Kazananlar: Nimet Aydın, Gizem Turgut

Günümüz alışveriş konsepti ‘tüketim’, ‘daha çok tüketim’ üzerine kurulmuştur. İnsanın aklını başından alan özel tüketim stratejileri geliştirilmiş, alışveriş birimleri devasal mekanlarda bütün ürünlerin bir arada satıldığı ‘shopping mall’ tipolojisine oturtulmuştur.
Her ne kadar bu anlayışa karşı olarak butik alışveriş merkezleri kavramı gündeme gelmişse de; bu tipolojiye uygun olarak, bireyin sosyokültürel aktivitelerin de katkısıyla istemi dışında içine alındığı kocaman bir dünya oluşturma tezi kurgulanmıştır.
Globalleşen dünya için üretilen malın ne pahasına olursa olsun ‘yalnızca satılması’ üzerine kurgulanan bu baskın tez, tüm globalleşme tavırlarında olduğu gibi gelenek- göreneklerle beraber, yerel ve insana özgü nüansların hepsini ortadan kaldırmıştır.

Arazinin Kent İçindeki Konumu
Yat limanından başlayan yaya arteri, Cumhuriyet Meydanı’ndaki kentsel boşluklarla güçlendirilerek Demirciler Çarşısındaki yaya odağının da katılımıyla Ali Çetinkaya Caddesi’nde bulunan proje alanını önemli bir dönüşüm senaryosunun parçası haline getirmiştir.
Yarışma alanı, tüm kentin ulaşım ağlarının içinde bulunması, iş merkezlerinin tam ortasında yer alması ve de mevcutta bulunan halk pazarı ve festival çarşısı alanının da alternatif bir turist odağı oluşturması nedeniyle de bu planlamada hayati bir öneme sahiptir.
Tüm bu veriler göz önüne alınarak da düşünülen yeni halk pazarı önerisinde, Cumhuriyet Meydanı ve Demirciler çarşısından gelen yaya aksı, proje alanının önünde oluşturulan tematik meydanla karşılanarak bu dönüşüme katılmaya çalışılmıştır.

Ayrıca, Kaleiçi’ndeki tarihi doku da fiziksel ve anlamsal olarak bu yeni merkezi etkilemiştir. Geleneksel halk pazarının yaya yaklaşımı düşünülürken, Karaalioğlu Parkı’ndan gelen yeşil dokunun ve deniz bağının tasarım için önemi açıktır.

Geleneksel Alışveriş Anlayışı

Geleneksel alışveriş anlayışı insanların üretimlerini dürüstçe pazarlamaları üzerine kurulmuştur.
Üreticinin ölçü aletlerini bile kullanmadığı, promosyonun olmadığı, çürük elmanın satılmadığı; alıcı ve satıcının arasında sosyal tabanlı doyumsuz bir ilişkinin yaşandığı alışveriş geleneğine karşılık; günümüzde alıcıyı yalnızca mekanikleşmiş tüketici olarak gören, fabrikasyon ürünlerin müşteriyi esir aldığı mekanlarda nakit paranın bile olmadığı bir dizi prosedürler zincirine tutan yapay bir ortam yaratılmıştır.
Tüm bunlara karşılık olarak da Doğu Garajı alanında düşünülen halk pazarı önerisinde, kendi alışveriş kültürümüzün devamı sağlarken, kent turizmi açısından da önemli bir yapıtaşı olacak yeni bir merkez yaratma anlayışı benimsenmiştir.