Murat Tabanlioglu
Merhaba,
Ben hâlâ lisede eğitim görmekteyim ve üniversite sinavina seneye girecegim.
Viyana Teknik Üniversitesi'nde okumus basarili bir mimara sormak istedigim
soru,
Siz de lisedeyken "Avrupa mi, Amerika mi yoksa Türkiye mi?" diye mi
bir kararsizliga düstünüz mü? Düstüyseniz çikisinizda size isik tutan
neydi?
ve,
NTV'de deprem sonrasinda bir konferasta sizi görmüştüm, Türkiye'de evler
gereğinden fazla geniş demiştiniz. Oturma odasının dışında bir de büyük
salonlar var ve bunlar sadece misafir geldiğinde kullanılıyor, büyük bir şehirde
artık bu kadar yer harcanması doğru değil şeklinde anlamistim sözlerinizi.
Geleceğin şehirlerinde evler size göre nasıl olmalı? Bu konuda bir çalışma
yaptığım için sizden detaylı olmasa bile genel olarak nasıl bir şehir
hayal ettiğinizi öğrenmek istiyorum.
vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.
(ve tabi ki Arkitera'ya gençlere normalde hiç kolay ulaşamadığımız
mimarlara ulasma olanağı sunduğu için...)
1. Soru : İstanbul Erkek
Lisesi’nde Almanca eğitim gördüğüm için Almanya gibi Avrupa ülkelerinin
içinde Avusturya, Viyana bana en yakın olan ülke oldu. Eğitim sistemi araştırmalarım
sonucunda benim için Viyana Teknik Üniversitesi’nin benim için daha farklı
ve yararlı olacağına kanaat getirdim. İkinci tercihim ise ETH Üniversitesi
idi. Şu an tercih hakkım olsa yine ikisi arasında tercih ederdim.
2. Soru : Geleceğin şehirlerinde evler günün hızlı değişen koşullarına
göre değişken olmalı. Aile yapılarının değişimleri konutların farklı
olarak gelişmesine yol açıyor. Ana ilkeler olarak doğallık, esneklik ön
planda olmalı ama teknolojide hissedilmeden planlamada önemli bir faktör
olmalıdır.
Web Siteniz
Murat Bey,
Belki mimarlığınızla direk ilgili değil ama sizin, Emra Arolat'ın ve Gökhan
Avcıoğlu'nun siteleri tamamen İngilizce.
Gerçekten çok merak ediyorum: Neden? (tabi ki tabanlioglu.com.tr sitesi
)
İngilizce dünyada en çok kullanılan, entarnasyonel bir lisan haline geldi. Bu yüzden ‘kendi bünyemizde hazırladığımız bu siteyi’ ilk önce İngilizce daha sonra da Türkçe olarak hazırlamaya karar verdik.
Murat Bey,
Arredemento Mimarlık'ın tabiri ile "Hanedan Mimarları"ndan
birisiniz. Sizin de babanızın da Türk Mimarlığı'nda önemli bir yeri var.
İki dönemi kıyasladığınızda ne görüyorsunuz? Babanızın döneminde eğitim,
müşteri profilleri, yapı teknikleri, kanunlar, öğrenciler, akademi, eleştirel
ortam, yayınlar ve bunun gibi mimarlığı etkileyen faktörler açısından
bugüne göre ne gibi farklılıklar var? Neler iyileşti, neler daha kötü
duruma geldi?
Hayati Tabanlıoğlu ilk mimari yapılarını devlet için yaptı. AKM ve Atatürk Havalimanı gibi. O zamanın ekonomik ve siyasi koşullarına rağmen en iyi teknolojileri kullanmaya çalıştı. Bizler daha çok özel sektör için binalar yaptık. Bu bence çok önemli bir fark. Devlet sektörü içinde kazandığımız yarışmalar ise Bodrum Havalimanı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binaları. Hepsi kağıt üzerinde kaldı.
Geleneksel hale gelmeye başlayan bir soru oluştu Arkitera Diyalog'ta: Sizin cevabınızı da merak ediyoruz. "Mimarlar Odası Başkanı siz olsaydınız ilk yapacağınız faaliyetler neler olurdu?" Mimarlar Odası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Mimarlar Odası başkanı olsaydım, Türk mimarlarının Türkiye dışındaki tüm ihale ve yarışmalara resmen katılmalarına imkan sağlardım. İzmir’de Mimarlar Odası olduğunu biliyorum. İstanbul’da da var mı acaba?
Selam,
ÜRETTİĞİNİZ YAPITLARI BİR TAKIMLA YAPIYORSUNUZ, BU TAKIMIN ÜRETİMDEKİ
KATKISI GEREKLİ TAKTİRİ SİZİN TARAFINIZDAN VE DİĞER İNSANLARDAN GÖRÜYOR
MU SİZCE?
ÜRETİMDEKİ EMEK VE YARATICILIĞIN TAKTİRİNİ MİMARİ BİR "ŞİRKET"
DÜZEYİNDE NASIL ARTTIRABİLİRİZ?
Şu an Türkiye’de çoğu mimarlık ofisindeki mimarlar maalesef çizici robotlar. Bizler ise en gencinden, en tecrübelisine kadar tasarımda katkılarının olmalarını istiyoruz. Bence bunun en büyük takdiri onlarla beraber ortaya çıkan binalar.
ISO 9001
Murat Bey,
Tabanlıoğlu Mimarlık olarak ISO 9001 belgesi aldınız. ISO 9001 alan başka
bir mimarlık ofisi var mı bilmiyorum, ama bu sizin mimarlığa nasıl bir iş
disiplini ile baktığınızı gösteriyor, diye düşünüyorum.
ISO 9001'in mimarlığınıza olan katkısı nedir, öncesi ve sonrası arasında
nasıl bir fark görüyorsunuz?
ISO 9001 Mimarlığa değil binanın olağan düzenine katkı getiriyor ve böylelikle bize zaman kazandırıyor.
Sayın Murat Bey
Ben sizin İnşaat piyasası ve Mimarlık alanında Türkiye için gelecek 10 yıllık
öngörünüzü öğrenmek istiyorum. Bir de Mimari tasarımda doğal taş ve
mermere bakış açınızı öğrenmek istiyorum. İlginize teşekkür ederim.
Türkiye’de maalesef önümüzdeki
haftayı bile planlamak çok zor. Büyük şirketler bile her hafta ve her ay
planlarını yenilemek durumundalar. Ama yine de iyi sinyaller alıyoruz. Zaten
akıllı olan şu sıralar planlama yapar ve yatırımına başlar.
Kesinlikle lüzumsuz yere ithal granit kullanılmasına karşıyım. Türkiye’de
iyi işlenip iyi kesilirse kullanılabilecek mermer kaynakları var. Zaten bizde
bunları binalarımızda kullanıyoruz.
şirket-şahıs
Murat Bey,
ISO Belgesi almanızdan, Süha Özkan'ın yazısından anladığım kadarı ile
giderek daha "corporate" bir mimarlık ofisi haline gelmeye çalışıyorsunuz.
Tabanlıoğlu isminin sizden sonra da şirket tarafından (SOM, MRDV, ya da RTKL
gibi) sürdürülebilmesi mümkün mü sizce? Mimarlık dünyasının daha çok
starlar tarafından idare edildiği bir ortamda şirketleşmek konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bunun getireceği avantajlar ve dezavantajlar neler olabilir?
Teşekkürler
SOM veya RTKL ile MRDV arasında çok büyük fark var. Som ve RTKL tamamıyla dizayn kaygısı olmayan bir grup. Ne istersen yaparlar. MRDV ise yeni oluşmuş genç mimarların kurmuş olduğu bir grup. Şirketleşmek gibi kavramlar günümüze zaten yapılması gereken olağan işler. Zaha Hadid, Jean Nouvel gibi mimarların da arkasında İsviçre saati gibi çalışan büroları var. Önemli olan da bu. Bu ikisini birbirine karıştırmayalım lütfen.
Benim sormak istediğim de buydu. Şirketleşmeye karşı değilim. Ancak sizden sonra Tabanlıoğlu Mimarlık Ofisinin çizgisini belirleyecek bir şahıs olacak mı? Olmayacaksa ofisinizin ileride dizayn kaygısı olmayan SOM ya da RTKL benzeri bir firmaya dönüşmesini nasıl önleyeceksiniz?
Ben ve eşim yaşadığımız,
çalışabildiğimiz sürece bunu önleyeceğiz, bizle çalışanlar bu konuda
geleceği belirleyecekler.
Carousel
Murat Bey,
Carousel her zaman begendiğim bir alışveriş merkezi olmuştur. Çarşının
iç mekanı ve bina olarak kütlesi dışında beni etkileyen, binanın daha önce
orada varolan fabrikanın alanına yerleşme şekli. Bakırköy'ün yoğun
dokusu içinde (tabi bir de kalabalık insan trafiği) nefes alacak bir alan bırakarak
binanın giriş cephesinde geri çekilmesi ve yol ile arasında bıraktığı açık
alan gerçekten Bakırköy’ün çarşına nefes aldırdı. Merak ettiğim bu
yerleşim şeklinin sizin tasarımınızdaki rolü neydi? Bakırköy’e yaptığınız
katkının önemini o zaman farketmişmiydiniz?
Başarılarınızın devamı dileğiyle...
Tabiki o proje ve bulunduğu meydan Bakırköy için çok önemli. Bugünkü şartlarda tasarlasaydım daha da farklı düşünürdüm.
Merhaba,
Expo fuarı için Türk pavyonunu tasarlarken çıkış noktanızı oluşturan
fikir ya da fikirler neydi acaba?
Tüm mimarlar Expo Fuar’ında binalarını bitirmişti. 90 günümüz vardı. Bu süre içinde Türkiye’yi nasıl tanıtabilirim diye düşündüm. Bina 90 günde tamamlandı. Bu Fuar için tasarım aşamaları seneler sürmüş binaların arasında Türkiye Pavyonu Architectural Review dergisinde yayımlandı.
Türkiye
Merhaba,
Türkiye'de devleti, eğitim sistemini beklemeden mimarlar ve sanatçılar
"arte+" gibi kendileri bir "enstitü ve tv kanali" kursa
sizce bu 2020'li yillarda Türkiye'nin mimarlık dünyasında oldukça önemli
bir yere sahip olmasına sebep olmaz mı?
Bugün Kablolu TV'ye böyle bir kanal eklense, gençler bence bir "Centre
Pompidou" belgeselini keyifle izler, ister ilgili olsun ister olmasın.
Belki bu şekilde mimarlığa istek ve heyecan duyanların sayısı diğer
mesleklere oranla çok daha fazlalaşır ve jenerasyon yakalamak mı denir
bilmiyorum ama böyle bir şey olur belki. Belki yeni bir akım Türkiye'den o yıllarda
çıkar, Pritzker sahibi bir, iki belki üç Türk olur.
Bir de işlek bir yerde göze de hitab eden gençleri çekebilecek bir kütüphane,
amatör çalışmaları sergileme alanı olursa... bunlar çok "masal"
şeyler mi Türkiye'de? Siz mesleğin içindesiniz ve zirvedesiniz, yukardan bakınca
bunlar çok mu büyük olaylar? çok mu imkansızlar?
Diğer meslekler nerede olursa olsun, bence mimarlık dünyanın en güzel ve en
zor mesleğidir.(bugüne kadar ki gözlemim bu) Ve bence hiç bir meslek bu şekilde
bir görselliği kullanarak insanları büyüleyemez.
Benim kafamdan bir örnek olarak 2023, 100.yılın İstanbul'unu adam etmek geçer
mesela böyle bir düşünceyle pek çok genç mimarlık heyecanına kapılabilir,
birgün de bunun meyveleri toplanır.
Çok teşekkürler, iyi çalışmalar
Bence Türkiye’de bu konuda son yıllarda gelişmeler oluyor. Tepe Mimarlık Merkezi’nin yaptığı çalışmalar, Koleksiyon’un Mimarlık Yıllığı ve Arkitera gibi. Sizlerde yardım edin, birleşilsin çok iyi neticeler elde edilir.
MURAT BEY,
PROJLERINIZIN SUNUMUNU, IFADESINI,KULLANILAN MALZEMELER VE BIRAZ DA GENEL
TASARIM CIZGISINI EMRE AROLAT'IN PROJELERINE COK YAKIN BULDUM. DAHA ONCE BERABER
CALISMALARINIZ OLDU MU? EMRE AROLAT'IN MIMARLIGI HAKKINDA NE DUSUNUYORSUNUZ?
Olabilir. Beraber Doğan Hasol’la da birlikte Galatasaray Klübü’ne yeni bir stadyum planladık. Olumlu yolda.
expo fuarı...
Expo Türkiye pavyonu üzerine
olacak sorularım ;
1. Expo fuarlarında ülkeyi temsil edecek pavyonun tasarımının kimin tarafından
yapılacağına nasıl ve hangi kriterlerle karar veriliyor ?
( Dünyada nasıl ?, Türkiye'de nasıl ?)
2. Tasarımcı hangi kriterlerle belirleniyor ? (ya da bunun kriterleri var mı?
3. Proje, tasarımcı dışında bir değerlendirmeden geçiyor mu ?
4.Siz kendi projenizi, expo fuarını dolaştıktan sonra farklı bir gözle değerlendirdiniz
mi ? ( Konuyu şöyle ele alsaydık... şu özellikler ya da aktarımlar zayıf
kalmış,... ya da şu düşüncelerimiz tam yerini bulmuş gibi...)
Yarışma veya direk mimara iş
veriliyor. Türkiye’deki örneklerin bir kısmı yarışma ile verilmiş.
Burada bizden önce yapılmış projeler vardı.
Turizm Bakanlığı bizim projeyi yapmamızı istedi. Binanın sponsorluğuna
bizim paramız dahil İş Bankası ve İMKB karşıladı. Diğerlerinin iki,
üç sene tasarım süreçleri varken biz üç ay içinde herşeyi yapmak
zorunda kaldık.
