reklam

02 Ocak 2004 Cuma
Ana Sayfa > Haberler

Frig mezarları da Rasattepe’deydi

Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir’in kurulduğu tepe, Frig büyüklerinin mezarlarının da mekanıydı ve ‘Beştepe’ ismi Frig mezarlarının yükseltilerinden kaynaklanmakta idi.

Anıtkabir’in yapımı sırasında bulunan iki ayrı tümülüste 1945 yılında yapılan kazılarda, Frigler’in yaktıkları ölülerin küllerini, toprak kaplarla gömdükleri iki mezarın ortaya çıktığı öğrenildi.

M.Ö. 8. Yüzyıl’a tarihlendirilen mezarlarda, çeşitli kaplar, mızrak ve ok uçları, 2 el tası ile üzeri çok ince işlenmiş tunç kemer tokasına rastlanmıştı. Tümülüslerden çıkarılan eserler, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde koruma altına alınmıştı.

Prof. Dr. Tahsin Özgüç, eski adıyla Rasattepe’de, Anıtkabir’in yapımı sırasında toprak düzeltilirken ortaya çıkan iki tümülüste, 1945 yılında arkeolog Mahmut Akok’la birlikte bir kazı yaptıklarını bildirdi.

Kazıları 20 günde tamamladıklarını belirten Özgüç, bugünkü Anıtkabir’in kurulduğu alanda bulunan tümülüslerdeki mezar odalarında, çeşitli kap kacağın yanı sıra Frig adetlerine göre gömülmüş, iki Frig büyüğünün toprak kaplar içindeki küllerini bulduklarını anlattı.


Frig mezarlarının çok zengin olmadığını belirten Özgüç, Frig kültüründe zenginlikten çok anıtsallığın vurgulanması için mezarların tümülüs şeklinde yapıldığını kaydetti. Özgüç, kazı sonuçlarını 1945 yılında Türk Tarih Kurumu’nun Belleten Dergisi’nde yayımlandıklarını söyledi.

Tümülüsün değerli buluntusu
Belleten Dergisi’nde yayımlanan kazı raporuna göre, 8,5 metre yüksekliğinde ve 50 metre çapındaki ilk tümülüste yapılan kazılarda, üzeri dere taşlarıyla doldurulmuş, dibi ve kenarları ahşap kalaslarla örülü mezar odası bulundu. Mezarda, yakılan ölülerin külleri ile ölü hediyesi ve ölü eşyalarının konulduğu soluk kırmızı ve koyu gri renkli dağınık ve çürümüş çömleklere rastlandı.

Yaldızlı tunçtan yapılmış ince işlemelerle süslü kemer ve tokası mezarda ayrıca, büyük kaplara ayaklık ettiği sanılan bir tripod ve üzeri çok ince işlenmiş tunç kemer tokası ve kemerin parçaları ile iki tas, tunçtan sağlam veya kırık kap-kacak, mızrak uçları ile kırık kulp kalıntıları bulundu. Kazı raporunda, yaldızlı tunçtan yapılmış ince işlemelerle süslü kemer ve tokasının, dünyada ‘eşsiz’ olduğu bildirildi.

İki kapta insan külü...
Birinci tümülüsün doğusunda toprak seviyesinden 2-3 metre yükseklikte bulunan ikinci tümülüste ise mezar çukurunu dolduran toprağın içinde tunçtan bir düğme veya iğne başı, basit profilli tas parçası ve kanatlı bir ok ucu ile Frigler’in kırmızı ve gri renkli tipik kap parçalarına rastlandı. Bu mezarda en sağlam durumda ele geçirilen iki kapta insan külü bulundu. Arkeologlar, “dolu kaptakilerin bizzat ölüye ait olduğunu, geri kalan kaplardaki küllerin de onunla birlikte yakılan ve ayrılabilen kurban külleri olduğu” sonucuna vardı.

Ayrıca, tunçtan iki kulp ile insana ait küçük kemik parçaları, 50 - 60 cm. uzunluğunda maşaya benzeyen demir bir çatalın da bulunduğu mezarda, tunç mızrak ucu, toprak çömlek, kabara başlı çiviler, tunçtan süslü veya süssüz tas parçaları da ele geçirildi.

Kazı raporunda, iki tümülüsün Frigler’in gömme adetleri ve maddi kültür malzemeleri bakımından önemli bilgiler verdiği ifade edildi.

Frigler'de ölü gömme adetleri
Frigler, Anadolu’ya M.Ö. 12. Yüzyıl başlarında kavim göçleri sırasında gelmişti. Hitit Devleti’ni yıkarak Anadolu’da yeni bir devlet kuran Frigler’in başkenti, Polatlı yakınında bulunan Gordion şehri idi. Gordion çevresindeki Frig prens, prenses ve krallarına ait tümülüslerde yapılan kazılarda, pek çok eser bulunmuştu.
Frigler’de soylular ve zenginler ile yoksul halk, farklı şekilde gömülüyordu. Soylu ve zenginler için bu tür gömme adetleri uygulanırken, yoksul halk ise sadece gömülüyor ya da yakılıyordu.

Frigler’in en tanınmış ölü gömme adetleri ise ‘tümülüs’ler, yani tepe şeklinde yığma mezarlardı. Ahşap mezar odasının üzerine toprak yığarak oluşturulan tümülüsler, çeşitli şekillerde yapılıyordu.

Ölüler önceleri yakılmadan ahşap sedirler üzerinde uzatılırken, M.Ö. 7. Yüzyıl’ın sonlarından itibaren de Batı’nın etkisiyle yakılmaya başlanmıştı. Ahşap mezar odasına ölü ve ölü armağanlarının bırakılmasından ve ahşap çatının kapatılmasından sonra, odanın üzeri büyük bir yığma tepeyle örtülüyordu.

Toprak yığını altında kalan mezar odalarının yeri, büyük tümülüslerde tam ortada, zirvenin tam altına gelen bölümdeydi. Alçak tümülüslerde ise mezar odasının yerini gizleyebilmek esastı ve bu nedenle mezar odaları merkezden uzak yerlere yerleştiriliyordu.
NTVMSNBC 

 

Aralık 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Platform

"Taklit Sorunu ve Mimarlık" tartışılıyor.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın. Tartışma 15 Ocak'da İTÜ Mimarlık Fakültesi 109 No'lu Salon'da davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Aykut Köksal
Konuşmacılar:
Jale Erzen, Hasan Bülent Kahraman, Uğur Tanyeli

Lamp 83' ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz