‘Eskişehir bir Avrupa kenti’
Eskişehir
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen: "Şehir altyapıdan
ibaret değil, sanat da önemli. Artık gençler köylerinde römorktan sahne
yapıp köy tiyatroları kuruyorlar"
Yılmaz Büyükerşen sıra dışı bir adam, sıra dışı bir politikacı.
Daha ilkgençlik yıllarından beri Eskişehir’de bir proje üretim merkezi
gibi çalışmış. Yakın geçmişte gerçekleştirilen Sivil Havacılık Okulu
ve Açık Öğretim onun en fazla ses getiren çalışmaları oldu. Ama daha geçmişte,
neredeyse çocuk yaşta kan satarak kurduğu tiyatronun hikayesi kiminle karşı
karşıya olduğumuzu çok daha iyi anlatıyor.
1982’de rektörü olduğu Anadolu Üniversitesi ile Eskişehir’i bir öğrenci
kentine dönüştüren Yılmaz Büyükerşen, şimdi Eskişehir büyükşehir
belediye başkanı. Onun yönetiminde kent bir şantiyeye dönüşmüş. Tramvay
yolları yapılıyor, Porsuk Çayı temizleniyor (yakında su taşımacılığına
açılacak), kent yeşillendiriliyor, su kaynakları değerlendiriliyor. Ve
hepsinden önemlisi bütün bunlar yapılırken alışılagelenin aksine estetik
unutulmuyor. Ne yapılan inşaatlarda ve kentin çeşitli yerlerine konulan kent
mobilyalarında, ne de sosyal hayatta...
Bugün Türkiye’nin üç büyük şehir dışında birden fazla üniversiteye
sahip tek kenti olan Eskişehir’de iki tiyatro ve bir de senfoni orkestrası
bulunuyor.
Avrupalı gazetecilerin "Türkiye’nin Avrupa kenti" diye tanımladığı
Eskişehir’deki bu değişimin temelinde belki de Büyükerşen’in şu sözleri
yatıyor: "Ben bir radikalim, tavizsiz bir radikal."
Siz yenilikçi bir belediye başkanısınız. İcraatlarınız yerel ya da
merkezi güç odaklarının tepkisi ve engellemesi ile karşılaşıyor mu?
Karşılaşmaz mı; elbette karşılaşıyor. Ben Eskişehir’de üniversiteleri
kurarken de -ki Eskişehir; Ankara, İstanbul ve İzmir’den sonra Türkiye’nin
birden fazla üniversitesi olan tek şehridir ve bu üniversiteler benim en
verimli gençlik yıllarımı tüketen işlerim olmuştur- çok tepki gördüm.
Oysa benim amacım büyük şehirlerdeki kültürü, sanatı bu Anadolu bozkırına
getirmekti; yurtdışında gördüğüm güzellikleri Eskişehir’e taşımaktı.
Rantçılar nasıl kin duyuyorlardır size, paralar müteahhitlik şirketleri
yerine bu işlere gidiyor diye, değil mi?
Söylüyorlar tabii, söylemez olurlar mı? Yerel siyasetçilerin özellikle
kenar semtlerde yaptıkları propagandalardan bir tanesi de bu. Ama gelin görün
ki, o kenar semtlerdeki insanlar tiyatroya daha çok geliyorlar. Hatta bu
tiyatrolar o kadar etkiledi ki insanları, Eskişehir’in köylerinde gençler
bir araya gelip köy tiyatroları kuruyor. Kendileri yazıyor, kendileri
oynuyorlar. Bir römorku da sahne yapmışlar. Zaten bir büyükşehir sadece
altyapıdan ibaret değildir, kültür, sanat da çok önemlidir. Ama bir şehirde
bir insan böyle değişiklikler yapmak istiyorsa, radikal olmak zorundadır.
Ben de tavizsiz bir radikalim.
"Eskişehirspor’a hiçbir şey vermem’ dedim"
Sivil havacılık okulu fikri nasıl doğdu?
O dönemde üniversitede yöneticiydim. Eskişehirliler uçakla seyahat
edemiyorlardı, bir sivil havaalanı kurdum. Bunun için de bir sivil havacılık
okulu kurdum. Bugün Türkiye’de ve Ortadoğu’da pilot yetiştiren yegane
sivil yüksekokul Eskişehir’dedir. Sabiha Gökçen’den sonraki ilk kadın
pilot bu okuldan mezun oldu.
