Sanat

Yeni doğmuş bir bebek ailenin mi, dünyanın mı?

Tarih: 9 Ekim 2007 Kaynak: Radikal Yazan: Nur Çintay A.

Onu ilk 2005 sonunda yayımlanan 'Yediayyedigün' isimli albüm - kitapla tanıdım. Fotoğraflardan oluşan bir günlüktü bu ve Lale Tara, hepimizin baktığı yerde hepimizden fazlasını gördüğünü belli ediyordu. Detaylar, objektifin gerisindeki gözün hep normalin içindeki normal olmayanı aradığının işareti gibiydi.

Derken tanıştık. Biraz başka bir dünyadan gelmiş gibiydi, aynı zamanda çok hafif ve çok yoğundu, değmeden içinize yerleşir gibiydi, ondan çok etkilendim.

2006 Haziran'ında "Canlı / Live" adlı ilk kişisel sergisini açtı. Dünyanın pek çok kentinden vitrin mankenleriyle garip ve sanki gerçek bir iletişim kurmuş, bu insansı replikaları fotoğraflamıştı. Metropol 'babe'leri huzursuzluğa sebep olacak kadar canlı gibiydiler. Ama siz asıl şimdi görün!

Lale Tara bu defa yeni doğmuş bebeklere bütün fiziksel ayrıntılarıyla bire bir benzeyen oyuncak kopyaları, Türkiye'nin ve dünyanın bir sürü değişik köşesinde terk edilmiş halde görüntülemiş. "Hello Earth Goodbye" isimli sergi, dün itibarıyla Tünel'deki Bilsar Binası'nda yerini aldı, 20 Ekim'e kadar da orada olacak.

Serginin davetiyesi de olan kare, şu anda bir bölümü yetimhane ve müze olan Ospedale Degli Innocenti'de çekilmiş. Buranın özelliği, Ortaçağ Avrupası'nda istenmeyen bebeklerin bırakılabildiği ilk bebek çarkı olması. Daha pek çok tarihi mekân ve Mardin'den Mojave Çölü'ne uzanan pek çok farklı coğrafyaya bırakılmış bebekleri, sergilenen diğer 30 fotoğrafı, hatta elenenleri de görmüş iki şanslı göze sahibim.

Muhallebi kadar sahici bebekler
"Hello Earth Goodbye" sergisinin fikri, 2006'nın eylül ayında, tesadüfen yeni doğmuş bebeklere tüm fiziksel ayrıntılarıyla benzeyen oyuncak kopyalarıyla karşılaşınca oluşmaya başlamış:

"Oyuncak bebek tasarlayan sanatçılar tarafından, genellikle sınırlı sayıda ve sipariş üzerine üretiliyorlar. Bunların koleksiyonerleri var. Long Island, New York'ta bir oyuncak deposundan birçok bebek arasından yüz ifadelerine bakarak seçtim. Deneme çekimleri yaptım. Deponun avlusunda minik bir casting seçimi oldu. İkiz oyuncak bebekler İngiltere'den. Bir diğeri Arizona'dan. Bebeklerin sertifikaları oluyor ve isimleri. Arizonalı oyuncak bebeğin adı Cathy Ann olarak geldi, ben Hope diye bir isim daha ekledim."

Ben bu bebeklerle, Lale Tara'nın Şişli'deki evinde tanıştım. O kadar sahiciler, o kadar etten (kemikten diyemeyeceğim, tam da birkaç günlük / haftalıkmış gibi kemiksiz, muhallebi gibiler) yapılmış duruyorlar ki, insan kucağına alınca nasıl tutacağını şaşırıyor. Ağırlıkları, yanaklarının sarkıklığı, kollarının bacaklarının yumukluğu çok gerçek. Bu "Hope" Cathy Ann, içlerinde en 'yok artık' dedirteni. Her yanı (inanılmaz olarak gözleri de) o kadar normal ki, şimdi kusacak diye bekliyor ve yemin ederim ki sepetine geri koyarken başını vurmasın diye dikkat ediyorsunuz. Linda Webb diye bir kadın var, bu bebek imalatçılarının en annelerinden, ilgilisi Google'layarak bile ne ürkütücü bir dünyaya adım atacağını görebilir.

Bebeklerin giydirilmesi aşamasında devreye takviye güçler girmiş
"Oyuncak bebekleri herkesten önce kostüm tasarımcısı sevgili arkadaşım Canan Göknil ile tanıştırdım. Canan'ın yüksek yaşam enerjisiyle tasarladığı kostüm, güneşli Venice Beach, Los Angeles'ta yerini buldu. Tasarladığı giysileri keyifle kullandığım Ümit Ünal ve kardeşi Sevtap Ünal'a gezgin bebeklerle ilgili projemi anlattığımda, taşıdığım his onlarda karşılığını buldu. Birlikte çalışma sürecine girince ben onlara çekim yapacağım mekânları anlattım, onlar da bütün bu farklı durumlara göre geleneksel olmayan kundaklar tasarladılar."

Canan Göknil'in kıyafetleri daha renkli, eğlenceli, giydirip de açık artırmaya çıkarsak bu bebekleri, kesin çok albenili duracak şekilde, fakat sanki Ünalların soluk, eski suratlı, yırtık pırtık ama çok da ilmek ilmek tasarlanmış 'paçavra'ları daha bir öpüşmüş projenin ruhuyla. Zaten Ümit Ünal, katıla katıla ağlayan bebeği tamamen benimsemiş, Sevtap da bebekken çok ağlarmış diye, kardeşi bilmiş!

Serginin küratörü Kerimcan Güleryüz. Prodüktörü ise Deniz Kunkut, her zamanki gibi. "En büyük lüksüm" diyor Tara onun için.

Tim Hawkinson'dan Kubrick'e
Lale Tara, Mardin'den New York'a, yine dünya yol yapmış çekimler esnasında. Bazı çok tanıdık fonlar da var sübyanların sırtında, 'in the middle of no where' duygusu da. Ama o size öyle, yoksa hiçbiri herhangi bir yer değil, neden o sapak olduğunun sebebi Tara'nın zihninde, hafızasında:

"Doğan her bebeğin ailesinden bağımsız olarak dünyaya da ait olduğunu düşünüyorum. Vazgeçme eylemini belgelerken de, vazgeçildikleri, yerleştirildikleri mekân kesitlerini, birileri tarafından bulunup yaşamlarını devam ettirebilecekleri yerler arasından seçtim. Mardin'den Mojave Çölü'ne kadar 45 farklı mekânda çekim yaptım. Çekim yaptığım farklı coğrafyaları belgesel anlamda kullanmaktan çok, bu mekânların kesitlerini sunarak görselleştirdim. Sonunda bu kesitler arasında bir paralellik oluştu ve anlatmak istediğim duyguya yaklaşmış oldum. California'daki çekimleri yaparken, Los Angeles'ta öğrenci evinde oyuncak bebeklerle misafir olarak kaldığım yeğenim Doğan Aktay, serginin ismini verdi."

Bu süreçte nelerden beslenmiş? "Çekimler süresince sessizliği tercih ettim, ama sergideki görsellere en yakın seslerden biri 'Subterranean Homesick Alien' (Radiohead/OK Computer-1997) olabilir. Çekim yaptığım yollar üstünde, Getty Müzesi'nde John Humble adlı Amerikalı fotoğrafçının işleriyle tanıştım ve gene Getty'de Tim Hawkinson'un 'Zoopsia' adı altında sergilediği son işlerine bakabilme, Zürih'te Stanley Kubrick'in tüm zamanlarda yaptıklarına dair kapsamlı bir sergiyi dolaşma imkânı buldum. Sergide ayrıca Kubrick'in 1945 ile 50 yılları arasında çekmiş olduğu fotoğraflara bakma şansım oldu. David Lynch'in son filmi 'Inland Empire' etkiledi."

Baktığı fotoğrafta, herkes başka bir şey görür. O yüzden ne hissettirdiğini uzun uzadıya anlatmaya çalışmak çok anlamlı değil. Sayfadan bir duygu geçmiştir size, düşünün ki çok büyük ebatta sergileniyorlar, o halleriyle çok ürpertici, hiç kayıtsız kalınamaz haldeler. Ama Tara'nın en hüzünlü işinin bile ağlak olmadığı genel kuralı bâki: "Sonu gelmeyen savaşlardan küresel ısınmaya kadar sayısız felaketle yüzleşen bu acı dolu gezegende, dünyaya gelen her yeni bebeğin, yeni bir çağın başlaması adına bir umut olabileceğini unutmamamız gerekir."
Sanat
Takvim
<<Mart 2024>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Sanat Haberleri Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.