Sanat

Kuşevlerinin mimarı

Tarih: 25 Şubat 2008 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Sakine Çil
İstanbul Modern bizi bir bilgeyle buluşturdu, Cihat Burak' la. Cemal Süreya'ya göre "naif"tir, Memet Baydur'a göre "incelik" taşır Burak'ın işleri. "Hayvanları işliyorum, çünkü yapmacık değiller, hepsi oldukları gibi" diyen sanatçının kuşevleri ise izleyeni insanın doğayla bağını kesmediği zamanlara taşıyor.

Doğan Kuban'a göre: "Türk resminin Yahya Kemal'i", İlhan Berk'e göre: "Resmimizin Hoca Nasrettin'i" olarak gösterilen Cihat Burak, bu benzetmelere vakti zamanında karşı çıkmasa da, "Evliya Çelebi, o kadar içinde ki her şeyin, her şeyi o kadar doğru veriyor ki! Ve eleştirel aynı zamanda. Resimlerimde onun hikâyelerini yazarmış gibi oluyorum" diyerek, Evliya Çelebi ile akrabalığını onaylar. Bir renk cümbüşü ve figür zenginliği içinde, keskin mizahı içeren, Evliya Çelebi Seyahatnamesi gibi düş gücüyle gözlemlerin kaynaştığı resimleri bunun kanıtıdır.

Genelde iyimser bir yapıya sahip olmasına rağmen, insanlara ve tanık olduğu-olmadığı dönemlere, resimleri aracılığıyla eleştirel gözle bakan ve çoğu kez "ince ince alay" etmeyi seven Burak, çeşitli tipleri keskin bir mizah, alaycı bir anlatımla resmederken, resim ile yaşam arasındaki ilişkiyi örnekler.

Cihat Burak'ın (1915-1994) fantastik resim kurgusu, aslında günlük gözlemlerden çıkar. Kimi kez bir gazete fotoğrafı, kimi kez çarşı ve pazarların canlı ve renkli görüntüleri, kimi kez otobüs süsleri, kimi kez ev içi dekorlarının vazgeçilmez elemanları olan biblolar, onun kurduğu resim dünyasının çıkış noktalarıdır. Bunlar giderek sanatçının fantastik, masalsı resimlerinin simgelerine dönüşür. Eski metinlere, belgelere, anılara ve biyografilere olan merakı, tüm zamanları bir arada, bir çırpıda hikâye etmesini kolaylaştırır. Galatasaray Lisesi'nde okurken resme ilgi duyan C. Burak, resim öğretmeni emekli Binbaşı Mehmet Ali Bey'in teşvikiyle ders saatlerinin dışındaki zamanını okuldaki resim atölyesinde geçirir.

Talat Kurt, Orhan Tolon, Toğan Düzgören, Fethi Berker, Nejat Devrim, Selim Turan ve Avni Arbaş da bu atölyenin müdavimlerindendir. Halil Dikmen, Cemal Nadir, Şevket Dağ ve Hamit Görele zaman zaman bu atölyeyi ziyaret eden ressamlardır.

Lisedeyken ressam olmaya karar verir. Mezun olduğu yaz, Konya'ya ablasının yanına gider, orada resim çalışmalarına devam eder. İstanbul'a döndüğünde, bu resimlerle Güzel Sanatlar Akademisi'nin yolunu tutar. Bir süre Feyhaman Duran atölyesine, misafir öğrenci olarak devam eder. Sonunda, mimarlık bölümünde okuyan arkadaşı Deli Orhan'ın (Tolon) önerisiyle, mimarlık bölümüne kaydını yaptırır, resim bölümünün Cours de Soir (çıplak modelli atölye) derslerine de devam eder. Daha okula girerken resimlerine bakıp "Zor yapar bu resimleri okulda" diyen Nurullah Berk, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Zeki Faik İzer'e inat, ressam olur. Hem de mimar.

Kendine özgü anlatımını, aldığı bir bursla gittiği Paris'te (1953-55) geliştirir. Oradaki olanaklardan yararlanıp, duvar resmi, ipek baskı ve gravür çalışmaları yapar.

Mimar olarak yaşamını kazanırken (Ankara'da Bayındırlık Bakanlığı'nda çalışmaktadır) resimde özgür arayışlar içindedir. Bu arayışlar onu, ikinci kez yine bir burs sayesinde, Paris'e sürükler. Bursun bitiminde orada kalarak (1961-65) resim çalışmalarını sürdürür, sergiler açar. Musée de l'art Moderne'deki uluslararası sergide Bronz Madalya kazanır. Utrillo Resim Ödülü'nde mansiyon alır. Kendi ifadesiyle on beş bin franklık ödül hakkıyken başkasına verilir.

Hakkı yendiğinde hemen resme ya da öyküye başvurur, kendi yöntemince acısını çıkarır. Atatürk Kültür Merkezi'nde mimar olarak çalıştığı dönemde, iç mekân için tasarladığı fresk çalışmalarını, kendisine haber vermeden yok ettiren yapının başmimarına, "Kültür Bekçisi ve Gece Bekçisi" adlı ikili resmiyle cevap verir.

Kimi kez naif, kimi kez ise gerçeküstü bir ressam olarak değerlendirilen Burak, aslında hiçbir akıma ya da okula dahil olmayan, kendine özgü bir sanatçıdır. Cemal Süreya'nın deyimiyle: "içtenlik anlamında naif"tir.

Memet Baydur ise "... naif olan hiçbir şey yoktur onun resminde" diye değerlendirir Burak'ın resmini: "Büyük bir inceliğin ve aklın süzgecinden geçmiş, bilgiye dayanan, zor ve şaheser resimlerdir... Yaşamda sürekli var olan gerçeğin 'üstünü' büyük bir ustalıkla resmetmiştir yalnızca.

İnsanı hem coşturan hem gülümseten hem de akla davet eden resimlerdir bunlar. Bir bilgenin resimleri."

Yoz olan her şeye karşı tavır alan, bu tavrı sanatının çıkış noktası yapan Burak, toplumsal olaylara her zaman duyarlı olmuş, "gerçeğin aslını yani olguyu kavrayan bilgeliği" sayesinde yoluna devam etmiştir. Halk resmine, mimar olduğu için mimarlıkla bütünleşen dekoratif resme ilgi duyan sanatçı, bu etkilerle "özenli etkili istif ustalığını" geliştirir.

Lisedeyken fantastik öyküler yazan sanatçının, 1982'de "Cardonlar", 1992 Yunus Nadi Ödülü kazanan "Yâkûtîler" ve "Zenci Kalınız" adlı öykü kitapları basılır. 1973 Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nde başarı Ödülü, 1982 yılında görsel sanatlar dalında Sedat Simavi Vakfı ödülü alan sanatçı seramik alanında da eserler vermiştir. Kille altı yaşında tanışan sanatçının mimar kimliğiyle ele aldığı seramikten şekillendirdiği kuşevleri (güvercinlik, serçesaray), 1980'li yıllarda resim sergilerinde tablolarının yanında yer alır.

Burak'ın eserleri serigrafi baskı tekniği ile porselen tabaklar üzerine uygulanır. Can yoldaşı olan kediler giderek tablolarından fırlayıp, seramik tabakların içine kurulur. Burak, bu tabaklarda bize yeni öyküler sunarken, kediler âdetleri üzere hep uyuklamaktadırlar.

Resimlerinde hayvanların sıkça yer alması konusunda, "Hayvanları işliyorum, çünkü yapmacıkları yok, hepsi oldukları gibi" diyen Cihat Burak'tan öğreneceğimiz çok şey var. "Cihat Burak Retrospektifi", 23 Mart'a kadar İstanbul Modern'de. Gitsek, görsek, öğrensek diyorum!
Sanat
Takvim
<<Haziran 2025>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30            
Sanat Haberleri Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.