Suç ve Ceza
Konya'da 11 katlı Zümrüt Apartmanı durduk yerde çöktü. Faciada birçok
insan öldü, yaralandı, evsiz kaldı.
Ya deprem olsaydı, sağlam zannettiğimiz kaç bina çökecek, kaç kişi ölecekti?!
Milliyet'in dünkü manşetini çok beğendim:
"Ha Ali, ha Veli...
Zümrüt Apartmanı'nı yapan müteahhit Ali Vedat Kaya da, Veli Göçer gibi
kurtulacak..."
Bir zihniyetin, bir 'suç'un, bir sosyal ve hukuki problemin devamlığını
gösteriyor bu manşet...
Müteahhitten tutun da, zemin etüdü, inşaat kontrolü ve ruhsat işleriyle
görevli belediye elemanlarına kadar uzanan bir 'suç'lar zinciri...
Çürük binalar yapıyoruz, üstelik deprem kuşağında bir ülkeyiz.
Sadece para meselesi değil, pahalı konutlar da depremlerde sahiplerine mezar
oluyor.
Mesele çok büyük. Türkiye'nin "gelişmiş ülke" olması için
nüfusumuzdaki köylü oranının yüzde 10'un altına düşmesi lazım.
Önümüzdeki 15 - 20 yıl içinde kabaca 20 milyon insan daha köyünü bırakıp
şehirlere göçecek! Bunlara iş, eğitim, sağlık... Ve tabii konut lazım!
En az beş milyon konut. Müthiş rant ve kar alanı!
Şehirleşmemizde yüz ağartan yönler var. Ama varoşlara yığılarak, hırsız
veya sorumsuz müteahhitlerin binalarına doluşarak yaşadığımız bir 'şehirleşme'
de var.
Bir depremde neler olduğunun fotoğrafı, Marmara depremidir.
İnşaat işlerimizdeki başıboşluğun ve müteahhit sorumluluğunun fotoğrafı
da, durduk yerde çöken Zümrüt Apartmanı'dır.
Böyle devam ederse, şehirlere akın da hızlanarak artacağına göre, daha
nelerle karşılaşacağız?!
Batı dünyasında şehirleşmenin tarihi en az iki asırdır. Bu kadar geniş
bir zamana yayıldığı halde, çarpık şehirleşme oralarda da yaşandı ve
birçok sosyal patlamaya beşik oldu.
Bizim şehirleşmemiz 1950'lerde başladı! Yarım yüzyıl içinde artan nüfusumuzla
ve köyden göçlerle şehirlerde adeta üst üste yığıldık.
Sosyal tarihçi Charles Breuning, 1850'lerin Paris'ini anlatırken, "köylerden
öylesine bir akın vardı ki, ne belediye, ne hükümet bu yükün altından
kalkabiliyordu" diye yazar.
Hele de biz... Varoşlar, sağlıklıksız, altyapısız, eğitimsiz, görgüsüz,
huzursuz kimlik gettoları şehirleri kuşatıyor.
Maddi 'şehircilik' alanındaki bu facianın yanında, bir de şehirlerde 'köylü
kayıtsızlığı' ile yaşamanın yarattığı "bi şiy olmaz..."
zihniyeti!
Şehir kültürü, şehirlilik bilinci ve alışkanlıkları olmayınca,
mektepte okuttuğunuz mimarın yaptığı Zümrüt Apartmanı böyle çöküyor
işte!
"İnşaat suçu" üreten bir sosyal çevredir bu çarpık şehirleşme...
Evet bilinçlendirme kampanyaları açılmalı falan. Ama bana göre özel
kanunla ağır cezalar getirilmeli bundan sonrası için...
Bugüne kadar kusurlu inşaat nedeniyle toplu ölümlere sebep olan müteahhitler
en fazla 1.5 yıl hapis yatmış!
Önümüzde daha 20 milyon insanın şehirlere yığılacağını düşünürsek,
müteahhidinden yetkili fen memuruna, bütün sorumluları kusur halinde şiddetle
cezalandıracak bir özel yasa gerekmiyor mu? Üstelik deprem kuşağında bir
ülke değil miyiz?
Milliyet -Taha Akyol
|