Ören yerleri özelleşiyor
Müze
ve ören yerlerinin işletmesinin dernekler, vakıflar ve turizmcilere verilmesi
için bir proje hazırlanıyor. Tarihi eserlerde sanatsal faaliyet yapılması
da kolaylaştırılacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, dernek ve vakıflara müze işletme hakkı,
turizmcilere de ören yerlerinin işletme hakkını vermeyi planlıyor.
Bakanlık yetkilileri, az sayıda ziyaretçi çeken müze ve ören yerlerini
canlandırmak amacıyla hazırlanmakta olan projeyle ilgili şu bilgileri verdi:
"Müze işletmelerini, gişe gelirleri ve satış üniteleriyle birlikte
dernek ve vakıflara vermeye hazırlanıyoruz. Müze ve ören yerlerinin hemen
hepsinin işletmesini devrederek, canlanmalarını sağlamak istiyoruz. Yeni
reform tasarısı çerçevesinde bu düzenlemeyi sağlayacağız. Çok atıl müzelerimiz
var, bunlara talipli çıkması zor olabilir, ancak şimdiden işletmesinin üstlenilmek
istendiği birçok müzemiz var. Aralarında Ayasofya, Topkapı, Efes gibi
yerlerin de bulunduğu bazı müzeler, devlette kalacak."
Bakanlık, ören yerlerini ortaya çıkaracak, restore edecek ve ziyarete açacak
turizm işletmecileri de arıyor. Bu projede, kazı başkanı bakanlıkça tayin
edilecek. Ören yerlerinin tüm kazı çalışmaları, giriş ücretleri, bu
yerlerde düzenlenecek organizasyonlar, işletmecilere ait olacak.
Ören yerlerini, Aspendos Festivali örneğinden hareketle sanatsal
faaliyetlerle canlandırmak istediklerini, turizm bölgelerinde bulunan ören
yerlerinde festivaller, konserler düzenlenmesinin planlandığını belirten
yetkililer, şu açıklamada bulundu:
'Devlete yük olmasın'
"Turizm beldelerinin belediye başkanları ve valileri ile bir toplantı
yapılacak. Bu tür organizasyonların devlete yük olmadan şirketler aracılığıyla
düzenlenmesi önemli. Ören yerlerinde düzenlenecek sanatsal faaliyetlere
turizmcilerin kataloglarında yer verilecek. Bu sanat ve kültür
organizasyonlarını, turizm açısından da çekici hale getirmek amacıyla öncelikle
tur operatörlerine devretmeyi düşünüyoruz.
Bu amaçla, festival programını turizm sezonu öncesinden hazırlayıp
ilgilenebilecek tur operatörlerine dağıtacağız. Sadece bu festivaller için
tatil programı yapacak turist potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Çanakkale'den
Mersin'e bütün antik tiyatroları, kültürel organizasyonlar için işletmecilere
açabiliriz."
'Kime verecekler?'
UNESCO Türkiye Milli Komitesi üyesi Prof. Dr. Coşkun Özgünel:
"Afrodisyas veya Troya'yı ihale edebilirsin. Troya'dan yılda 15-16
trilyon para toplanıyor, Efes'ten iki katı. Küçük yerleri ne yapacaklar?
Hangi vakıf veya dernek hangi altyapısıyla bunu alacak, işletecek. AB'ye
girme eşiğindeki bir ülke, nasıl böyle bir karar verir? Avrupa'da özel müzeler
var ama, ailenizden kalan şatoyu müze yapıyorsunuz. Ama bizdeki ören yerleri
ve müzeler, devletin öz malı.
Koruma Kurulları için nasıl konferans yaptılarsa, bu karar için de çeşitli
kesimlerin görüşü alınmalı. Hangi ören yerinin nemaya dönüşeceğine
kim karar verecek? Geriye dönülmeyecek bir kararla koruma altındaki ören
yerlerini vermek bana ters geliyor. Yılda 15 kişinin gezdiği, siyasi
kararlarla yapılmış müzeleri kime verecekler? Bir müzenin işletilmesi, yılda
milyarlara mal oluyor. Sizin aldığınız ücret de devede kulak. Küçük taşra
müzeleri kapatılmalı."
'Sanat tamam ama...'
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof.
Dr. Altan Çilingiroğlu: "Sanatsal faaliyetlere karşı değilim. Eski
eseri sevdirme açısından sanatsal faaliyetler önemli. Ama antik dönemde 10
bin vat gücünde ses sistemi kullanılmıyordu. Efes'teki antik tiyatroyu düşünürsek,
antik dönemde bu kadar yoğun kullanılıyor muydu? Kullanılmadığı kesin.
Antik dönemde eskiyen bir eserin onarımı yapılabiliyordu. Çünkü o zamanın
yöneticileri bir taş eskidiğinde, hemen yenisinin yapılması emrini
veriyordu. Bugün ise Koruma Kurulu karar veriyor ve uzun bir süreç.
Bugün bu eserler gerektiği kadar bakılamıyor. Çünkü korumacılık açısından
gerekli müdahale yapılamıyor. Ören yerleri çok iyi seçilmeli, eserin
eskimemesi için önlem alınmalı. Avrupa'da eski eseri geziyorsunuz, ama taşa
basmıyorsunuz bile. Bu müzeler bakanlığın denetiminde olmalı."
Radikal
|