reklam

Bir adam, bir kenti çok sevdi... Bütün bir kent, o adamı çok sevdi...
Gündem > Ahmet Piriştina'nın Anısına

Bir adam, bir kenti çok sevdi... Bütün bir kent, o adamı çok sevdi...
Emel Göksu

Bir kent, bir yüreğe sığar mı...? Konak Meydanının üzerinde, gökyüzünde dönüp duran güvercinler ve martılar, sanki meydanı dolduran insanların yüreğine ortak olmuşçasına, o anın hüznünü göğe asmış gibiydi... Bu resim, törene katılan onbinlerin belleğindeki değişmeyen yerine yerleşti bile... Bir kent, belki hiç tanımadan yitirdiği ama dost bildiğine bu kadar üzülür mü? Keder, bu kadar elle tutulur mu...? Bir kent yası bu kadar derin yaşar mı...?

Bir dost insan, bir İzmirli ve bir meslektaşı yitiren İzmirliler göğüslerinin üstüne bir yumruk gibi çöken acının ağırlığına ve yüreklerini ezen üzüntü ile birlikte yaşamaya zamanla alışmaya çalışacak... Kentin son 5 yıllık yaşamına sıradan bir şeymiş gibi, abartısız giriveren mekansal güzellikleri hep varlarmış gibi kullanmaya devam edecek... Vapurun sesi, yosunların kokusu, deniz kenarında çay eşliğinde yenen gevrek, gökyüzündeki "gözlüksüz martılar", kısacası kentin günlük yaşamı bizi içine çekecek. Bütün bu dönüşümlerin gerçekte kentliyi hak ettiği mekansal koşullara kavuşturmak anlamına geldiği, zamanla zihinlerin gerisine itilecek...

Şimdi artık sorumlulukları yüklenme zamanı... Büyük Başkanımız Ahmet Piriştina'nın, bir kent yöneticisi olarak vizyonunu ve insana değer veren misyonunu okumayı becerebilmek ve aynı zamanda sivil izlemeyi sürdürme sorumluluklarımız öne çıkıyor. Geçtiğimiz süreçte özellikle kimi zaman siyasi görüş farklılıklarından ötürü, kimi zaman taraf olma endişesi nedeniyle, kimi zamansa muhalefet yapmanın başka yolları deneyimlenmediği için, çoğu kesim bir çok konuda sorumluluğu, riski ve başarıyı paylaşma konusunda ketum davrandı denebilir. Oysa şunu kabul etmek gerekir ki Piriştina dönemi, İzmir kentinin baş edilemez zannedilen sorunlarını çözebilmenin ön koşulunun diyalogdan geçtiğini öğretmesi açısından önemli bir deneyimdi.

Yeni seçilmiş bir belediye başkanı olarak göreve başladığında gündemdeki en önemli sorunlardan biri hiç kuşkusuz Kordon'du. Mayıs 1999'da Koruma Kurulunda kendisiyle yaptığımız ilk görüşmelerde, Kordon'da yapılacak bir düzenlemenin tarihte her zaman olduğu gibi tüm kentliyi kucaklayacak, hiçbir toplumsal grubu dışlamayacak, tersine davetkar bir düzenleme olması gerektiğini, sadece böylesi bir yaklaşımın tarihsel sitin niteliğine uygun düşeceğini tartışmıştık. Yapılan düzenleme zamanla Kordon'un mekansal niteliğinden çok toplumsal olan bu yanını öne çıkardı: Kordon herkesin mekanı oldu; İzmirli, deniz kenarında yaşamanın güzelliğini yeniden fark etti. Biz de henüz tanımadığımız bir Belediye Başkanına güven duymayı öğrendik.

İzleyen süreçte gerek tarihi yapıların onarılması, okulların sağlıklaştırılması, İtfaiye binasının Kent Kültürü Müzesine dönüştürülmesi gibi tek yapı ölçeğindeki kent projelerinde ve gerekse Konak Meydanı düzenlemesi, Kemeraltı, Agora, Fuar gibi İzmir kentinin tarihsel ve doğal özelliklerinin korunması üzerine Belediye ile Koruma Kurulu arasında ortak görüşler üretildi. Başkanın hem diyaloga verdiği önem, hem de tarihe, kültüre, doğaya ve en önemlisi bilime ve hukuka olan inancı sayesinde Belediye-Koruma Kurulu gerilimi yaşanmadı.

İzmir deneyimini sadece İzmir'le sınırlamak belki de haksızlık olacaktır. Bu süreç kent yönetiminde müzakere yolu ile tarafların karşılıklı ilişkisinden üretilen yeni çözümlere ulaşılmasının mümkün olduğunu öğretti. Kent yöneticisinin, kentli için ortak olanı savunması, gerektiğinde kişisel olana karşı durması gerektiğini, bir başka deyişle hizmet için tercihini kimden yana koyması gerektiği konusunda kararlı olmak zorunda olduğunu gösterdi. Doğru bildiğini dürüstçe ve gerektiğinde kafa tutarak onurla savunmayı unutanlara ise, erdemi hatırlattı.

Her zaman içinden modeller ve çözümler çıkarmış bir kent olan İzmir'e yeni kimlik arayışı içine girenlere, öncelikle İzmir'in zaten yapısında var olan çok önemli bir özelliğini hatırlattı: İzmir tarihinin, çoğu kez inatla başını önüne eğmeden onurundan kaybetmeden ezilmeyi bile göze alabildiğine ilişkin örneklerle dolu olduğunu gösterdi.

İzmir'de bundan böyle Piriştina öncesi ve sonrası olmak üzere tarihsel kentsel bir değerlendirme yapılacağı çok açık... Kocaman sesli, kocaman gülüşlü, kocaman yürekli Büyük Başkanımız... Sizinle birlikte bizim de yüreğimiz büyüdü, tüm kenti içine aldı... Sizi tanımış olmak bizim için büyük bir şanstı...

 

Ahmet Piriştina

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz