reklam

Sorular & Cevaplar
Diyalog > Han Tümertekin

Tarih: 06 Kasım 2001
Yer: Arkitera Forum

Han Tümertekin

Merhaba

Önce bir kaç not: Cevapları daha önce tamamladığımız için önümüzdeki iki saati cevaplar üzerine sorularla ve cevaplarla ve yine sorular ve cevaplarla geçirmeyi düşünüyoruz. Sorularla ve sorunlarla ilgiliyiz. Çünkü tasarımlarımızın verileri onlar. "Biz" diyorum çünkü ben yanlız değilim, Alp Tümertekin, Hayriye Sözen, Ahmet Önder, Eylem Erdinç, Tomris Akın da işin içinde ona göre.

Hepinize teşekkürler.


okyanus

Çatalhöyük müzesi

Han Bey,

Çatalhöyük Müze ve Ziyaretçi müzesi kanımca Türkiye'deki en başarılı yapılardan biri olmaya aday bir proje. Ancak bunun gerçekleştirilmesi epey aksadı sanırım. Bu bina ne zaman inşaa edilecek? (Ya da edilecek mi?)

Teşekkürler

Han Tümertekin
Ne zaman inşa edileceğini bilmiyoruz. Ama sponsor arayışı sürüyor ve umutluyuz.


cube

Ekip

Han Bey,

Sizin bu sene Yıldız'da yapılan Yıldız Buluşması söyleşinizi dinlemiştim. O söyleşinizin sonunda ekibinizin sizi nasıl beslediğini ve projelerinizin hep onlarla tartışılarak geliştiğini anlattınız ki, "mimar şahsiyetler"in ön planda olduğu mimarlık mesleğinde bence çok olumlu bir yaklaşım. İhsan Bilgin ile olan söyleşide de ekibinizden bir kaç yerde bahsetmişiniz.

Ancak Türkiye'de özellikle genç mimarlar, mecburen çok sık iş değiştirmek zorunda kalıyorlar. Siz bütün projelerinde aynı ekiple mi çalıştınız? Ekibe yeni birini almak istediğinizde kriterleriniz nedir? Ekipte bir değişiklik olduğu takdirde yeni gelen mimarın sizin çalışma tarzınıza, tasarım anlayışınıza adapte olması uzun sürmüyor mu (çünkü genç mimarlar genelde patron mimarların çizimlerini yapmak için işe alınırlar ve tasarım sürecine katılamazlar)

Han Tümertekin
Birlikte vakit geçirebileceğim kişilerle çalışmayı önemsiyorum. Evet önemli projelerin çoğunda aynı ekipleydim. Yeni katılan neredeyse hiç olmadı. Zaten bir süre sonra büro ile insani ilişkisini sürdürenler bizimle vakit geçirenler bizimle çalışmaya başladılar. Bu böyle sürüyor.


edizhon
"Artık daha iyi anlıyorum ki sanatçıyla tasarımcı ayrımı şurada; sanatçı kötümser olabilir, ama tasarımcı sadece iyimser olmak zorundadır. Tasarımcının kötümser olmaya hakkı yoktur; çünkü tasarımcılık işi, zaten bir şeyleri çözmektir, problem çözmektir. Benim araçlarımdan biri iyimserlik diğeri de gündelik yaşam."

diyorsunuz.

Ancak Türkiye'nin şu an içinde bulunduğu ortamda aynı iyimserliği taşıyabiliyor musunuz? Kaldı ki, sizin ideallerinizi paylaşan pek çok genç ve orta yaşlı mimar, o idealleri sürdürebilecek ve kaliteli işleri çıkartabilecek kaliteli müşterilerle karşılaşacak kadar şanslı olamıyorlar. Size katılıyorum, tasarımcı problem çözen biri olarak, kötümser olmamalı. Ancak şu anki ortamda iyimserliği koruyabilmek de herkese nasip olmuyor.

Sizce "iyi" mimarlığı yapabilmek için "iyi" müşteri şart mıdır?

Han Tümertekin
  "İyimser" her ortamda iyimserdir. İyi müşteri iyi proje için şarttır. İyi müşteri ile karşılaşılmaz. İyi mimarlık için çalışılır, iyi müşteri ile buluşulur.


palmer

 Thumbs upBaşarı

Tasarımlarınıza (size göre olumsuz yönde) müdehale eden müşterileriniz oldu mu?
Müşteriler sizin kimliğinizi tanıyarak mı geliyorlar, yoksa siz müşterilerinizle görüşüp, onlarla çalışıp çalışmamaya mı karar veriyorsunuz?

Edizhon'un size sorduğu soruya paralel olacak ama, ben iyi mimarlık için kesinlikle iyi müşteri gerektiğine inanıyorum ve sizin de bunu nasıl sağladığınızı merak ediyorum?

Başarılarınızın devamı dileğiyle ....

Han Tümertekin  
İyi müşteri iyi tasarıma müdahele eder, katılır. Bunları proje için verilere dönüştürmek tasarımcının işidir. Bir işveren önerisinin neden yanlış olduğunu ona anlatabilecek sabır ve zamana sahip olmalıdır tasarımcı ya da iyi bir işveren önerisini tasarımına katabilmelidir. Önemli olan iyi tasarım elde etmektir, taraflardan birinin zaferi değil.


rennie

büyüklük

Rem Koolhaas, SMLXL'da Large bölümünün başında "Bigness" üzerine bir yazısında

1- bir bina belirli büyüklükteki bir hacimden sonra "büyük bina" sınıfına girer bu büyüklükteki bir binada birtakım mimari jestler ve oyunlar anlamsız olur.
2-asansör ve benzeri mekanik çözümler kompozisyon, ölçek, oran, detay gibi klasik mimarlık repartuarını çöpe atmıştır. Büyüklük(Bigness) sözkonusu olduğunda "Mimarlık Sanatı" geçersizdir.
3-Büyüklükte (Bigness) çekirdek ile zarfın arasındaki mesafe, zarfın çekirdeği yansıtma görevini ortadan kaldırır;dışarıdan gördüğünüz içeridekini yansıtmaz. Şehir kararlılıkların ve kesinliklerin topluluğu yerine belirsizliklerden ve sırlardan oluşan bir yığın haline dönüşür.
4-Büyük binalar iyi veya kötü çerçevesinde değerlendirilemezler, yarattıkları etkiler kalitelerinden bağımsızdır.
5-Büyük binalar mimarlığın ölçek, kompozisyon, gelenek, şeffaflık, etik gibi kurallarını parçalar. "Büyüklük" şehir dokusuna ait bir şey değildir. "It exists; at most, it coexists. Its subtext is fuck context"

diyor.

1. sorum: bu önermelere katılıyor musunuz? (İhsan Bilgin'le yaptığınız söyleşide Çatalhöyük projenizde projenin büyüklüğü ile iddiası olduğunu ve bina olmadığını belirtmişsiniz)
2. sorum: genelde projeleriniz Koolhaas'ın "büyük bina" tanımlamasına girmeyecek ölçekte. (Çatalhöyük hariç) Detaylar, malzeme seçimleri çok yalın ama bir o kadar da titizlikle ve çok emek harcanarak çalışılmış. "Büyük" bir bina projesi şehir dokusu içinde yapılmak üzere size gelse, (örneğin Gökkafes, Swissotel, Perpa gibi) o binayı şehir dokusu içine Koolhaas'ın belirttiği kriterlerle yerleştirmeyi etik olarak doğru bulur musunuz?
3. sorum: Yukarıdaki soruya cevabınız evet ise Gökkafes (ya da Swissotel) projeleri size gelse geri mi çevirirdiniz? Neden?

Teşekkürler.

Han Tümertekin
Jestsiz ve oyunsuz tasarımla ilgili olduğum için bu kavramlar ölçek nedeniyle dert edeceğim şeyler değil. Çatalhöyük'te büyük olan ovaydı, yapıda ona oranla oluştu.
Sorunla karşılaşmadan onun çözümü hakkında fikir sahibi olamadığım için Koolhaas gibi davranıp davranamayacağımı bilemem. Ama hiç bir zaman o ölçekte mekanların tek bir mimarın elinden çıkmasını sağlıklı bulmadım.


Zeynep
Mimarlık dünyasını elinden geldiğince takip etmeye çalışan bir mimarım. Arkitera'da sizin için hazırlanmış sayfaları incelerken aslında çok beğendiğim bazı tasarım uygulamalarının size ait olduğunu gördüm ve çok şaşırdım. Siz herzaman saygı duyduğum çalışmalarını beğenerek izlediğim bir mimarsınız buna rağmen bir çok çalışmada sizin imzanız olduğunu bilmiyormuşum.

Projelerinizi derlediğiniz bir kitap yayınlamayı ya da web sayfası açmayı düşünüyormusunuz? Yaptığınız projeleri ve her projenin arkasındaki felsefeyi incelemek yetişmekte olan genç mimarlar için eğitici olmaz mı?

Türk mimarlığı'nda çok önemli bir yeriniz olduğunu düşünüyorum, Saygılarımla...

Han Tümertekin
Web sayfası için çalışmayı sürdürüyoruz. Kitap içinse daha erken olduğunu düşünüyorum.


Ahmet_Arda-

yeni

bu sene ktu gemi inşaatı mühendisliğini kazandım tavsiyelerinizi bekliyorum

Han Tümertekin
İşinizi sevin. Onunla ilgili olmanın zevkini çıkarın.


Gözde Onaran

Başlıksız

Sn. Tümertekin,

Her yeni proje'de, sizin deyiminizle hala "başınızı duvarlara vuruyormusunuz?" Her proje bir acı sürecinden veya bir "tabula rasa"'dan geçmelimi... veya geçebilirmi?

Gözde Onaran

Han Tümertekin
Sürecin başındaki acı sonrasını iyi yaşamaya yarıyor.


blur
Eğer Gök Kafes size iş olarak gelse idi (yüksekliği bu olmak şartı ile) işi alır mıydınız?

Han Tümertekin
O tür bir işi bana önermezlerdi zaten


EKREM

OPTIMUM

Optimum Evleri felsefesiyle sizin anlayışınıza uyuyor, "ne az, ne çok"

Merak ettiğim;

Bu proje size geldiğinde adı Optimum muydu? Ya da felsefesi optimum olmak mıydı? Yoksa sizden istenen bir yerleşim tasarımına bu kimliği siz mi uygun gördünüz?

Han Tümertekin <