reklam

05 Şubat 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Suç ve Ceza

Konya'da 11 katlı Zümrüt Apartmanı durduk yerde çöktü. Faciada birçok insan öldü, yaralandı, evsiz kaldı.

Ya deprem olsaydı, sağlam zannettiğimiz kaç bina çökecek, kaç kişi ölecekti?!
Milliyet'in dünkü manşetini çok beğendim:
"Ha Ali, ha Veli...
Zümrüt Apartmanı'nı yapan müteahhit Ali Vedat Kaya da, Veli Göçer gibi kurtulacak..."

Bir zihniyetin, bir 'suç'un, bir sosyal ve hukuki problemin devamlığını gösteriyor bu manşet...

Müteahhitten tutun da, zemin etüdü, inşaat kontrolü ve ruhsat işleriyle görevli belediye elemanlarına kadar uzanan bir 'suç'lar zinciri...

Çürük binalar yapıyoruz, üstelik deprem kuşağında bir ülkeyiz.
Sadece para meselesi değil, pahalı konutlar da depremlerde sahiplerine mezar oluyor.

Mesele çok büyük. Türkiye'nin "gelişmiş ülke" olması için nüfusumuzdaki köylü oranının yüzde 10'un altına düşmesi lazım.

Önümüzdeki 15 - 20 yıl içinde kabaca 20 milyon insan daha köyünü bırakıp şehirlere göçecek! Bunlara iş, eğitim, sağlık... Ve tabii konut lazım!

En az beş milyon konut. Müthiş rant ve kar alanı!

Şehirleşmemizde yüz ağartan yönler var. Ama varoşlara yığılarak, hırsız veya sorumsuz müteahhitlerin binalarına doluşarak yaşadığımız bir 'şehirleşme' de var.
Bir depremde neler olduğunun fotoğrafı, Marmara depremidir.

İnşaat işlerimizdeki başıboşluğun ve müteahhit sorumluluğunun fotoğrafı da, durduk yerde çöken Zümrüt Apartmanı'dır.

Böyle devam ederse, şehirlere akın da hızlanarak artacağına göre, daha nelerle karşılaşacağız?!

Batı dünyasında şehirleşmenin tarihi en az iki asırdır. Bu kadar geniş bir zamana yayıldığı halde, çarpık şehirleşme oralarda da yaşandı ve birçok sosyal patlamaya beşik oldu.

Bizim şehirleşmemiz 1950'lerde başladı! Yarım yüzyıl içinde artan nüfusumuzla ve köyden göçlerle şehirlerde adeta üst üste yığıldık.

Sosyal tarihçi Charles Breuning, 1850'lerin Paris'ini anlatırken, "köylerden öylesine bir akın vardı ki, ne belediye, ne hükümet bu yükün altından kalkabiliyordu" diye yazar.

Hele de biz... Varoşlar, sağlıklıksız, altyapısız, eğitimsiz, görgüsüz, huzursuz kimlik gettoları şehirleri kuşatıyor.

Maddi 'şehircilik' alanındaki bu facianın yanında, bir de şehirlerde 'köylü kayıtsızlığı' ile yaşamanın yarattığı "bi şiy olmaz..." zihniyeti!

Şehir kültürü, şehirlilik bilinci ve alışkanlıkları olmayınca, mektepte okuttuğunuz mimarın yaptığı Zümrüt Apartmanı böyle çöküyor işte!

"İnşaat suçu" üreten bir sosyal çevredir bu çarpık şehirleşme...

Evet bilinçlendirme kampanyaları açılmalı falan. Ama bana göre özel kanunla ağır cezalar getirilmeli bundan sonrası için...

Bugüne kadar kusurlu inşaat nedeniyle toplu ölümlere sebep olan müteahhitler en fazla 1.5 yıl hapis yatmış!

Önümüzde daha 20 milyon insanın şehirlere yığılacağını düşünürsek, müteahhidinden yetkili fen memuruna, bütün sorumluları kusur halinde şiddetle cezalandıracak bir özel yasa gerekmiyor mu? Üstelik deprem kuşağında bir ülke değil miyiz?
Milliyet -Taha Akyol

 

Ocak 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET


Fotoğraf: Maurizio Marcato

ARKIMEET Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Massimiliano Fuksas 
17 Şubat 2004 Saat: 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 


BETONART'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz