
Heykel sanatımızın önemli ödüllere sahip ve üretken isimlerinden Prof. Rahmi Aksungur’un 1977 – 2008 dönemi yapıtlarına odaklı 75 imgelik heykel sergisi, Eczacıbaşı Sanal Müzesi’nde. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim üyesi olan ve çok sayıda yurtiçi ve yurtdışı çeşitli sanat etkinliklerine katılımları bulunan Aksungur’un yontuları özel, kurum ve müze koleksiyonlarında yer alıyor. Asude Çatalbaş’ın katkılarıyla hazırlanan ve Levent Çalıkoğlu’nun, sanatçının yapıtlarına yaklaşımını çözümleyen metninin eşlik ettiği sergi, 8 Ağustos 2008 Cuma gününden itibaren www.sanalmuze.org internet adresinde ‘Heykel’ bölümünde gezilebilecek.
![]() |
![]() |
Levent Çalıkoğlu sanatçıyı şu sözlerle anlatıyor: “Tasarladığını hayata geçirme takıntısı yüzünden heykeltraş olmuştur diyebiliriz Aksungur için. Tasarlanan her şey pratiğe dönüştürülebilir mi? Ya da heykel önüne set çekilemez bir hayal gücüne ne kadar karşılık verebilir? Doğrusu onun bu gibi sorunlarla kafasını meşgul ettiğini hiç görmedim. Herhangi bir malzeme veya herhangi bir sıkıntıdan hareketle tasarımına yön verdiğine hiç tanık olmadım. Tabi bu demek değil ki ürettiği eserde bilekgücü ve terinin yansıması yok. Bilakis birkaç tonluk bir graniti yontmaktan, en belalı ağacı şekillendirmekten yüksünmez. Malzemeyle sonuna kadar didişmekten kendisini alıkoymaz. Kreatif imkan denen bir şey varsa, gidebileceği son yere kadar gider, bayrağını diker ve gidişatı her şeyiyle lehine çevirir. Fakat hiçbir zaman kayalarda gizlenmiş olanı keşfetmez. Kayada bir şey görerek onu sergilemeyi daha doğru bulur.”

Aksungur birey ile heykel arasındaki ilişkiyi ise şöyle aktarıyor: “Bence heykelde iki mekan vardır. Birincisi, kütlenin boşluğu kuşatarak veya iç basınçla dışa zorlayarak atmosferi yırtan, çevresinde ya da içinde oluşturduğu, gezilebilen, elle tutulabilen gerçek mekan. Ama bence önemli olan diğer mekan, yani; insan gövdesinin kavrama ölçülerinin ve tinsel değerinin yarattığı öznel mekandır ki ben bunu “bireyin kendi ölçülerine göre idealize ettiği mekan”, kısaca K.O.İ.M. diye isimlendiriyorum. Bu bir sanal mekan değildir. Ancak bireyin yaşadığı sürece son yaptığı iş dahil bellek içeriğinin kaostan düzene geçmiş ölçüler dizisidir. Bu artışta sınır yoktur, kendine benzer diğer canlılara bulaşır.”