Haberler

İznik'te yılan hikâyesi

Tarih: 27 Haziran 2006 Kaynak: Radikal Yazan: İkbal Polat
Senaryo yazımında nedenselliğin kronolojiden önce geldiği söylenir. 'Cargill filmi' de bu kurala başından bu yana uyuyor. Sonuç nedenden önce ya da neden sonuçtan önce gelebilir önemli olan olayın gerçekleşmesi. 1998'de başlayan ve mahkeme koridorlarında geçen 3. sınıf kötü Amerikan dizisine dönen Cargill hikâyesi, bugünlerde kendini devam ettirebilmek için yeniden çıkış imkanı arıyor. Cargill, GDO'lu olduğu söylenen mısırdan pasta, bisküvi gibi gıda mamullerinde kullanılması için nişasta üretmek üzere, toplumsal kesimlerin muhalefetine rağmen İznik Gölü kenarına kurulmuş, -ABD'nin mevcut yönetiminde güçlü etkisi olduğu rivayet edilen-, ABD kökenli dünya gıda tekeli olan bir sanayi kuruluşu. Bu sanayi kuruluşuna karşı çok yazıldı, çizildi, davalar açıldı, kazanıldı. Hatırlarsak dizinin son sahnesi, 2005 Temmuz'unda Cargill'in bulunduğu tarım alanının, Başbakan'ın Bush'u ziyaretinden sonra Özel Endüstri Bölgesi olarak ilan edilmesi üzerineydi. Arkasından başlatılan hukuk sürecinin sonucunda 20 Mart günü Danıştay 10. Dairesi yürütmeyi durdurma kararı alınca, Cargill yine yasadışı bir zeminde sıkışıp kaldı.

Danıştay 10. Dairesi'nin Cargill'in "Özel Endüstri Bölgesi" ilan edilmesi kararına karşı açılan davada yürütmeyi durdurma kararı vermesinin hemen ardından, Başbakan Türk Müteahhitler Birliği Konferansı'nda yaptığı konuşmada, kalkınmanın önünün Danıştay kararlarınca engellendiği yorumuna neden olmuş, Yargıtay tarafında da "Hukuku içine sindir" olarak karşılığını bulmuştu. Böylelikle Cargill filminin sub-story'leri bir yandan doludizgin, bol atraksiyonlu ilerlerken ana hikâyede de yeni sahnenin hazırlıkları başlıyordu. Danıştay 2. Dairesi'ne yapılan saldırının ardından TÜSİAD'ın hükümete yönelik, bizler ve onlar ayrımı yapıldığına yönelik eleştirilerine, Başbakan'ın cevabı "yapmanın yıkmaktan zor olduğu" oldu. Ne tesadüftür ki, aynı tarihte Cargill yönetimi Orhangazi'de bir basın toplantısı yapıyor ve yapmanın yıkmaktan zor olduğunu söylüyordu.

Yasadışı
İmar planında görünmeyen ve İmar Kanunu'na göre yasadışı olan Cargill'in yıkılması ve Danıştay kararından itibaren 30 gün içinde bu yıkımın uygulanmaması durumunda ilgili kurumların suç işleyeceği görüşüne karşı, Cargill tarafı Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararının kendilerini yasadışı ilan etmediği, yürütmeyi durdurmanın iptal anlamına gelmediği, durup bir düşünülmesi gerektiğini ifade ediyor. Kim neyi düşünecek? Özel Endüstri Bölgesi kararı düşünülmeden mi alınmıştı diye sorulurken, Cargill tarafı devam ediyor, Danıştay'ın kararını temyize götürdüklerini, yapacakları 30 milyon dolarlık ek yatırımı askıya aldıklarını ve olmadı çekip gideceklerini açıklıyorlar. Karşı tarafın bir şey demesine fırsat vermeden de ekliyor: "Swedihs Match'i kaçırdınız, bizi de kaçırıyorsunuz, yapmak yıkmaktan zor" diyorlar. İşte şimdi bu yapmak ve yıkmak hadiselerinin nasıl geliştiğine, belki de en güzel örneği, kendileri çıkarıyor. 1998 yılında gelen Swedish Match'in KAV Kibritlerini nasıl yıkıp gittiği başka bir yazının konusu olup, çektikleri su bitince kendilerinin ne yapacağı ise bir soru olarak şimdilik kalsın. Aslında durumu şöyle tersyüz edip bir bakarsak bu ülkede yıkmanın yapmaktan daha zor olduğunu göreceğiz. Bakınız Gökkafes'e ve diğerlerine.