Binaların bir kısmı niteliksiz, ama İsviçre, Hollanda, Portekiz gibi pavyon
binaları oldukça iyi çünkü mimarları iyi. Expo’nun hepsinin biz son 3 ay
içinde çalıştığımız için gördüm, tabiki bugün farklı düşünürdüm!
expo üzerine 2...
1. 4.soruma verdiğiniz yanıtta
şimdi yapsam farklı düşünürdüm
diyorsunuz...biraz açabilir misiniz...bunu hissetiren şeyler
nelerdi ?...Türkiye pavyonu projesini hangi açılardan farklı
değerlendirir siniz ?
2. Projenin 3 ay gibi kısa bir zamanda projelendirildiğini
öğrendiğmizde kuşkusuz projeyi başka
değerlendirebiliriz...Ancak biz bu durumun belirleyiciliğini proje
üzerinden okuyamıyoruz....Proje düşüncesini bu zaman
faktörü ile değerlendirildiğinizde tuhaf bir durum yok mu ?
Uzun soluklu bir proje 'gibi görünen' ama öyle olmayan....sorular
karşısında bu durumun açıklanma ihtiyacının belirtilmesi
gibi...Acaba süre tasarımın bir parçası olarak 'concept' e dahil
edilemez miydi ?
saygılar.
Kısa bir sürede yapılan projede ana tasarım ilkelerinin çok hızlı bir şekilde verilmesi gereklidir. Düşündüğümüz konseptin iyi bir şekilde gerçekleştiğini söyleyebilirim. Müteahhit firmanın kaliteli olması bize bu konuda yardımcı oldu. Tasarım sürecinin normal ölçekte olması tabi ki projeyi etkileyebilirdi. Örneğin sadece mimarlar değil sanatçılarla da daha iyi bir ilişki kurulabilirdi. Ama yine de çini panolarda Defne Koz'la yapılan çalışmalar peyzaj ve iç mimari konusunda Melkan Tabanlıoğlu'nun katkıları projenin gelişmesini sağladı. Bence sağlıklı bir süreçte daha iyi bir takım çok daha iyi bir projeyi doğurabilirdi.
Genelde
büyük yarışmalar ile hazırlanan projeler Türkiye'de rafa kalkıyor. Kadıköy
yarışması gibi.. Muhtemelen İzmir yarışmasını da aynı tozlu raflar
bekliyor çünkü Belediye Başkanı daha yarışma devam ederken İzmir'de pek
çok köklü değişikliği başlattı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Binası yarışmasını siz kazandınız. Şu
anda ise Fatih'teki eski Belediye Binası büyük bir tadilattan geçiyor. Yarışması
açılan yeni binanın yapılma ihtimali sizce nedir?
İkinci sorum: Türkiye'deki yarışma mekanizması neden bir türlü düzelmedi
sizce?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına sorun lütfen!
Mimarlar ve Mimarlar Odası’nın ilgisizliğinden.
yeni pazar
Murat Bey merhaba,
Teknolojinin hayatımızın her saniyesine girdiği ve girmekte olduğu şu dönemde
sizce gelecekte ofis ve mağaza konseptleri nereye gidecek?
Mağaza ve ofislere hala gidip geliyor olacakmıyız?
Eğer olmayacaksak mimarlık sektörü için yeni pazarlar neler olacak?
Teşekkürler
Olacağız ama daha az. Belki uzayda yeni pazarlar arayacağız.
Sayın Murat Tabanlıoğlu
Türkiye'deki mimarlık eğitimini ve mimarlık ortamını değerlendirebilirmisiniz?
ve Mimarlıkta "tecrübe" ne demek?
Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Türkiye’nin
büyük şehirlerinde mimarlık fakülteleri var. Ancak aralarında sağlanamayan
koordinasyonsuzluk, yurtdışı ile de ilişkilerinin az olması ve tesadüfi seçilen
öğrenciler sistemin çalışmamasına yol açıyor. Yıldız Üniversitesi’nin
geçen yıl yapılan eğitim kurultayında bu sorunlar konuşulmaya başladı.
Bence gelecek için iyi bir başlangıç.
Tecrübe; zamanla oluşan bir takım bilgilerin, görgülerin, yaşananların
birleşmesi. Yaş bence önemli bir faktör değil.
tekrar merhaba,
geleceğe bugünün mimarlığı adına birşeyler bıraktığınızı düşünüyormusunuz?
yada türkiyede genel anlamda böyle bir ortam varmı sizce?
teşekkürler
Bunu sizlerin takdirine bırakıyorum. Bence bir takım kıpırtılar var.