Hepimiz enkaz altındayız
1998'de çıkartılan Deprem Yönetmeliği'ne uyulmadan yapılmış. Belediye
2000 yılında denetleyerek izin vermiş. Enkaz kaldırma çalışmaları sırasında
betonun un gibi dağıldığı görülmüş, tahmin ediliyor ki müteahhit
malzemeden çalmış. Bina projesinin imar ve iskân ruhsatı var. Yani belediye
bünyesindeki teknik elemanların onayı ile yapılmış, denetlenmiş. Müteahhidi
Ahmet Vedat Kaya suçlu bulunursa bir süre hapis yatıp çıkacak. Diyarbakır'da
enkazı altında 83 hayat bırakan Hicret Apartmanı'nın müteahhidi 1.5,
Yalova müteahhidi Veli Göçer ise 8.5 ay hapis yatıp çıktılar. 17 Ağustos
depremi mağdurlarınca açılan 1460 ceza davasından 1328'i müteahhitler
lehine sonuçlanmış. Biz bir günah keçisi olarak müteahhidin peşindeyiz.
Suçlu ise cezalandırılsın. Ancak binaya izin veren ve denetleyen belediye görevini
yapmış mı? Bina zemini iskâna uygun muymuş? Proje de onayı bulunması
yasal zorunluluk olan oda ne yapmış? Deprem bölgesinde yaşadığımız göz
önünde bulundurulursa bina sakinleri binanın zemini ve yapısı kjonusunda
bir kontrole ihtiyaç duymuş mu? 17 Ağustos depremi sonrasında kaçımız
binaların kontrolünü yaptırtık. Yaptıranlardan kaçı alınması gerekli
denilen önlemleri aldı, binalarını takviye ettirdi? Belediyeler bunun için
bir kolaylık sağlayıp, önayak oldu mu? Hayır! Türkiye'de birçok alanda
olduğu gibi inşaat işinde de sistem de işlemiyor. İşlemeyen bu sistemin
enkazı altında kalan insanlar hayatı umursamıyor. Bir türlü çözülemeyen
ancak sürekli ısıtılıp önümüze sunulan üç-beş meseleyi tartışıyor,
gündelik şöhretlerle kendimizi avutuyoruz. Zümrüt Apartmanı'nın enkazı
sadece orada yaşayan hayatları söndürmekle kalmıyor, hepimizin bir enkaz
altında yaşadığımızı bize hatırlatıyor. Hayatı ıskalıyoruz.
Ne genelgesi bu?
İçişleri Bakanlığı 13 İl Valiliği'ne bir genelge göndererek, DEHAP'a
karşı önlem alınmasını istemiş. Psikolojik harekât yapılması talimatı
vermiş. Bu iller arasında Diyarbakır, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve
Mersin de varmış. Ne genelgesi bu? Genelge haberi doğruysa, yerel seçimlerde
rakibi olacak bir partiye karşı iktidar partisi nasıl bir şey tezgâhlıyor?
DEHAP, AKP'nin sandıktan tek başına iktidar çıktığı 3 Kasım seçimleri
öncesinde hemen hiçbir engellemeyle karşılaşmaksızın siyasi propaganda
yapmış ve seçim çalışmalarını yürütmüştü. Güneydoğu ve Doğu
illerinde tek başına oyların yarısını almasına karşın, mevcut
sistemdeki yüzde 10 barajı nedeniyle Meclis'e temsilci gönderemedi. Yerel seçimlerde
bu ülke barajı yok. DEHAP yasadışı bir şey yapıyorsa prosedür belli.
Mahkemeler ve Anayasa Mahkemesi var. Yoksa iktidar partisi rakibini faul yaparak
saha dışına mı atmaya çalışıyor? Bu psikolojik harekât neyin nesi
oluyor?
Öğretim üyelerine çağrı
Üniversitelerin öğrencileri hakkında açtıkları soruşturmalar bitmiyor.
Adana Çukurova Üniversitesi de 20 öğrencisi için açtığı soruşturma ile
bu furyaya katılmış. Bu soruşturmalar sonucu öğrenciler okuldan uzaklaştırılıyor.
YÖK Disiplin Yönetmeliği bu tür uygulama ve cezalara gerekçe oluşturuyor.
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu, İstanbul
Üniversitesi başta olmak üzere öğrencilere yönelik disiplin soruşturmalarının
durdurulmasını isterken, disiplin kurullarında yer alan öğretim görevlilerine
de bir çağrı yapıyor.
'Görevlerinizi bırakın'. "Disiplin kurullarında görev yapan öğretim
üyelerinden görevlerini bırakmalarını istiyoruz. Tarih önünde sorumlu
olmak istemiyorlarsa, üniversiteyi üniversite olarak algılıyorlarsa bu
davranışı göstermelidirler." TÜMÖD'ün 'hocalara' çağrısı bu.
Sistem kötü evet ama biraz da biz bir şeyler yapsak.
Radikal - Murat Çelikkan
|