Kazananlar: Korhan Torcu, Ali Akarsu
Gebze Tarihi Kent Merkezi dokusu yüzlerce yıllık geçmişte birbirini etkileyen, tetikleyen farklı geçirgen katmanların üst üste binmesiyle oluşmuştur. Kent bu dokuyu var eden katmanların birbirleriyle karmaşık ilişkileri üzerinden analiz edilir, tasarım bu hesaplaşmadan bir senteze ulaşır, yapılı çevreye yeni bir katman olarak serilerek onu tarihsel süreklilik içinde başka bir kentsel üst sistem olmaya taşır. Hem kendi başına varlığını özgün ve kararlı tavrıyla belli eder hem de mevcut kent katmanlarını kültürel mekansal süreklilik sağlamak üzere uzlaştırmayı hedefler, mevcut dokunun olanaklarını belirgin kılarak çoğaltır.Bir yapılar bütünü olmak yerine, oluşturulan kentsel topografyayla mevcut doku arasındaki geçirgen ve sürekli ilişkiyi mümkün kılacak bir altlık sağlar.
Mevcut dokuya serilen yeni katman alanın kentsel dönüşümünü tarifleyecek, mevcut katmanları uzlaştıracak, yeni bir kimlik yaratacak bir kamusal-kentsel dış mekanlar sistemi, kentsel park olarak tasarlanmıştır. Tarihi Çoban Mehmet paşa külliyesi daha önceleri kentin biçimlenmesinde olduğu gibi tasarımın doğurgan düğüm noktasıdır. Sistem ondan kaynaklanarak, onun etrafındaki mevcut radyal oluşumun üzerinde yeni akslar ve yaklaşımlar önerir.
Külliyenin güneyinde, mevcut kot farkı altında kültürel işlevlerin kurgulanmasıyla oluşturulan mekan örgüsü lineer bir yayılım sistemi tarifler.Bu sistem iç avlu ve bahçelerle, lineer yırtıklarla yüzeyle ilişkilenir, kristal kutulardan bu yüzeye çıkılır. İç avlu ve bahçeler kent topografyası altındaki mekanlar için hareketin sürekliliğini olduğu kadar ışık ve havanın da sürekliğini sağlar. Kent topografyası üzerindeki geniş doğrusal yırtık külliyeden taşıdığı hareketi ve görsel sürekliliği iç avluda sonlandırır, bu negatif zemini iç mekanlar için canlı bir fuaye haline getirir. Külliyeyi çevreleyen ve tarihi kent merkezini algılanamaz kılan araç trafiği bu bölgede kentsel topografya ile külliye arasındaki muhakkak sürekliliği sağlayabilmek üzere yeniden değerlendirilmiştir.
Lineer kent topografyasının altına yerleşmiş fonksiyonlara eklemlenen başkanlık yapısı 'yapı' ile 'kentsel topografya' arasındaki belirgin ve kararlı arakesittir. Bir yanda kentsel topografyayı sınırlarken diğer yanda yeni bir kamusal mekan, geniş bir giriş ve toplanma alanı tanımlar. Zemin kattaki işlevler, kentsel topografyanın altındakilerle buluşur, kamusal aralık ve avlularla kenetlenerek devinir. Yapının üst katı külliye tarafından tek katı algılanan başkanlık ve onun uzantısındaki meclis salonunu barındırır.
Mevcut belediye binası ve çok amaçlı salonun bulunduğu yapı adası fiziksel çevrede yeşil yoğunluğunun artırıldığı, rekreasyon amaçlı kullanıma yönelik bir bütün, bir kent parkı olarak ele alınmıştır. Bu maksatla mevcut binaların buradan kaldırılarak külliye ile aynı fiziki ortamı paylaşan, çağdaş kurguda yer alması önerilir. Benzer doğrusal yayılım sistemi kent parkı üzerinde açık alan çeşitlemeleri yaratmak ve kamusal kullanımı yönlendirmek maksadıyla kullanılır. Bu bölgedeki tören alanı sadece özel zamanlarda değil, her an farklı kullanımlar için açık bir platform oluşturur. Çeşitli gösteriler, kültürel etkinlikler bu yaygın alanda gerçekleşir, lineer bantlarda çözümlenen sosyal donatı unsurlarıyla kent parkı yaşantısı zenginleştirilir. Tüm yapı adası kentin kamusal hayatında bir buluşma yeri haline gelir.
Hareket sürekliliğinin ve kamusal kullanımın belirleyiciliğinde gelişen proje, iki tarihsel bölge arasında, kentsel işlevlerin yoğunluğu nedeniyle silikleşen bağlantıyı yaya hareketi üzerinden yeniden kurar. Bu kültürel ve işlevsel bağlantı üretilen aks sistemi içinde mevcut dokunun boşluklarına sızarak yeni meydanlar, kentsel arayüzler oluşturur, peyzajın sürekliliğini sağlar.