Doğa ve insan arasındaki ilişkide mimarlık önemli bir konuma sahiptir. Bu ilişkinin bir çatışma, yan yanalık veya bütünleşme olması noktasında mimari yaklaşım belirleyicidir.
Mimarlar odası 50. Yıl Parkı, doğa - kültür arasındaki ilişki üzerine mimari yaklaşımımızın temsilidir. Proje alanı kentlinin bu ilişkiyi mekansal olarak deneyimlemesi ve mekan üzerine düşünmesi için bir fırsat yaratmaktadır. Alan, mimarlık teması altında sanatsal ve kültürel aktivitelerle donatılmış, doğanın geliştirilerek kent kültüründeki önemini vurgulayan bir kimliğe kavuşturulmuştur.
Tasarımın temel öğeleri:
Otoyol:
Günümüz kentlerinde belki de mekansal sınırların en katısı, aşılması en zor olanıdır. Kent içinde kaldığında boyutları ve imkan verdiği hız ile onarılması güç hasarlar veren ulaşım arteridir.
Konstrüksiyon:
Mimarlığın temel elemanları olan yatay ve düşey düzlemler, doluluklar ve boşluklar üzerine kurulu kompozisyonlar ile mekan algısı ve deneyimi sunan geçirgen karakterde açık, yarı-açık ve kapalı mekanlar barındıran lineer bir strüktürdür. Strüktür içinde farklı sekanslar tasarlanmıştır. Tek dogrultuda uzun lineer karakteri yanında bulunan otoyola karşı bir tavırdır. Otoyol ile park arasında net bir sınırdır. İçinde kafeterya, işlik, toplantı ve sergi alanları, satış standları, dinlenme-oturma grupları gibi açık; yarı-açık ve kapalı mekanlar barındırmaktadır.
Yapay peyzaj :
Doğal ve yapay bir çok malzemenin düzenli bir biçimde yanyana getirilmesi ile oluşturulan açık alandır. Aktif ve değişken kullanımlara hizmet etmektedir. İnsanın doğaya müdahale anlayışının temsilidir. Manipüle edilmiş doğadır.
Promenad:
İnönü parkı ile kentin yoğun olarak yapılaşmış alanını birbirine bağlayan park içi ana sirkülasyon düzlemidir. Park kompozisyonu içinde doğa ile kültür arasında salınan kırılgan, kararsız bir ara fazdır.
Doğa:
Doğal kır benzeşimli peyzaja sahip alan olarak tasarlanmıştır. Doğa deneyimi ön plandadır. Gezinti, piknik, dinlenme amaçlı kullanıma hizmet etmektedir.