Şimdi sizin kurduğunuz bu havaalanına Amerikalılar gelseler, orasını
burasını araştırsalar yaralanır mısınız?
Rahatsız olurum tabii ama onu yapamazlar çünkü orası bir sivil havaalanı.
Ve de üniversitenin havaalanı.
Başka Anadolu kentlerinde marjinalize olan üniversite öğrencileri bu
kentin önemli bir unsuru haline geldi. Bunu nasıl başardınız?
Bir kere üniversitedeki imkanlar çok mükemmel olduğu için çocuklar böyle
anarşi ve teröre yol açacak rahatsızlık, ihtiyaçların bastırılması
gibi olaylarla karşı karşıya değiller. Bu yüzden şehre de çok büyük
bir uyum sağladılar ve hareketlilik getirdiler. Eskişehir adeta bir üniversite
şehrine dönüştü.
Eskişehir’in bu hızlı modernizasyonu Batı’da ilgi topluyor, değil
mi?
Evet; mesela bu Avrupa Birliği sürecinde, Türkiye’nin üyeliğe hazır olup
olmadığının araştırılması ve bu konuda bir haber yapılması için Fransız
L’Expansion dergisi muhabirleri Türkiye’ye geldiklerinde büyükşehirler dışındaki
bir Anadolu kentini görmek istiyor ve Eskişehir’i seçiyorlar. Bu ay haber
yayımlandı: Başlıkta da Eskişehir anlatılıyor ve bir Avrupa şehri olduğu
söyleniyor. Liberation gazetesi de benzer bir haber yaptı geçenlerde.
Aslında Türkiye’de daha fazla sesinizi duyurmak, yerel sermayenin de onayını
kazanmak için yapmanız gereken şey basit: Paraları Eskişehirspor’a akıtmak,
değil mi?
Evet, Eskişehirspor bir dönem efsaneydi ve efsane olduğu dönemde de akademi
takımıydı. Ben de o akademinin öğretim görevlilerinden biriydim. Mesela o
dönemin meşhur gol kralı Fethi bizim öğrencimizdi. Ama belediye başkanı
olduktan sonra gördüm ki, profesyonel futbol takımları durmadan oyuncu almak
zorundalar. Bu büyük harcamalar bütün Anadolu kentlerinde belediyeye yıkılmış.
Halbuki yasaya göre belediyelerin profesyonel takımlara kaynak aktarması
yasak. Sadece amatör kulüplere yardım edebilir. Ama Türkiye’de yerel
politikanın bozulmasına paralel olarak böyle bir eğilim ortaya çıkmış.
Bir belediye başkanı olarak benden popülist politikalar beklemesinler. Seçimlere
gireceğim zaman beni Eskişehirspor taraftarlarının lokaline götürdü aday
olduğum partinin il ve ilçe yöneticileri. Bana "Biz 50 bin taraftarız,
sana oy vereceğiz. Seçimi kazanırsan Eskişehirspor’a ne vereceksin?"
dediler. "Hiçbir şey" dedim.
Parti yöneticileri sizi frenlemedi mi?
Eteğimden çekip, "Ne olur, bari köprüyü geçene kadar" dediler.
Ben sadece şehre yapacağım bir-iki şeyi anlattım ve oradan ayrıldım.
Sonra da yüzde 44 oy aldım. Futbol taraftarlarının seçimde takımlarını
destekleyen politikacılara oy verdiklerini sanmıyorum. Öyle olsa Adnan Polat,
İstanbul’da seçilmeliydi. Politikacılar hiç ilgilenmedikleri halde sırf
sempati kazanmak için maçlara gidiyorlar.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin üzerinde çalıştığı bazı
projeler
- Hafif raylı sistem ve tramvay taşımacılığı.
- Porsuk Nehri’nin temizlenmesi ve su taşımacılığına açılması.
- Kentin içme suyu kaynağının modernizasyonu.
- Belediyenin e-belediyeye dönüşmesi ve bilgi bankasının kurulması.
- Eskişehir’in uydu fotoğraflarının çekilmesi.
- Yunus Emre’nin öldüğü kent olan Eskişehir’de bir Yunus Emre parkı ve
makamının inşa edilmesi.
- Fakir ailelerin evlerine aş servisi.
- Yol ve kaldırımların engelliler için yeniden tanzim edilmesi.
Milliyet
|