reklam

Piriştina'nın Yaptıkları ve Yapamadıkları
Gündem > Ahmet Piriştina'nın Anısına

Piriştina'nın Yaptıkları ve Yapamadıkları
Gürhan Tümer

Binalarıyla, bulvarlarıyla, müzeleriyle, parklarıyla, ulaşım araçlarıyla, iletişim araçlarıyla, çeşit çeşit insanlarıyla, bireysel, toplumsal etkileşimleriyle ve benzeri öğeleriyle, kentler, insanoğlunun varettiği en karmaşık şeylerdir. Hele büyük kentler, metropoller söz konusu olduğunda, bu karmaşıklık, ikiye, üçe, beşe, ona, onbeşe katlanır.

Böyle dev bir organizmanın biçimlenmesinde, kimliğini kazanmasında, kimliğini yitirmesinde, yönetilmesinde, belediyeler, belediye başkanları, hiç kuşkusuz, tek etken değildirler. Ama yine de, bu kurumların, bu insanların, kentler üzerindeki etkileri çok fazladır, çok önemlidir. Bir büyükşehir belediye başkanı, bir metropolü, cennete de yaklaştırabilir, cehenneme de; bir mücevhere de dönüştürebilir, bir palyaçoya da.

Ahmet Piriştina, birincilerdendi
Onun yaptıklarından, hem bir İzmirli olarak, hem bir aydın olarak, hem de bir mimar olarak hep mutluluk duydum. Büyük Kanal Projesi çok önemliydi.

Piriştina onu gerçekleştirdi. Kara taşımacılığı ile deniz taşımacılığını bütünleştirmek de çok önemli bir projeydi. Piriştina onu da gerçekleştirdi.

Ama Ahmet Piriştina bu arada, daha başka şeyler de yaptı. Bir kent müzesi, bir kent arşivi kurdu, İzmir kitapları yayınladı. Eskiden incecik bir deniz kıyısı şeridiyken, bir ara, bimem kaç şeritli, kâbus gibi bir otoyol olma tehlikesi atlatan ve şimdi, uzun, geniş, dingin bir kent bahçesine dönüşen Kordonboyu?nda, çeşitli kültürel etkinliklerin yapılmasına, açıkhava sinemalarının canlandırılmasına, açıkhava sergilerinin kurulmasına ön ayak oldu. O, İzmir?in son dört yılının en önemli ?mimarlarından? biriydi.

Bunlar, Ahmet Piriştina?nın, bu dört yıl içinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yaptıklarının yalnızca bir bölümü. Onu anlayabilmek, kentin binlerce yılı kapsayan tarihi içinde, onu yerli yerine oturtabilmek için, bunları bilmek, değerlendirmek gerekli. Ama öyle sanıyorum ki, onu daha iyi anlayabilmek, onu daha iyi değerlendirebilmek için, onun neleri yapmadığını da iyi bilmek gerekiyor.

Ahmet Piriştina, ülkemizde sayıları ne yazık ki hiç de az olmayan kimi meslektaşları gibi, kenti politikaya âlet etmedi, kenti onun bunun çıkarına peşkeş çekmedi, fedâ etmedi; ne idüğü belirsiz, buram buram cehalet kokan, zevksizlik kokan, çağdışılık kokan birtakım takıntılara saplanıp kalmadı.

?Filânca yerde gördüm, onu İzmir?e getireceğim? ya da ?İzmir?e her şeyin en büyüğünü getirip koyacağım? demedi. Saçmasapan, göstermelik, rüküş, hamhayal projeler peşinde koşmadı; onları allayıp pullayıp ortaya sürmedi. ?Ben yaptım oldu? demedi. ?Ben bilirim?ci olmadı. Hele ?Yalnızca ben bilirim?ci hiç olmadı.

Aklı başında insanlar, aklı başında kurumlar, işte bu nedenlerden dolayı güvendiler ona; Mimarlar Odası, işte bu nedenlerden dolayı sıkı bir işbirliğine girdi onunla; İzmirliler, işte bu nedenlerden dolayı, ikinci kez, bir daha seçtiler onu.

Ama ne yazık ki, kahpe ölümün, kalleş ölümün seçimi başka türlü oldu.

 

Ahmet Piriştina

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz