Ezcacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Eczacıbaşı, Galata Kulesi'nin karşısında bina satın aldı. Restorasyonu başlayan binaya taşınacak, yabancı misafirlerini burada ağırlayacak.

Galata Bölgesi iş adamlarının da gözdesi haline geldi. Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Eczacıbaşı, İstanbul'daki Galata Kulesi'nin tam karşısındaki tarihi mimarisiyle ünlü 100 yıllık binayı satın aldı.

Eczacıbaşı, bölgeye ticari anlamda ilgi duyan pek çok iş adamının aksine, toplam 960 metrekare alana sahip 6 katlı binayı herhangi bir ticari hedef gütmeksizin satın almış. Haftanın belli günlerinde artık Galata'da bulunacağını belirten Faruk Eczacıbaşı, binayı satın almasının asıl nedeninin yurtdışından gelen yabancı misafirlerini ağırlamak olduğunu söyledi.

Rezidans yapılacak
Restorasyon çalışmaları başlayan binanın alt katları bu nedenle rezidans tarzında düzenlenecek. Faruk Eczacıbaşı, yabancı konuklarla iş görüşmesi yaparken aynı zamanda onlara İstanbul'un bu tarihsel mekanını da tanıtma imkanı yakalayacağını söyledi.

Haftanın belli günlerinde artık Galata'da bulunacağını söyleyen Eczacıbaşı, yaklaşık 7 bin kitaptan oluşan kütüphanesini de Galata'daki yeni evine taşıyacakmış.

"Yahya Kemal'in şiirlerini okuduğunuz zaman İstanbul'un nasıl bir tahribata uğradığını anlıyorsunuz" diyen Faruk Eczacıbaşı, "Beyoğlu bütün çabalara rağmen kendini korudu. Bölge geleceğe yönelik olarak önemli bir turizm merkezi olmaya aday" dedi.

Prag'ı 10 milyon turist geziyor
Büyümenin sürdürülebilirliği açısından en önemli kavram olan katma değer yaratımının hizmet sektöründen başladığına dikkat çeken Faruk Eczacıbaşı, "İşte bu anlamda ön plana çıkan sektör turizm" dedi.

Bu atılımı başarabilen Çek Cumhuriyeti'nde Prag'ın tek başına 10 milyon turist çektiğini hatırlatan Faruk Eczacıbaşı, şunları anlattı:

"Çok sayıda değişik kültürün yer aldığı Türkiye ise sadece 21 milyon turist çekiyor. Türkiye büyüme modelinde turizm sektörünü çok daha iyi konumlandırmalı. Yabancılar bugün yatırım için geliyorlar.

Bu ülkeyi tanıtabilirsek halkları da tarihi görmek için gelecek. Bu nedenle İstanbul'u turizme açalım derken mega projelerle kentin tarihi dokusuna zarar vermemek, sürdürülebilirliği sağlamak, değerlerin korunmasında son derece hassas davranmak gerekiyor."