Hitchock, senaryo yazımında filmin gerçekliğini artırabilmek için, üçüncü sahnede ortaya çıkacak katilin silahını birinci sahnede göstermeniz gerektiğini söylüyor. Yoksa nerden çıktı bu silah diyen seyirci için filmin inandırıcılığı bozulabilir. Cargill'de de bu tür senaryo yazım hataları, filmin inandırıcılığını zayıflatıyor, gerçeği ise görünür kılıyor. Danıştay'ın 20 Mart tarihindeki yürütmeyi durdurma kararının hemen ardından 20 Nisan tarihinde Tarım Bakanlığı'ndan Cargill'e özel yasa isteği açığa çıkıyor. AKP Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu tarafından verilen yasa tasarısıyla, tarım arazilerine yapılmış bina ve tesislerin, metrekaresi için 5 YTL ödenerek istenilen amaçla kullanılması sağlanıyor. Diğer bir AKP milletvekili Turhan Çömez ise bir şirket adına kanun teklifi verildiği kanaati oluşmasının kamuoyunda rahatsızlık uyandırdığını belirtiyor. İnandırıcılık öyle çökmüş ki, AKP içinde de muhalefet yükseliyor. Halbuki bu yasa tasarısı Danıştay'ın kararının yürütmeyi durdurma olabileceği ihtimalini düşünüp 20 Şubat'ta çıkarılmış olsaydı, film inandırıcılığını koruyabilecekti. Demek ki Danıştay'ın kararı gerçekten şok edici olmuş ya da senaryo biz gerçeği görebilelim diye bu kadar kötü kurgulanıyor.

Tavuklara yem
Film bitmiyor tabii ki. Cargill mi başka bir kavganın sub-story'si yoksa başka kavgalar mı Cargill'in sub-story'si bilmiyoruz, ama en son eklenen Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun hazırladığı rapora, Maliye Bakanı Unakıtan'ın oğlu işadamı Abdullah Unakıtan'a ait şirketin mısır ithalatı girince filmin heyecanı da artıyor. Bakan Unakıtan oğlunun mısırları tavuklara yem olarak ithal ettiğini söylemiş, Cargill'le bağı var mı bilmiyoruz ama Cargill'in mısır nişastasını Ülker grubuna sattığı söyleniyor.

Bu arada Danıştay'ın l. Dairesi'nin, 24 Ocak 2006'da yargı kararlarını yani Cargill'in dört kez iptal kararını uygulamayan dönemin Bursa Valisi Oğuz Kağan Köksal'ın tutuklanması hakkındaki karar oybirliğiyle çıkıyor ama malum uygulanmıyor. 'Bak Ali Ne Olacak' öyküsüne dönen bu filmde AKP, ABD, Cumhurbaşkanlığı arasındaki ilişkilerin nasıl sonuçlanacağı ise en büyük merak konusu.

Hikâyenin nedensellik ağıyla kronolojik hattı, hayatın tuhaf gibi duran tesadüfleri, yaşamın bağlantılarını yakalamamızda yardımcı olabiliyor. Belki de böylelikle senaryo dışına çıkıp gerçeği yakalayabiliyoruz. Tüm bunlar olurken Cargill'in de mücavir alan sınırları içinde olduğu Bursa kentinin belediye teşkilatı "ön ödemeli su sayacı" sistemini uygulamaya sokmak istiyor. İsyan eden, yatırımlarını askıya alan ve çekip gitme tehdidi savuran Cargill ise İznik Gölü'nü besleyen yeraltı su kaynaklarından günde 3 ile 6 ton arası su çekiyor. Burada bir terslik yok mu sizce? Asıl isyan etmesi gereken kim? Sorun bu noktada yurttaşların ne yapması gerektiğinde kilitleniyor. Belki de ilk yapılması gereken bir an önce siyaseti ele geçirip kendisinin ön ödemeli kullanacağı su ile gıda egemeni bu devin kullanacağı suyu karşılıklı düşünmesi, kendini yönetenlere bu durumun meşruiyetini ve onu nasıl kalkındıracağını sorması olacaktır.
Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.