatlarda bir arpa boyu ileri gittik ise bunu tiyatromuza medyunuz... Ben Cumhuriyetin ilanından beri, İstanbul'da vali ve belediye reisliği etmiş zevatın hiçbirini affetmiyorum. Kadıköy'e hiçbir işe yaramayan koskoca bir hal binası yapanı da, Taksim Gazinosu'nu şehre hediye edeni de. Şehre bir tiyatro binası hediye etmedikleri için affetmiyorum... Peki, netice ne olacak? İş bize, şehirliye düşüyor. Baylar, kolları sıvayıp doğduğumuz, büyüdüğümüz yahut tahsil ve terbiyemizi aldığımız veya ekmeğimizi kazandığımız şehre borcu muz var. Bu borcu edaya, İstanbul'un bir kültür merkezi olduğunu düşünen bütün yurt koşabilir.''

Kırılgan kent
Evet, bugün şehre hediye edilen tiyatro binaları yok değil, ama yeterli mi? İstanbul'u her anlamda yıllardır hoyratça sömürüyoruz, hırpalıyoruz. Güzelliklerle iç içe olması gereken bu duyarlı ve kırılgan kent, yaşanan yoğun göçler, toplumsal çöküntüler, çarpık yapılanmalar, bilinçsiz yönetimlerle bastırılmış durumda. 'Theatreschrift' dergisi 'kent/sanat/kültürel kimlik teması' üzerine yaptığı bir araştırmada, bir kentte sanatsal anlamda en önemli görevin o kentte yaşayanlara düştüğü sonucuna varıyor. Sanatsal anlamda olumlu patlamalar ancak böyle gerçekleşebiliyor. Bu açıdan bakıldığında, yıllar önce Nusret Safa Coşkun' un yaptığı çağrı, bugün, tabii ki farklı düzlemlerde değerlendirilmek koşuluyla, üzerinde düşünülmesi ve çözüm üretilmesi gereken önemli bir sorunu bir kez daha gündeme getiriyor.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.