
Proje Tanımı ve Arsası
“Kamu Binaları ve Kamuyu Bina Etmek” kavramının araştırma ve sorgulanmasıyla başlanan proje, bu çıkış noktasından hareketle tasarıma rehber oluşturacak ek temaların ve verilen kentsel bağlama dair geliştirilen kişisel önerilerin (program, kapsam) formüle edilmesi yoluyla tasarlandı. Proje alanı olarak, İzmir’in Pasaport Bölgesi’nde, şu anda eski bir fabrika binasının bulunduğu alan seçilmiştir. Arazi kuzeyde Cumhuriyet Meydanı ve Alsancak, güneyde Konak ve batıda Pasaport İskelesi’nin oluşturduğu üçgen alanın tam ortasında, kritik geçiş noktasında yer almaktadır.
Tasarıma İlişkin Düşünceler
İzmir’in pasaport bölgesindeki arazi, kalabalık ve zengin dokusuyla, tam olarak metropolis yaşantısının bir yansıması gibidir. Öyle ki, arazideki farklı bina tipolojileri, tarihi ve yeni yapıların bir arada bulunmasının yanı sıra farklı fonksiyonel kullanımlar, farklı insan profilleri (iş adamları, iş kadınları, otoparkçılar, esnaf ve öğrenciler) ve bunun yanı sıra, alanın Konak - Alsancak arası bir geçiş bölgesi olarak kullanılması da arazinin bu sürekli değişim içinde olan yapısına katkıda bulunan diğer etmenlerdir. Şöyle ki, siz arazideyken bir süre sonra zamana bağlı olarak sürekli bir biçimde değişen ve yerini kendinden sonrakine bırakan şehir sahnelerinin bütününe bakmaya başlıyorsunuz. Bu sahneler bütünü de sizi gerçek bir performansın yani “yaşam performansı”nın içine alıyor. Dolayısıyla siz kendinizi gerçek bir performansın içinde hissetmeye başlıyorsunuz. Bu duruma Shakespeare’den bir alıntı yapacak olursak; “Life is a stage” (Yaşam bir sahnedir).
Kentsel bağlam üzerinden yapılan bu çıkarsamalarla, bu alanda insanları yaşam performansından (monoton olandan), performansın diğer bir boyutuna (gösteri boyutu) çekecek bir “House of Performance” (Performans Evi) yapmanın uygun olacağı düşünüldü. Bina programı ve kompozisyonunun oluşturulmasında dayanak noktası ise “performans” ın kendisi yani temel bir performans mekanının metaforik temsiliyetinin elemanları oldu. Şöyle ki performans mekanının temel elemanları olan sahne, sahne arkası, seyirci ve oyuncular ile seyirciler arasındaki “görünmez sınır” elemanı yorumlanarak bina programı ve kompozisyonunu belirledi.
Sahne Arkası: Profesyonel stüdyolar - dans, müzik, tiyatro stüdyoları, kayıt stüdyoları ve yönetim fonksiyonları.
Sahne: 500 kişilik oditoryum ve black-box fonksiyonları.
Seyirci: Bu program elemanları sosyal mekanlar ve kamuyu sahne arkasına taşıyacak program elemanlarından oluşturuldu. Bunlar; sosyal mekanlar (kafe, restoran, kütüphane) ve atölyeler.
Görünmez Sınır (Omurga): Bu eleman artık seyirci ve oyuncular arasında bir “sınır” olmaktansa, pozitif yönde geliştirilmeli ve en başından beri amaçlandığı gibi kamuyu sahne arkasına çekecek bir elemana dönüşmeliydi. Dolayısıyla bu eleman bir sergi ve aynı zamanda da sirkülasyon mekanı olarak tasarlandı. Öyle ki, bu program elemanı, saydam yüzeyleriyle binanın dış çeperlerine dayanacak, aynı zamanda da sergileme ve sirkülasyon fonksiyonuyla şehir ve oyuncular arasında bir etkileşim elemanına dönüşecekti. Buradan hareketle bu eleman da binanın “omurga”sını oluşturacak biçimde yorumlanmış ve kurgulanmıştır.
Performans, artistik performansın yanı sıra, arazideki insan hareketi ve aktivitesi olarak da algılanmıştır. Dolayısıyla, bina kompozisyonu oluşturulurken, sosyal mekanlar (kafeler, atölyeler, kütüphaneler...) ile performans mekanları (dans, müzik, tiyatro stüdyoları, oditoryum...) “omurga” olarak adlandırılan ve sergi + sirkülasyon elemanı (mekanı) olarak kurgulanan ve saydam yüzeyleriyle şehir (performansa dahil olması beklenen) ve bina (performans alanı) arasındaki etkileşimi sağlayan sergi ve sirkülasyon mekanına (omurga) eklemlenmişlerdir.Kamu Binaları ve Kamuyu Bina Etmek
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamış
Bütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!

