Türkiye, Yunanistan, Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya gibi ülkelerden 90 sanatçının eserlerinin yer aldığı 'Sınır Çizgisi' sergisi mekânlar ve ülkeler arasındaki sınırları kaldırarak Çanakkale'yi çağdaş sanatın yeni bir koridoru yapmayı hedefliyor.
Çanakkale, 44. Troia Festivali kapsamında 'Sınır Çizgisi' adı altında uluslararası çağdaş sanat sergisine ev sahipliği yapıyor. Çanakkale Belediyesi ve Koridoor Çağdaş Sanat Programları tarafından organize edilen sergi insanlar, mekânlar ve ülkeler arasındaki sınırları kaldırarak Çanakkale'yi çağdaş sanatın yeni bir koridoru yapmayı hedefliyor.
Sergi, Türkiye'nin yanı sıra, Yunanistan, Bulgaristan, İsrail, Almanya, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, KKTC, Fransa, İngiltere, Japonya Kanada, Rusya gibi ülkelerden katılan yaklaşık 90 sanatçının videodan resme, dijital sanattan, enstalasyona çağdaş sanatın farklı disiplinlerini bir araya getiriyor.
Bir mekândan diğerine, serginin düzenlenmesinden, sanatçıların ağırlanmasına kadar bitmez tükenmez bir enerjiyle çalışan sergi küratörleri Denizhan Özer ve Seyhan Boztepe, Doğu ve Batı arasında Türkiye'yi koridor olarak kullanarak, sanatı belli merkezlerin dışına çıkararak halkın güncel sanatla tanışmasını amaçladıkları belirtiyorlar. Türkiye'nin kendi içinde başka bir koridor olarak Çanakkale'yi seçtiklerini, bunları yaparken de sanatı galerilerin dışına çıkararak terk edilmiş, yıkık dökük mekânlarda göstermek istediklerini vurguluyorlar. Denize kazıklar çakılarak yerleştirilen dev ekrandan halka, Norveç'ten Andreas Tovan'dan, Türkiye'den Şinasi Güneş'e video sanatının son örneklerini tanıtacak ortamlar hazırladıklarını belirtiyorlar.
Seçilen örneklerin sanat dünyasının çok yakından tanıdığı işler olmadığını, bazılarının Çanakkale içindeki cumbalı metruk yapılar için ilk kez üretildiğini, bazı sanatçıların sergi açılmadan kente gelerek halkla birebir yakın diyalog içinde çalışmalarını yaptıklarını söylüyor Denizhan Özer.
Sınırı en geniş anlamıyla bir şeyin yayılabileceği veya genişleyebileceği en uç nokta olarak gören küratörler, insanın keşfetme ve merak duygusuyla, sınırları ve sınırlandırılan şeylerin aşıldığını sınırın bu anlamda sonsuzluk kavramıyla örtüştüğünü belirtiyorlar. Boztepe, 'Sınır Çizgisi' derken iki yokluk arasındaki varlık süreci olarak bu kavramın aynı zamanda yaşam koridorumuzu anlattığını, Nazan Azeri, Yıldız Doyran ve Maria Sezer'ın çalışmalarının bu anlamda özelikle seçildiklerini sözlerine ekliyor.
Ayrıca tarihi olayları sorgulayan resimleriyle Bedri Baykam ve Mustafa Horasan konuya farklı yorumlarla katkıda bulunuyorlar.
Serginin en göz alıcı çalışmalarından biri olan Mehmet Kavukçu'nun yeni restore edilen kilisenin tavanından boşluğa bırakılmış kırmızı, beyaz 700'e yakın top kullanarak yaptığı çalışma, sınır kavramına karşı sınırsız, sonsuz bir evrene gönderme yapmakta. Serginin açılışında Japon kökenli İngiliz sanatçı, Yumino Seki'nin, modern dans gösterisinde kullandığı bu toplar, sınırların aşılarak geleceğe giden yeni yolların nasıl açılacağını beden diliyle anlatırken izleyiciler arasında sıcağa rağmen toplarla özgürce oynayan çocuklardan da tam not aldı.
Jun'ichiro Ishii'nin izleyiciler tarafından adı 'Çay' olarak belirlenen çalışması, Türkiye'nin aslında gerçek sınır çizgisi olan ülkelerden biri olduğunu, aynı zamanda ülkeler ve kültürler arasında önemli bir denge rolü üstlendiğini anlatmakta. Türk kültürü içinde çayın önemli bir yeri olmasından hareketle yapılan bu çalışma, metruk bir yapı içinde 70'in üzerinde ince belli çay dolu bardakların, tabağından iplerle grid bir sistem içinde tavana asılmasıyla oluşturulmuş. Aralarında bırakılan boşluklarda bardaklara dokunmadan yürümeye çalışırken kültürlerin ve insan bedeninin cam bardak kadar hassas bir denge içinde ve kırılgan olabileceğini hissediyorsunuz.
Bu çalışmanın hemen yanında Serpil Kılıç, çatısı olmayan bir ev içinde beyaz patiskalı annelerimizin çamaşırlarına gönderme yaparak özel hayatlarımızın korunmasının önemini ve içine girilmemesi gerektiğini vurguluyor.
'Sınır Çizgisi' içinde çocuklara ve gençlere güncel sanatı kavramalarını ve birebir yaşamalarını sağlamaya çalıştıklarını belirten serginin küratörleri Özer ve Boztepe, sanatsal yaratım için drama, kil, atık malzeme ve çağdaş sergileme uygulamaları adı altında farklı etkinlerle halkı buluşturdular. Sergi yarın sona erecek.