
Sanat Galericileri Derneği ile dDf - Dream Design Factory ortaklığında idf Uluslararası Fuarcılık A.Ş tarafından düzenlenen Artİstanbul 2006 - Uluslararası Çağdaş Sanat Günleri, 21-26 Kasım 2006 tarihleri arasında Salıpazarı’ndaki Antrepolar’da gerçekleştiriliyor.
8 farklı ülkeden bir çok sanat galerisinin de katılacağı fuarda Mine Sanat Galerisi, Haluk Özden’in eserlerini sergiliyor. Çağdaş sanatın en önemli isimlerinden biri olan Özden’in eserleri 21-26 Kasım 2006 tarihleri arasında, Artİstanbul’da yer alacak Mine Sanat Galerisi’nin standında ziyaret edilebilir.
Bu yıl ‘Bağlantı / Connection’ temasını taşıyan Artİstanbul 2006, her yıl artan katılım talepleri ve ziyaretçi sayısı göz önüne alınarak, profesyonel bir kurumsallaşma çerçevesinde yeniden yapılandırıldı. Artİstanbul 2006’da, dDf - Dream Design Factory ortaklığında idf Uluslararası Fuarcılık A.Ş ile anlaşma sağlandı. Çeşitli yeniliklerin yanısıra mekan değişikliğine de gidilen Artİstanbul 2006’nın yeni mekanı, daha önce İstanbul Bienali’nin düzenlendiği alanlardan biri olan Salıpazarı’ndaki Antrepolar.

Haluk Özden Biyografi
İstanbul / Moda’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Galatasaray Lisesi‘nde tamamladı. Fransa‘nın Grenoble kentinde 1 yıl ekonomi okudu. Ardından Türkiye‘ye dönerek Mimar Sinan Üniversitesi‘nin (D.G.S.A.) Grafik Sanatlar bölümüne girdi. 1983 yılında yüksek lisans diplomasını üstün başarıyla alarak mezun oldu. Lise yıllarından başlayarak ilgilendiği gitar onu klasik, rock ve caz alanında birtakım yoğun etkinliklere yöneltse de bunları serbest olarak yaptığı grafik çalışmalarıyla birlikte yürütmeye çalıştı. 1995 yılında caz sanatçısı Önder Focan‘ın “Sekiz” isimli albümünde misafir sanatçı olarak yer aldı ve bunu izleyen dönemde yine Focan’ın yabancı caz müzisyenleriyle birlikte gerçekleştirdiği bazı canlı performanslarda çaldı. Ardından grafik çalışmalarını tamamen bırakarak tuval resmine yoğunlaştı. Birçok özel ve tüzel koleksiyonlara resim verdi , karma sergilere katıldı ve kişisel sergiler açtı. İlk dönem resimlerinde biraz da tekniğinin ona tanıdığı imkanlarla fotorealist ögelere ağırlık vererek fantastik ve gerçeküstücü kurgulamalara başvurdu. Ancak fizik-üstü gerçeklikleri de ön plana çıkarma itilimiyle , bunu en iyi ifade tarzı olarak gördüğü soyut resme yöneldi. Her iki anlayıştaki resimlerini birarada sunduğu üçüncü sergisinin ardından, “evrensel hareketin özüne nüfuz etme çabasının bir ürünü” olarak tanımladığı ve “Kinesis” (hareket, devim) adını verdiği dördüncü sergisiyle birlikte geometrik-soyut tarzda yapıtlar ürettiği yeni bir döneme girdi . Çalışmalarını İstanbul‘daki atölyesinde sürdürmektedir.